Şeref sözü mü Kılıçdaroğlu, ÖTV kalkıyor mu?
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, mafya bağlantılı, derin devlet irtibatlı yolsuzluk konulu bir video müjdesi ile paylaşım yapmış iken.
Bir de baktık ki..
O mevzuyu biraz çetrefilli görmüş..
CHP ekibinin MİT Müsteşarlığına oturtmak için kulis yaptığı Levent Göktaş’ın, çakma hesabı üzerinden yapılan “Ben Sedat Peker’e benzemem” tehdidi üzerinden “Geliyor aslan. Geliyor..” güzellemesi ile vermeyi düşlerken..
“Bak bak, Levent Göktaş, tuğlayı çekmekten bahsediyor. Kullanılmaktan bahsediyor.. ‘Beni kullandınız ama, ben başkasına benzemem’ diyor. Geliyor aslan parçası. Açıklamalar geliyor.. Nerede kullanmışlar, nasıl kullanmışlar, şimdi nasıl kenara atmışlar, hepsini açıklayacak” anlatımı ile Necip Hablemitoğlu’nun katili olmak suçundan aranan “Afsane yarbay” üzerinden AK Parti’yi vurmaya hazırlanır iken..
Birden hava değişti ve iddia edildi ki..
Tehditlerin yapıldığı hesap, çakma olabilir.
Levent Göktaş’a ait olduğu öne sürülen, yeni açılmış sosyal medya hesabı, ulusalcıların gönlündeki MİT Müsteşarına ait olmayabilir..
Düşünebiliyor musunuz..
AK Parti, bu CHP’lileri dinleseydi.. Necip Hablemitoğlu’nun katilini MİT Müsteşarı yapacaktı..
Heey, İstihbarat Daire Başkanı Sabri Uzun..
Nerdesin?
“Hırsız evin içindeyse, kapıdaki kilit fayda vermez” diyordun..
Senin istihbarat daire başkanlığı yaptığın Türkiye’de, Özel Kuvvetler Komutanlığı’ndaki bazı subaylar, bildiğiniz suç örgütü gibi, adamlar öldürmüş..
Senin bu konuda hiçbir fikrin yok mu?
Biliyorum, apoletlerini söktüler..
Ama apoletlerin sırtında iken de bu konuda hiç konuşmadın..
AK Parti’ye laf sokmak için, afra tafra yapıyordun..
Ne oldu, senin olayın gerçek yönü açısından tek bir tezin olmayan cinayette, beğenmediğin AK Parti, Ukrayna’dan adamı alıp, getirdi..
Yanındakini alıp, cezaevine koydu.
Başındakini de, içeri almak için iz peşinde..
Heey..
Hanefi Avcı..
Neredesin?
Çok güzel tespitlerin vardı..
Konuşmaya başladığında, seni ağzı açık, yüz binler seyrediyordu..
Duymadı isen, ben sana duyurmuş olayım..
Necip Hablemitoğlu’nun katili, devletin içinden birisi çıktı..
AK Parti’yi beğenmeyip, “şu yanlış, bu kökten yanlış” diyen bilgiç polis müdürlerini bir kenara bırakalım..
CHP’ye dönelim..
Kemal Kılıçdaroğlu, gündüz müjdeyi verdi ama..
Akşama kadar, köprünün altından çok sular geçti..
Levent Göktaş üzerinden AK Parti’ye yapacağı saldırıların, kendi kalesine atılacak goller olacağını gördü..
Ve akşam saat 22.00’de ekranlara geçtiğinde..
Destek verdiği Ergenekoncu Levent Göktaş’ın dandik hesabındaki iftiraları değil..
“Efsane yarbay” diye öve öve bitiremediği TSK’da MAK Komutanlığı yapmış elemana atfedilen hayali suçlamaları değil...
Sözcü gazetesinin derin gazetecisi Saygı Öztürk’ün, hala “Kahraman” gösterdiği “hayallerin MİT Müsteşarı”nın çakma hesabındaki, AK Parti’ye yönelik iftiraları değil..
Bir başka konuyu aktarmak zorunda kaldı..
Eminim, son dakika golünü yemiş kaleci pozisyonunda, “Ben şimdi bu saatten sonra, ekrana çıkıp, hangi konuyu anlatacağım ki?” diye düşünürken..
Yerinden zıplamış, “vergiyi kaldıracağız. Arkadaşlar hemen bir hazırlık yapın. İktidara geldiğimizde, vergiyi toptan kaldıracağız içerikli bir metin bana hazırlayın” demiştir..
Faik Öztrak, Kemal beyin zıpladığının iki misli zıplama ile..
“Sen ne yapıyorsun genel başkan.. İnsanlık tarihi ile eşitlenmiş vergi nasıl kalkar?” diye itiraz edince.
“Özel Tüketim Vergisi’ni kaldırma”da anlaşmış olmalılar..
Onun da..
Araç alımındaki ile sınırlı olarak..
Ben de merak ediyorum..
Türkiye’de geçim sıkıntısı yaşayan insanların birinci sorunu, gıdada, zorunlu ihtiyaç mallarında KDV ve varsa diğer vergilerin asgariye inmesi, sıfırlanması mıdır?
Yoksa..
Barınma amaçlı bir malın edinilmesini kolaylaştırma bile değil..
Bir yerden bir yere, özel aracın ile gitme keyfi olarak tanımlayabileceğimiz araç alımındaki özel tüketim vergisinin kaldırılarak, oto sahibi olmanın kolaylaştırılması mıdır?
Asgari ücretli bir kişi, varsayın Özel Tüketim Vergisini de kaldırdınız.
Kaç aylık maaşı ile bir araç alabiliyor, farkında mısınız?
AK Parti insanları bu hale getirdi diyorsanız..
AK Parti’den önceki yıllarda, asgari ücretle, bir araç almak için, kaç ay çalışıyordu, onu söyleyin, o süreye de razıyım..
Kim ne derse desin..
Popülist söylem ile kimse bir yere varamaz..
Kemal Kılıçdaroğlu, söylediği vaadde samimi ise..
Önce açıklasın, bugün için araçlardaki ÖTV’yi tahsil etmeyince, devletin elde edemediği geliri, nereden temin edecek?
“Almayacağım, kaldıracağım” demek kolay..
Almayınca, alındığında memur maaşı, okul, yol, hastane hizmetlerinde kullanılacak paranın toplanamaması sonrasında..
O hizmetler nasıl yapılacak?
Allah korusun, deprem olmasını bekleyip, Ecevit başbakanlığındaki gibi, yurtdışından gelen deprem yardımları ile memur maaşlarını mı ödeyeceksin?
ÖTV’yi kaldırınca, o geliri, nereden temin edeceksin, bir cümle ile de onu anlatman gerekmez miydi, Kemal bey..
Ama biz bunların boş vaadlerini çok iyi biliyoruz.
Mahalli seçimler öncesinde, “Bir tek işçinin işine son verilmeyecek, şeref sözü” dememiş miydi, Kemal bey..
Sadece İBBB’de, 15 bin işçinin işine son verilmedi mi?
Kemal bey çıkıp bir kelime etti mi?
“Benim şerefim, Ekrem İmamoğlu’nun iki dudağı arasında beş kuruşluk edilecek bir değer değildir..” diyebildi mi?
Diyemedi..
İktidara gelecekleri yok da..
Allah korusun öyle bir şey yaşanırsa..
Ne yapacaklarını görmek için, Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bakın. İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde yapılanlara bakın..
3.5 yıldaki icraatları ile..
Seçim öncesinde yaptıkları vaadleri karşılaştırın..
“Sadece israfı önleyerek, ulaşımı ucuzlatabiliriz” diyenlerin..
Ulaşıma zam üstüne nasıl zam yaptıklarını görün..
ÖTV’nin de bugünkü oranından da çok daha ötesine gideceğinin, müjdesini (!) alın.