Ahmak kim, söyler misiniz?
Benim kimseye ahmak deme niyetim yok..
Ama birileri, kamu görevi üstlenen kişileri “ahmak” olarak nitelendirecek kadar şımarmış ise..
Öncesinde bir valiye, “Bana niye VIP’i açmıyorsun, ben iptal de edilmiş olsa belediye başkanıyım” diyerek, “İt” hakaretinde bulunmuş ise.
Bir belediye meclis üyesine, “Kayak takımı senin ... girsin” diyerek, kimsenin tasvip etmeyeceği bir küfürü sarfetmişse..
En sonunda da YSK’nın İstanbul seçimlerini usulsüzlükler olduğu gerekçesi ile iptal etmesini yorumlarken “31 Mart’ ta seçimi iptal edenler ahmaktır” demiş ise..
Tereddüt eden, Yargıtay’ın ahmak kelimesi için daha önce bir içtihadı olup olmadığına bakar..
Baktığında da..
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 27.10.2009 tarihli, 2009/4-196 E. , 2009/248 K sayılı kararını görür..
Ne diyor kararda:
“Somut olayda; dosyada yer alan CD içerisindeki görüntüler incelendiğinde, klipte herhangi bir hakaret unsurunun yer almadığı, buna karşılık müzik parçasında geçen ve T.C. Başbakanı R.T. E..a yönelik olarak söylendiğinde kuşku bulunmayan, nakarat şeklindeki “...” sözleri ile, “…... ahmak!”, “..”, “…...” ve “…..” dizelerinde geçen, “..., ahmak, ..., ..., ...,” kelimelerinin, gerek tek başlarına, gerekse parçanın bütünü içerisinde ihtiva ettikleri anlamları itibarıyla kamu görevlisi olan katılanı toplum içerisinde küçük düşürücü nitelikte olduklarının kabulü gerekmektedir.”
Daha başka hakaret sözcükleri var ama.
Ceza Genel kurulu, 13 yıl önce, çok net şekilde, “ahmak” kelimesini yazıp, ardından da “gerek tek başlarına ve gerekse parçanın bütünü içerisinde ihtiva ettikleri anlamları itibarıyla” dediğine göre..
Artık tereddüt kalmamıştır..
Ceza Genel kurulu, nihayetinde de şunu söylüyor:
“.... sanık tarafından yazıldığında kuşku bulunmayan ve çeşitli internet sitelerinde yayınlanan “Ses Çıkarma” isimli müzik parçasında geçen, “.., ... ahmak, ....” sözcükleriyle, kamu görevlisi olan katılana görevinden dolayı hakaret edildiğinin ve bu suretle 5237 sayılı TCY’nın 125/3-a maddesinde düzenlenmiş bulunan kamu görevlisine görevinden dolayı hakaret suçunun unsurlarının oluştuğunun kabulünde zorunluluk bulunmaktadır.
Bu itibarla; Özel Daire bozma kararı yerinde görüldüğünden”.
Şimdi “ahmak” olmayanlar cevap versin..
Yargıtay’ın, hem de Ceza Genel Kurulu ‘un bu içtihadına rağmen, “Ahmak” sözcüğünün hakaret olmadığını iddia eden, ahmak değil de nedir?
Karar açık..
Yıllar önce verilmiş.
Önce Yargıtay 4. Ceza Dairesi bu yönde bir karar vermiş.
Aksi yönde ısrar edilince, konu Ceza Genel Kurulu’na gelmiş..
Ceza Genel Kurulu da, “Ahmak hakarettir” demiş..
Nokta..
“Ahmak” kelimesinin hakaret olduğu konusunda tereddüt kalmayınca..
Geriye bir şey kalıyor..
YSK üyelerine mi söylendi?
Yoksa İçişleri Bakanı’na mı?
Her iki ihtimalde de mahkumiyet kararı kesin..
YSK üyelerine hakaret edildi ise, cezası biraz fazla..
Çünkü YSK üyeleri kastedildi ise, birden fazla üyeye hakaret edildiği için, verilecek cezanın 1/6 oranında artırılması gerekecek..
Eğer İçişleri Bakanı’na hakaret edildiği kabul edilirse, sadece bir ceza verilecek, 1/6 artırma yapılmayacak..
Ama mutlaka ceza verilecek..
Çünkü Yargıtay’ın önceden verdiği bir içtihat var..
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’na ceza ihtimalini, bu içtihada rağmen hala önyargılı olacağını iddia edenlerin, “ahmaklıkları”nın birinci sebebini belirttikten sonra.
Şimdi..
O kesimin içindeki, gözleri kör olmuş artık ahmaklıkları kesinleşmiş olanlara bakalım..
Ne diyorlar?
“Ekrem İmamoğlu’na mahkumiyet vermek istemeleri bir yana.. Cumhurbaşkanı adaylığını önlemek için, kasten siyaset yasağı da getirilmek isteniyor..”
İşte burda, artık Yargıtay içtihadları taramanıza da gerek yok..
Açarsınız Türk Ceza Kanununun, 53. maddesini okursunuz..
Ahmakça konuşmazsınız..
Ne yazıyor, 53. maddede?
“Güvenlik Tedbirleri-Belli hakları kullanmaktan yoksun bırakılma” başlığı altında, madde metni şöyle:
“Madde 53- (1) Kişi, kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasına mahkûmiyetin kanuni sonucu olarak;
a) Sürekli, süreli veya geçici bir kamu görevinin üstlenilmesinden; bu kapsamda,
Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeliğinden veya Devlet, il, belediye, köy veya bunların denetim ve gözetimi altında bulunan kurum ve kuruluşlarca verilen, atamaya veya seçime tabi bütün memuriyet ve hizmetlerde istihdam edilmekten,
b) Seçme ve seçilme ehliyetinden (…)yoksun bırakılır.”
Kasten bir suç işlemiş iseniz.
Olaya dönersek, Ekrem bey “Bana isteğim dışında alkol içirdiler, ne dediğimi bilmiyorum” savunması yapmıyorsa..
Kasten suç işlediği tartışmasız..
Ahmak kelimesinin hakaret olduğu Yargıtay tarafından kabul edildiğine göre, aynı içtihadla Ekrem İmamoğlu da mahkum olursa, kanundaki “hapis cezasına mahkumiyet” şartı da gerçekleşmiş olur..
Sonra ne olur?
Kanun diyor ki:
“Zorunlu olarak”.
Yani hakimin takdirine falan bir şey bırakmıyor..
“Zorunlu olarak” ne olurmuş?
“b” fıkrası söylüyor:
“Seçilme ehliyetinden yoksun bırakılır.”
Bu kadar açık kanun hükmüne rağmen, “Ekrem İmamoğlu’na kasten siyaset yasağı getiriliyor” diyen, artık ahmak olmaz da, ne olur?
Neyin hakaret, neyin eleştiri olduğunu bilmeyenler..
Ağzına geleni söylüyorlar.. Ağzına geleni söyleyenleri masum gibi gösteriyorlar..
Sonra dava açılınca..
Ahmakça laflar edip, “Hukuk askıya alınarak, ortada suç olmadığı halde, talimatla ceza verilmek isteniyor” diyorlar..
Kanunu okumuyorlar..
Kanunda kasti suç işleyen herkese, mahkumiyetin zorunlu sonucu olarak siyaset yasağı getirildiğini ve bu düzenlemenin de taa 2004 yılındaki Türk Ceza Kanunu’nun ilk halinde de var olduğunu bilmeden, öğrenmek için iki dakika araştırma yapmadan..
Ahmakça, “Ekrem İmamoğlu’na siyaset yasağı getirilmesi istemesi rakip adaya yönelik bir operasyondur” diyorlar..
Ne istiyorsunuz beyler..
Siz dilinize sahip olamayacaksınız.
Önünüze gelene “it”, önüne gelene “ahmak” diyeceksiniz..
İstediğinize, “Kayak takımı senin ... girsin” diyeceksiniz..
Bu hakaretleri eden adama, ceza yerine, madalya mı takılacak?
Ekrem bey mahkum olmak istemiyor ise, seçim öncesinde vatandaşların değişik eleştirilerine nasıl ki “sinirleri alınmış” bir siyasetçi olarak cevapladı ve bizleri de hayrete düşürdü ise..
Şimdi de aynısını tekrarlasın, ceza almasın!