Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son günlerde sıkça yaptığı, “Aile yapımızı korumakta kararlıyız” açıklaması, süresiz nafaka, çocuk haczi ve genç evlilik mağduru ailelere umut oldu. Aile STK’ları Batı menşeli yasalardan kurtulup, milli-manevi değerlerimize uygun yeni düzenlemeler yapılmasını bekliyor.
Zekeriya Say Resul Ekrem Şahan
CHP, HDP, İP ve avaneleri ile Mor Çete’nin başını çektiği feminist oluşumların “yaşatır” diyerek savunduğu İstanbul Sözleşmesi, Başkan Erdoğan’ın dirayeti sayesinde yürürlükten kalksa da sözleşmenin iç hukuka uyarlanması sonucu çıkarılan 6284 sayılı kanun, çocuk haczi, genç evliler, süresiz nafaka gibi dayatmalar ile sapkın akımların yıkıcı etkisi aileyi tehdit etmeye devam ediyor.
Genç evliler “tecavüzcü” yaftası vurulan resmi nikâhlı eşlerinin hapisten çıkmasını beklerken, süresiz nafaka mağdurları ödeyemediği nafakadan dolayı ya hapis yatıyor ya da ömür boyu nafaka ödemek zorunda kaldığı için yeni yuva kuramıyor.
ABD, AB, Alman Vakıfları, Soros ve Haçlı yapıların fonladığı, Türkiye’de ise zillet paydaşlarının açıktan destek verdiği LGBTİ lobisi ise, sözde özgürlük adı altında kadın-erkek ilişki biçimlerinin altını oyarak, sapkın kimlikleri ve ilişki biçimlerini doğallaştırılıp, nesli, ırzı ve toplumun ruh kökünü ifsat ediyor. Son yıllarda dijital platformların yeterince denetim altına alınmaması nedeniyle hızla yayılan K-Pop müziği ve benzeri akımlar da özellikle 11-18 yaş gruplarındaki ergen gençler arasında “cinsiyetsizlik” safsatasının salgına dönüşmesine sebep oluyor.
Akit'in ısrarlı haberleri harekete geçirdi
Akit’in aileyi tehdit eden çarpıklıkları göz önüne serdiği ısrarlı yayınlar, toplumun temeli ailenin korunması için harekete geçilmesine vesile oldu.
27 Eylül’de ‘Kadın Kolları Kuruluşundan Bugüne MYK ve İl Başkanları Toplantısı’nda, 2 Ekim’de Meclis’in yeni yasama yılının açılış programında, hemen ardında da Pendik-Sabiha Gökçen metrosunun açılışında konuşan Başkan Erdoğan’ın “Aile yapımızı korumakta kararlıyız” açıklaması, yeni dönemde aile konusunda önemli adımlar atılacağının sinyali olurken, Erdoğan’ın bu açıklamaları toplumda ve aileyi önceleyen STK’lar arasında da memnuniyetle karşılandı.
Akit’e konuşan uzmanlar ve STK temsilcileri, ailenini yıkımını durdurmak için ‘bir an önce harekete geçilmeli’ çağrısında bulundu.
ÖNE ÇIKAN VİDEO
Batılı yasalar çöpe atılmalı
Aile Bilim Kültür ve Eğitim Derneği Başkanı Adnan Kalkan: “Son 200 yıldır medeniyeti çökertmeye çalışan fitne ve fesat ehli neredeyse bütün kuvvetini ailenin dağılması ve ortadan kaldırılmasına harcıyor. Bugün küresel olarak dünyada, özel olarak ülkemizde medeniyetin temel taşı olan aileyi yıkmak için ifsat komitesi çeşitli platformlarda makam ve mevkilerde farklı yol, yordam ve yöntemler kullanarak özünde ailenin yıkımı için çalışıyor. Örneğin, ‘Toplumsal Cinsiyet Eşitliği’ safsatasıyla sözde eşitlik kisvesi altında kadını erkeğe, erkeği de kadına düşman ediyorlar. LGBTİQ+, yani eşcinsellik ile evlilikleri ortadan kaldırmayı ve aile yapımızı yıkmayı hedefliyorlar. Sayın Cumhurbaşkanımız büyük bir cesaret ile İstanbul Sözleşmesini iptal etti. Fakat 6284 nolu yasa ve tarihin hiçbir ilkel medeniyetinde dahi olmayan ‘kadının beyanı esastır’ gibi uygulamalar mağdur üretmeye devam ediyor. Aileyi korumak ve mağduriyetleri bitirmek için Batı menşeli yasalar çöpe atılmalı, kendi milli ve manevi değerlerimizi önceleyen ve aile yapımızı koruyan yasalar çıkarılmalıdır.”
Anayasal tedbirler alınmalı
Türk Diyanet Vakıf-Sen Genel Başkanı Nuri Ünal: “Devletin en başı olarak büyük bir aile olan Türkiye’nin ve milletinin geleceğini koruma adına Sayın Cumhurbaşkanının aile vurgusunu herkes iyi anlamalıdır. Aileyi korumak hem fert olarak bizlere, hem de Anayasal olarak devletimize düşmektedir. Aileyi her türlü sosyal, ekonomik, kültürel vb. gibi dış etkenlerden zarar görmemesi için gerekli tedbir bütün kurumlarca alınmalıdır. Bunu savsaklamak, ötelemek veya görmezden gelmek çok daha büyük sıkıntılar çıkarır. LGBT gibi insan yaratılışına aykırı davranışlara da dikkat edilerek, gerekli önlemler geliştirilmelidir. Kişi bozulursa aile bozulur, aile bozulursa millet ve devlet bozulur. Aileyi korumak milletimizin geleceğini ve devletimizin yarınlarını korumaktır. Bunun için, evlilik dışı ilişkilerin meşru gibi görülmesine yönelik, film, yayın, sosyal medya, yazı, kitap vs. ne varsa bunlarla ilgili önlemler de geciktirilmeden alınmalıdır.”
Aile dersi konulsun
Eğitimci Yazar Duran Çetin: “Toplumun temelini oluşturan ailenin köklerinden koparılması, savrulmak anlamına gelir. Günümüzde tam da bu noktadayız. Bu savrulmanın ve örselenmenin önüne geçebilmek için değerlerimizin yaşandığı aile ortamlarını oluşturmak en önemli ve vazgeçilmez yatırımdır. Kamu ve sivil alanın tamamında, medya ve basında ailenin korunması için planlı ve programlı çalışmalar gündem olmalıdır ki artık köklerimize tutunabilelim. Ailenin yuva olmasını temin eden kabiliyetlerin güçlendirilmesi için devlet ve sivil toplum kuruluşlarının iş birliği içinde hareket etmesi de gerekir. Aileyi güçlendiren maneviyattır. Manevi değerler eğitimi ve hatta okullardaki bütün derslerin içinde ailenin önemi ve korunması ile ilgili dersler bulunmalı. Aile için nasıl bir yol izleneceğini, güncel şartlar içinde Diyanet vasıtası ile her aileye hitap edecek şekilde programlar da üretilebilir. Maneviyatı güçlü aileler için izlenecek yol Hz. Muhammed (sav) tatbikatlarında mevcut. İzlenecek yol bu olmalıdır.”
Gençlerin iki önemli problemi var: Din ve aile
Aile Akademisi Derneği Başkan Yardımcısı Dr. Yasin Kuruçay: “Gençliğin toplumsal hayatı gibi düşünce dünyasının da iğdiş edildiği bir çağda yaşıyoruz. Gençlik ahlaktan, erdemden ve hikmetten uzak kaldığı için boşluk ve anlamsızlık içinde. Depresyon, intihar, deizm gibi yanlış anlayışlarla vaktini tüketmekte. Günümüz gençliği için temel iki problem dini değerlerin ve aile yapısının; olumsuzlukları önleyici ve sorunları iyileştirici boyutlarının gözden kaçırılmasıdır. Gençlik dönemi kimlik oluşturma ve anlam arayışı dönemidir. Dini değerler gençlik döneminin anlam arayışına önemli katkılarda bulunabilir. Bu yüzden huzurlu bir aile ortamı, sağlıklı bir kimlik gelişiminin en temel unsurudur.”
Erdoğan’ın sözleri mağdurlara da umut oldu
Aile Mağdur Hakları Platformu Kurucu Başkanı İlhan Ergincan: “Cumhurbaşkanımızın ‘Ailenin korunması adına gerekli adımları atacağız’ sözü, boşanma sonrası mağdur olan ve yeni yuva kuramayan vatandaşlarımıza umut oldu. Boşanma davası ile başlayan sorunlar, tazyik hapsi, kadın eşini aldatsa bile ‘tedbir nafakasında kadının kusuru aranmaz’ şeklindeki içtihat kararı ile aldatan kadına dava boyunca nafaka ödeten adaletsiz kanunun derhal kaldırılması gerekmektedir. Geliri olmayan bireyin nafaka ödemediği için özgürlüğünün elinden alınarak hapiste tutulması Anayasaya ve kişinin özgürlüğüne aykırıdır. Tazyik hapsi de kaldırılmalıdır. İşsiz olduğu için nafaka ödeyemeyen mağdurun nafakasını iş bulana kadar devlet üstlenmelidir. Kurulduğu günden beri toplumsal sorunlara duyarsız kalmayan AK Parti’nin, bundan sonra ‘aile ile ilgili sorunları halledeceğiz’ sözü tüm mağdurlara umut olmuştur.”
Millet meclisi mi önemli aile meclisi mi
Diva-Sen Genel Başkanı Mustafa Çopursuz: “Millet meclisi mi önemli, aile meclisi mi? sorusunun cevabı ‘elbette aile meclisi’dir. Çünkü aile milleti, millet ise devleti inşa eder. Başka bir ifade ile; sağlıklı ailelerin oluşturduğu milletler ve dolayısıyla devletler de sağlıklı olur. Millet olarak sürekli geçmişimizle övünür dururuz. Övünç kaynağımızın başında ise; Osmanlı aile yapısı gelir. Geçmiş tarihimiz incelendiğinde, birlikte yaşama kültürünün gelişmesine en büyük katkı; sağlam ve dürüst aile yapımızdır. Nitekim günümüzde birçok devletlerin ‘Osmanlı aile yapısını’ incelmeye almaları, çöken aile düzenlerini sağlamlaştırmaya yöneliktir. Ancak bu denli sağlam bir aile yapısına sahip olan milletimizi bölüp parçalamak, akabinde devletimizi hem itibarsızlaştırmak hem de tarih sahnesinde silmek için yıkılmaz bildiğimiz aile kalemizi yıkmaya yönelik anormal oluşumları devreye sokarak emellerine kavuşmak isteyen emperyalist ve siyonist ülkelerin varlığı gözler önünde. Tarih sayfasında silemedikleri devletimizi LGBT ve benzeri sapkınlıklarla yenmeye ve silmeye çalışmaktalar. Cumhurbaşkanımızın en üst perdeden sinyalini verdiği aileyi koruma adımlarının çok önemli ama çok gecikmiş bir husus olduğu kanaatindeyiz. Madem geleceğimizi şekillendiren eğitim yuvalarının başı aile, devamı okullar olduğuna göre; devletimizin her iki yuvaya da hassasiyetle yaklaşıp ona göre politika belirleme görevi vardır. Aksi halde LGBT ve diğer anormal oluşumların önü alınamaz bir seviyeye gelir ki, zaten günümüzde endişe verici rakamlara ulaşılmıştır.”