Aile ve toplum yapısı reytinge kurban ediliyor! Dizi dizi ahlaksızlık
Sözde sanat adı altında her türlü ahlaksızlığı sergileyen dizilerin milletin değerlerini aşındırdığına dikkat çeken kanaat önderleri, bir an önce önlem alınmasını istiyor.
Sözde sanat adı altında her türlü ahlaksızlığı sergileyen diziler milletin değerlerini aşındırmaya, toplumun temelini dinamitlemeye devam ediyor. Milyonların izlediği dizilerin büyük bölümünde Müslüman Türk aile yapısına türlü yöntemlerle zarar veren, toplumun örfünü, ananelerini, inancını sarsan kurgular her geçen gün daha fazla öne çıkıyor. Ahlaksızlığın, görgüsüzlüğün, şiddetin zirve yaptığı diziler, topluma da yansıyarak toplum yapısının giderek bozulmasına yol açıyor. Türk aile ve toplum yapısı, reyting ve devamında gelen reklam gelirlerine kurban edilirken ahlaki yozlaşmayı da beraberinde getiriyor.
Subliminal mesajlar
“Ömer” isimli dizide, bir cami imamının ailesinin başına gelmeyenin kalmadığı, sürekli aile içi kavgalar yaşandığı, çarpık ilişkilerin yaşandığı, herkesin yüzünün asık olduğu, bir atmosfer ortaya konuluyordu. Show TV’de yayınlanan “Deha” isimli dizide uyuşturucu baronu ve kara para aklayıcısı karakterin evinin girişine “Besmele” yazıldı. Dahası izleyenlerin dikkatini o noktaya çekmek için de etrafını karartıp yazıyı bilinçli şekilde aydınlatıldı. “Kötü Kan” dizisinin 1. Bölümünde de gece kulübünün lavabosunda kufi Felak suresi asılıydı. Dizilerde imamlar ve dini bütün insanlar hep asık suratlı, kötü bakışlı gösterilirken, Kızılcık Şerbeti isimli dizide adeta nur yüzlü sunulan bir papaz, “Dinlerin kardeşliği, insanlığın barışı için olması gereken tek yoldur” diyerek FETÖ’nün dinler arası diyalog mesajını ekranlarının başındaki milyonlara yineledi. NOW TV’nin “Kızıl Goncalar” dizisinde ise İslami bir cemaat etrafında dolaşan çarpık ilişkiler gerilimler konu ediliyor. Benzer daha birçok yapım var.
Akit’e değerlendirmelerde bulunan Diyanet-Sen Genel Başkanı Ali Yıldız, şunları dile getirdi: “Kitle iletişim araçlarında yayınlanan dizi ve filmlerin insanların fikirlerini, zihin dünyasını etkilediği, bireyleri herhangi bir konuda tavır almaya yönlendirdiği ve belli kişiler ve mekânlarla ilgili imaj oluşturma gücüne sahip oldukları yadsınamaz bir gerçektir.
Yeşilçam şekil değiştirdi
Son yıllarda yeni moda dizilerde başörtülü sözde dindar kişi ve ailelere de yer vererek bu gayri ahlaki durumları tencere dibin kara senin ki benden kara mantığı ile toplumun her kesiminde bu tür ahlaksızlıkların yaşandığı imajı verilmeye çalışılıyor. Yeşilçam mantığından kalan olumsuz dindar algısı güzümüzde bu dizilerle seküler-muhafazakâr çatışması sosuyla sunuluyor. Gayri ahlaki ve şiddet içeren her türlü dizi toplumda ve gençler üzerinde olumsuz etkiler oluşturuyor. Suç makinesine dönüşen, polise kurşun sıkan, arkadaşlarını doğrayan gençlerle ilgili tüylerimizi ürperten haberlere gün geçmiyor ki bir yenisi eklenmesin. Ailelerin, anne ve babaların bu konuda çok dikkatli davranması gerekir. İzlenilecek programlar konusunda seçici olunmalı ve televizyonun dışında ailenin ortak vakit geçireceği farklı alternatifler üretilmelidir. Yapımcıların ve yayıncıların da işlerini yaparken gençlerimizi hedef alan yayınlarda çok daha dikkatli olmaları gerekir. Son dönemlerde yapılan bazı tarihi diziler ve başka güzel örnekler de var; ancak bu güzel örnekler kötü örneklere oranlara çok daha az sayıları artırılmalı. Bu durum yalnızca RTÜK’ün bir diziye ceza yazması ile aşılacak bir durum değildir. Devlet, millet, yapımcılar, izleyiciler olarak toplumun her kesimi üzerine düşeni yapmalıdır.”
Yozlaşma topluma geçiyor
Milli Beka Hareketi Başkanı Murat Şahin de, şunları söyledi: “Toplumumuzun örf ve adetleri, geleneksel aile yapımız, reyting kaygısıyla göz ardı ediliyor. Birçok dizide şiddet, sadakatsizlik ve ahlaksızlık öylesine sıradanlaştırılmış ki, insanlar artık bunları kanıksamaya başladı. Gençler, aile içi ilişkilerde saygının, sevginin yerini şiddet ve çıkar ilişkilerine bıraktığını izliyor. Aile, bir toplumun en temel yapı taşıdır. Ailelerde yaşanan sorunlar, toplumun geneline sirayet eder. Dizilerde işlenen konular sadece eğlence amaçlı gibi görünse de toplumun değerlerine, inançlarına ciddi anlamda zarar verebiliyor. Şiddetin, ahlaksızlığın ve sorumsuzluğun yaygınlaştırılması, toplumun en küçük birimi olan ailede çatırdamalara neden oluyor. Bu dizilerdeki yozlaşmanın topluma da sirayet ettiği açık bir gerçek.
Sadece cezayla önlenmez
RTÜK’ün sadece cezalarla değil, aynı zamanda eğitici ve yol gösterici bir rol üstlenerek, daha kaliteli ve değerlerimize uygun içeriklerin teşvik edilmesi yönünde adımlar atması da önemli. Yapımcılar, senaristler ve medya sektörü çalışanları da sorumluluğu sadece RTÜK’e bırakmamalı. Ayrıca toplum olarak biz izleyicilere de büyük görev düşüyor. Artık bilinçli bir izleyici olma zamanı geldi. İzlediğimiz içerikleri sorgulamalı, değerlerimize zarar veren yapımlara karşı durmalıyız. Dizi sektörü, halkın taleplerine göre şekilleniyor. Eğer bizler ahlaki değerlere uygun, aile yapımızı güçlendiren içerikleri talep edersek, yapımcılar da bu yönde adım atmak zorunda kalacaktır. Temel yapı taşı aileyi korumak ve toplumsal yozlaşmanın önüne geçmek için hepimize düşen görevler var.”
RTÜK Başkanı Şahin: İhlallere geçit vermeyiz
Televizyon yayınları ve dizilerle ilgili şikâyetlerde her zaman gözlerin çevrildiği ve süratle önlem alınmasını beklediği Radyo Televizyon Üst Kurulu (RTÜK) Başkanı Ebubekir Şahin, konuya ilişkin Akit’e yaptığı özel açıklamada, şunları dile getirdi: “En çok izlenen ve de en çok şikâyet edilen programlar olan dizilerle ilgili takibimiz aralıksız sürüyor. Dizi filmlerdeki kadına ve çocuğa yönelik şiddet başta olmak üzere şiddetin her türlüsü, çarpık ilişkiler ve müstehcenlik vatandaşlarımız tarafından tepki çekiyor. Halkımızın tepkisini haklı görüyoruz. Yeni yayın döneminde diziler sezona başlamışken izleme uzmanlarımız dizileri mercek altına aldı. İnanç, toplumsal ve kültürel değerlerimize saygısızlık eden, gayrimeşru ve LGBT gibi ahlaksız ilişkileri normalmiş gibi gösteren, toplumun belli
bir kesimini aşağılayan ya da hor gören, her türlü bağımlılığı özendiren içeriklere karşı duyarlıyız. Dizilerde yasa dışı örgütlerin özendirilmesi, illegal yapıların masum gösterilmesi gibi durumları da göz ardı etmiyoruz. Mücadelemiz kararlılıkla, aralıksız devam ediyor. Diziler yoluyla toplumumuzun temeli olan ailenin hedef alınmasına, kutsal aile kurumumuzun tahrip edilmesine ve de değerlerimizin ayaklar altına alınmasına müsaade edemeyiz. Toplumumuz müsterih olsun. İzleme uzmanlarımız gerekli raporlamaları yapıyor. Üst Kurul gündemimize bu raporları getireceğiz. Yasadan kaynaklanan yetkimizi kullanarak beklentileri karşılayacağız. Yayıncılık ilkelerini ihlal eden televizyonlar hakkında Yasamızda yer alan en ağır yaptırımları uygulamaktan geri durmayız.”