ABD’nin Gazze planı: Türkiye’ye açılan yeni bir kapı... Ocak ayında Gazze’de uluslararası güç planı
ABD’nin BMGK’ye gönderdiği taslak, Gazze’ye en az iki yıl kalacak ISF’nin barışı korumak yerine uygulama yetkisiyle sınırları, insani koridorları ve silahsızlandırmayı sağlayacağını öngörüyor haberleri gündemi meşgul ederken konuya ilişkin Bekir Atacan, ABD ve İsrail denklemine dikkat çekti.
Washington yönetimi, Gazze’de silahsızlanmanın garanti altına alınması ve savaş sonrası dönemin kontrol altına alınması amacıyla Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK) bir karar taslağı sundu. Taslak, Ocak 2026’da Gazze’ye uluslararası barış gücü konuşlandırılmasını ve bölgenin yeniden yapılandırılmasını öngörüyor.
Ankara’nın uzun süredir beklediği çerçeve
Bu adım, aslında Ankara’nın aylardır dile getirdiği bir talebi karşılıyor. Türkiye, Gazze’ye yönelik herhangi bir uluslararası misyona ancak BMGK kararıyla ve çok taraflı bir meşruiyet zemininde katılabileceğini defalarca vurgulamıştı. Dolayısıyla Washington’un hazırladığı taslak, Ankara’ya BM şemsiyesi altında meşru bir şekilde sahada yer alma fırsatını tanıyor.
“Türkiye, Filistin halkının güvenliği için yalnızca insani değil, stratejik bir denge unsuru olarak da orada olmalıdır.”
Jeopolitik arka plan: ABD ve İsrail denklemi
Washington’un amacı yalnızca güvenliği sağlamak değil; aynı zamanda Gazze’nin geleceğini kendi denetiminde şekillendirmek. Ancak bu planın uygulanabilmesi için bölgesel meşruiyet gerekiyor — işte bu noktada Türkiye’nin rolü vazgeçilmez hale geliyor. Çünkü ne Mısır ne de Körfez ülkeleri, halk desteği açısından Ankara’nın sahip olduğu itibara sahip değil. Bu nedenle Türkiye’nin katılımı, planın “Batı dayatması” olarak algılanmasını önleyebilir.
Ankara’nın stratejisi: sahada diplomasi, masada güç
Cumhurbaşkanı Erdoğan yönetimi, son aylarda Gazze konusunda hem Katar’la hem de BM kanalıyla çok katmanlı bir diplomasi yürütüyor. Ankara, barış gücü formülünü kendi önerisi olarak gündeme getirip, şimdi BM süreciyle bu fikri kurumsallaştırma aşamasına geçmiş durumda. Bu, sadece insani bir katkı değil; aynı zamanda Türkiye’nin Doğu Akdeniz’de yeniden etkin güç olarak konumlanmasının da bir yolu.
Sonuç: Türkiye, Gazze’nin geleceğinde söz sahibi olacak
Eğer ABD’nin taslağı BMGK’da kabul edilirse, Gazze’ye gönderilecek çok uluslu gücün içinde Türk askerlerinin de yer alması kuvvetle muhtemel. Bu da, Ankara’nın Filistin dosyasında yalnızca “arabulucu” değil, fiilen koruyucu aktör rolüne geçmesini sağlayacak.
Sonuçta, Washington’un yeni tasarısı ne kadar Amerikan merkezli görünse de, Türkiye için stratejik bir fırsat penceresi açıyor: Gazze’ye meşru, uluslararası ve kalıcı bir dönüş yolu.
Yazan: Bekir Atacan