Amerikan gazeteci Tucker Carlson, İsrail’in ABD çıkarlarına verdiği zararların konuşulmasının “antisemitizm” etiketiyle bastırılmasına karşı çıkarak, USS Liberty saldırısını hatırlattı; İsrail ordusunda görev yapan Amerikalıların vatandaşlığının sorgulanması gerektiğini söyledi ve “Vurabilirler, hapse atabilirler ama korkmuyorum” diyerek Yahudi baskısına meydan okuma yaptı.
Amerikan gazeteci Tucker Carlson, İsrail’in ABD çıkarlarına verdiği zararların konuşulmasının “antisemitizm” etiketiyle bastırılmasına karşı çıkarak, USS Liberty saldırısını hatırlattı; İsrail ordusunda görev yapan Amerikalıların vatandaşlığının sorgulanması gerektiğini söyledi ve “Vurabilirler, hapse atabilirler ama korkmuyorum” diyerek Yahudi baskısına meydan okuma yaptı.
ABD kamuoyunun en etkili figürlerinden biri olan Tucker Carlson, Yahudi lobinin yıllardır Amerika üzerinde kurduğu "korku imparatorluğu"na karşı çıkış sergiledi. Carlson, terörist İsrail’in ABD çıkarlarına verdiği zararları konuşmanın "antisemitizm" sopasıyla susturulmasına isyan ederek; siyonizmin oluşturmaya çalıştığı dokunulmazlık zırhına cephe aldı.
"Antisemitizm" sopası
Carlson, İsrail’in 1967’de Amerikan gemisi USS Liberty’ye düzenlediği saldırıyı hatırlatarak, tarihi gerçeklerin üzerinin örtülmesine tepki gösterdi. Siyonist lobinin en büyük silahı olan "Yahudi düşmanlığı" etiketlemesinin artık bir susturma yöntemine dönüştüğünü belirten Carlson, “Gerçekleri dile getirmek bir saldırı değildir. İsrail’e karşı doğrular söylenmelidir” diyerek, Washington’daki Siyonist esarete karşı entelektüel bir isyan başlattı.
Terörist İsrail Ordusundaki Amerikalılara "Vatandaşlıktan Çıkarılma" teklifi
Teröist İsrail ordusunda (IDF) görev yapan Amerikan vatandaşlarının, ABD vatandaşlığından çıkarılması gerektiğini savunan Carlson, bir kişinin aynı anda hem Amerika’ya hem de bir işgal gücüne sadık olamayacağını vurguladı. Bu çıkış, ABD içinde yükselen Amerikancı damarın, Yahudilerin "çifte sadakat" oyunundan duyduğu derin rahatsızlığın bir dışavurumu olarak yansıyor.
Washington-Tel Aviv Hattında "Kan Uyuşmazlığı"
Carlson’ın bu sözleri, son dönemde ABD ile İsrail arasında su yüzüne çıkan stratejik çatışmaların tam ortasına düştü. Netanyahu yönetiminin ABD’yi bölgesel bir savaşa çekme çabaları, Amerikan sağında "Biz neden İsrail için ölüyoruz?" sorusunu yüksek sesle sordurmaya başladı. Biden yönetiminin dahi zaman zaman İsrail’e karşı takındığı "kerhen" sitem dolu tavır, Carlson gibi figürlerin cesaretiyle birleşince, ABD’deki Siyonist tahakkümün meşruiyet krizi yaşadığı görülüyor.
"Beni Vurabilirsiniz Ama Susturamazsınız"
56 yaşında olduğunu ve kimseden korkmadığını ilan eden Carlson’ın "Bu soruları sormak Tanrı’dan gelen hakkımdır" çıkışı, sadece siyasi bir eleştiri değil, aynı zamanda vicdani bir meydan okumadır. Siyonizm’in "bilinçli yok etme" ve "unutturma" politikalarına karşı Carlson’ın takındığı bu net tavır, Batı’nın kendi içindeki Siyonist işgale karşı uyanışının bir nişanesi olarak okunmalıdır.
Tucker Carlson’ın çıkışları, İsrail’in ABD için artık bir "stratejik varlık" değil, bir "stratejik yük" haline geldiğinin tescilidir. Siyonist lobinin medya ve siyaset üzerindeki baskısı kırıldıkça, USS Liberty gibi karanlıkta kalmış cinayetlerin hesabı daha gür bir sesle sorulmaya devam edecektir.