• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

ABD-Çin arasında sistem savaşı

Yeniakit Publisher
Haber Merkezi Giriş Tarihi:
ABD-Çin arasında sistem savaşı

ABD ile Çin arasındaki gerilim artık yalnızca bir “ticaret savaşı” değil; üretimden para sistemine, siyasi ittifaklardan toplumsal düzen tasavvurlarına kadar bir sistem çatışmasının habercisi. Gazeteci-yazar Abdullah Çiftçi, bu süreci “ticaret bahanesiyle başlayan ama rezerv para sistemine kadar ulaşan küresel bir hesaplaşma” olarak yorumluyor.

ABD ile Çin arasındaki gerilim artık yalnızca bir “ticaret savaşı” değil; üretimden para sistemine, siyasi ittifaklardan toplumsal düzen tasavvurlarına kadar bir sistem çatışmasının habercisi. Gazeteci-yazar Abdullah Çiftçi, bu süreci “ticaret bahanesiyle başlayan ama rezerv para sistemine kadar ulaşan küresel bir hesaplaşma” olarak yorumluyor.

Trump'ın Ticaretle Başlayan Hamlesi Yeni Bir Finansal Düzene Dönüşüyor

2016'da iktidara gelen Donald Trump’ın ticaret politikaları ilk etapta “korumacılık” olarak etiketlendi. Ancak zamanla anlaşıldı ki, Trump yalnızca Çin’in büyümesini durdurmak değil, ABD’nin üretim gücünü yeniden ülke içine taşımak, doların küresel hegemonyasını yeni bir sisteme evirmek istiyor.

Gümrükle Başladı, Rezerv Para Sistemine Dayandı

Trump yönetiminin Çin'e uyguladığı yüksek gümrük vergileri, %145’lere kadar çıktı. ABD, bu uygulamayla hem Çin’den ithalatı caydırmak hem de kendi iç üretimini yeniden canlandırmak istiyordu. Trump’ın deyimiyle bu, “Amerikan ekonomisini tekrar Amerikanlara kazandırma” hamlesiydi.

Bu tarifeler sonucu ABD'nin elde ettiği doğrudan gelir 12 milyar dolar civarında oldu. Ancak mesele sadece gelir değildi. Çin ekonomisinin küresel tedarik zincirindeki merkezi konumu sarsıldıkça, dünya çapında bir ekonomik deprem başladı. Piyasalar dalgalandı, yatırımcı güveni sarsıldı. Ama asıl kriz, doların değeriyle birlikte şekillendi.

Trump döneminde dolar yaklaşık %10 oranında değer kaybetti. Bu düşüş, ABD'nin dış ticaret açığını azaltmada kısa vadede avantaj sağlasa da, uzun vadede doların rezerv para pozisyonunu tartışmaya açtı. Trump’ın “merkez bankasına saldırması”, FED politikalarını hedef alması, mevcut küresel para sistemine duyduğu güvensizliğin açık göstergesiydi.

Yeni Rezerv Para Arayışı: Altın mı, Dijital Para mı?

Abdullah Çiftçi’ye göre hem Çin hem de ABD, mevcut sistemin sürdürülemez olduğunu görüyor. Çin, dijital yuan ile kendi ekonomik alanını oluşturmak isterken, Trump ise altına dayalı yeni bir sistemin sinyallerini veriyor. Bu eğilim, piyasalarca da onaylanmış durumda.

Trump, altına dayalı sistemin ABD’ye daha güçlü bir bağımsızlık kazandıracağını düşünüyor. Böyle bir modelde üretim içeride olur, doların uluslararası gücü yitirilse bile içerideki ekonomik dayanıklılık artar. Bu da Trump’ın "önce üretim, sonra rezerv sistemi" sıralamasını açıklıyor.

Çin: Sessiz Güç, Sabırlı Strateji

Çin ise karşı stratejide çok daha sabırlı davranıyor. Her ne kadar Tayvan Boğazı’nda ABD donanmasını “izlediğini” açıklasa da, sıcak çatışmadan uzak duruyor. Çin’in amacı, diğer ülkelere ABD ile anlaşmaktan uzak durmaları çağrısı yaparak, Washington’u yalnızlaştırmak.

Çin yönetimi açık şekilde “ABD bu tarifelerde uzun süre dayanamaz, sonunda geri adım atacaktır” mesajını veriyor. Trump geri adım attığında bunu öngören ülkeler Çin’le daha fazla ortaklık kurmuş olacak.

ABD İçindeki Bölünme: 12 Eyaletten Gümrük Tarifesine Dava

ABD'nin içi de bu savaşta karışmış durumda. Abdullah Çiftçi'nin dikkat çektiği önemli bir başlık: Trump’ın tarifelerine karşı 12 ABD eyaleti isyan etti. Bu eyaletler, “ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz, ticaretimiz çöküyor” diyerek federal hükümete dava açtı.

Bu isyan, yalnızca ekonomik değil siyasi bir mesaj taşıyor: Federal hükümetin ekonomi politikaları artık ülke içinde bile sorgulanır hale geldi. Bu, uzun vadede ABD iç siyasetinde büyük kırılmaların habercisi olabilir.

İngiltere’nin Tavrı, AB’nin Sessizliği

Abdullah Çiftçi’nin analizinde önemli bir başka detay da Batı ittifakı içindeki dağınıklık. İngiltere, ABD ile ticaret anlaşması yapmakta aceleci değil. Kendi ekonomik çıkarlarını önceliyor ve ticaret savaşının uzamasını istiyor. Buna karşılık AB, ABD ile aynı paralelde görünse de, içerdeki borçlanma krizi ve IMF’den gelen uyarılar nedeniyle sessizliğe bürünmüş durumda.

IMF ise artık ekonomik değil ideolojik bir aktör gibi davranıyor. Çiftçi’nin ifadesiyle “IMF parayı ideolojikleştiriyor.” LGBT, iklim krizi gibi sosyal gündemleri, kredi ve mali desteklerin ön şartı haline getiren IMF, ulus devletlerin iç politikalarına açık müdahalede bulunuyor.

Çin’i Yıkma Hayali, ABD’yi Yıpratıyor

Trump’ın amacı Çin’i ekonomik olarak çökertmekti. Ama geldiğimiz noktada, uygulanan politikaların ABD halkına daha fazla zarar verdiği görülüyor. Enflasyon, üretim krizleri, eyalet isyanları, ticaret daralması... Trump bu yüzden tonunu düşürmek zorunda kaldı. Ancak geri adım atmıyor, dozajı azaltarak mücadeleye devam ediyor.

ABD, şu anda 18 ülkeyle yazılı ticaret beyannamesi imzalamış olsa da, toplamda 90 ülkeyi bu savaşa dahil etmek istiyor. Ama bu rıza ile değil, zorlamayla oluyor. Bu da sürdürülebilir değil.

Sonuç: Yeni Düzen Savaşı

Abdullah Çiftçi’nin perspektifinden bakıldığında, ABD ile Çin arasında yaşanan sadece ekonomik bir restleşme değil. Bu bir paradigma savaşı.

ABD, üretimi içeride tutmak ve altına dayalı yeni bir para sistemine geçmek istiyor.

Çin, dijital yuan ile kendi ekonomik imparatorluğunu kurma peşinde.

IMF, ideolojik dayatmalarla ulus devletleri dönüştürmeye çalışıyor.

Batı içerde çatışmalı, dışarda dağınık.

Ve ABD’nin Çin’i çökertme stratejisi, kendi içinden patlamaya başladı.

Dünya tarihine baktığımızda, para sistemleri değiştiğinde yalnızca ekonomi değil, siyasi haritalar da değişmiştir. Bu kez de öyle olacak gibi. Ve yeni düzenin ana ekseni, ABD ile Çin arasında yaşanan bu büyük hesaplaşmada yazılıyor.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23