Müslümanlar aile konusunda ve çok çocuk sahibi olma meselesinde çok uyanık olmalıdır. Baksanıza Oğul Erbakan bile son yerel seçimlerde Reisin çok çocuk teklifini siyasi malzeme yaptı. Gerçekten ayıp etti.

Reis senelerdir, çok çocuk sahibi olmaya vurgu yapıyor. Nikah törenlerinde şahitlik yaptığı her törende öncelikle bu konuda gelin ve damattan söz alıyor. Konunun siyasi değil milli bir mesele olduğu şimdi apaçık görünüyor. Hiç olmazsa konunun ciddiyeti bundan böyle tüm toplumda karşılık bulsa.

Nüfus planlaması batının bize dayattığı bizi bitirme planıydı. Özellikle içimizdeki batıcılar kullanıldı. Ne yazık ki bu sinsi plan toplumda karşılık da buldu. Aman dikkat edelim. Çok çocuk sahibi olmayı kültürel bir ilke haline getirelim. Şu anda lehimizde olan demografik yapıyı aleyhimize çevirtmeyelim.

Yerinde sarf olunmayan bir muhabbeti gayri meşruanın cezası merhametsiz musibettir. Burada Bediüzzaman gayrı meşru şeylere muhabbetten bahsetmiyor, muhabbetin gayrı meşru olanına, yerinde sarf olunmayan diyerek tarif getiriyor. Öyleyse her türlü sevmenin meşru olanını esas edinmelidir. O da Allah için sevmek prensibiyle yakından alakalıdır. Sevdiklerimizi Allah için seversek ancak bu sevgi bize mutluluk verir.

Ey nefsim! Deme zaman değişmiş, asır başkalaşmış, herkes dünyaya dalmış, hayata perestiş eder, maişet derdiyle sarhoştur. Çünkü ölüm değişmiyor, firak bekaya kalbolup başkalaşmıyor. Aczi beşeri, fakri insani değişmiyor, ziyadeleşiyor. Beşer yolculuğu kesilmiyor, sürat peyda ediyor. Şu cümlelerin hepimizi tekrar tefekküre sevk etmesi dileğiyle..

Ücretsiz izinler arttırılarak 4 yaşına kadar sorunun bir kısmı çözülür. 4 yaşına gelen çocuk devlet okulunda ana sınıfına gider. Prim desteği verilerek teşvik edilmeli aile. Ücretsiz izinde maaş ödemesi olmadığından devlete yük gelmez. Başka türlü kimse çocuk yapmaz, ailede huzur olmaz, çocuklar sağlık bir ruh haliyle büyümez.

Sadece laf ile, nasihat ile olacak iş değil. Çalışan annelere ücretsiz doğum izni 4 yıl yapılmalı.Primleri ödenerek teşvik edilmeli.Herkese çocuğunu kendi büyütme imkanı verilmeli.Yoksa aile düzelmez. Her tarafa kreş açmaya çalışmak, kreş desteği vererek aile kurumu çökertilmekte.Bu başka bir işe yaramaz. Her gün annesinden ayrılıp kreşe, bakiciya bırakılan, ağlayan çocukların çözümü kreş desteği mıdır. Böyle durumda hangi aile çocuk yapar.

Çocuklarımız elbette bizim cennet reyhanı kokulu canlarımız. Onları sevmek, okşamak, öpmek dünyada tatabileceğimiz en büyük manevi zevk. Her anne babaya Rabbim hayırlı evlat nasip eylesin.

Aile konusu bütün köşe yazarlarının, televizyon yorumcularının, akademisyenlerin ve bilumum siyasilerin en öncelikli gündemi olmalıdır. İş işten geçtikten sonra fatura çok ağır olur, meydana gelecek tahripten hiç kimse kurtulamaz. Yani bu konuda hiç kimsenin tuzu kuru değildir...

Memleketin akademisyenleri, siyaseti, diyaneti gazetecileri "bireycilik" denen, kişisel gelişim zırvalarıyla beslenen "ben nesli"nin bu hastalığına topyekün savaş açmazsa aileyi kurtarmak mümkün değildir. Kültür sanat camiası herzaman olduğu gibi aleyhte çalışacaktır. Aile bakanlığı ne tuhaftırki israfla meşgul alaksız işlerle uğraşmaktadır.

Aile bir toplumun temel yaşıdır. O kaybedildiğinde içtimai her türlü varlık gerekçesi de kaybedilmiş olur. Bu da bir toplum, bir millet için telafisi imkansız felaket demektir. Var olmak öyle de kalmak istiyorsak. Millet olarak, devlet olarak bu kutsal kuruma sahip çıkmamız gerekiyor.

Batı’yı taklit her konuda olduğu gibi aile hayatımız adına da cehennem zakkumu meyvelerini veriyor. Bu son kalemizi, mutlaka batı taklidi düşüncelerden, davranış biçimlerinden korumamız gerekiyor. Özellikle televizyon programlarında aile içi uygunsuz davranışların ifşası fecaatı kanıksattığı için fayda değil zarar veriyor.

Günümüz yozlaşmasına karşı aileyi kendi kutsallığı içinde korumak en büyük cihattır. Her biri ümmeti Muhammediyeye aidiyet hissedecek nesiller yetiştirmek hepimize ayrı ayrı farz olan büyük bir cihaddır. Bence yuva kurmaktan, çocuk sahibi olmaktan kaçmak, ölüm korkusuyla savaştan kaçmaktan farksızdır. Çocuklarımıza, dünya uğruna ahireti ihmal ettirmek büyük bir cinayettir.

Aile yapımızi devlet politikası yapmaliyiz

Ne ailesi, Latif bey? Artık zıvanadan çıkmış bu CHP rejimi altında çocukları genelde boşanmış dul anneler büyütüyor ve en fazla 10 sene içinde bütün çocuklar böyle büyütülecek, çünkü boşanan çiftlerin ve daha doğrusu koca sepetleyen kadınların oranı roket hızıyla artıyor. 2010 feminist-Fetullahçı-liboş anayasa değişikliğinden beri boşanma oranı (yani aslında orta hâlli ve fakir erkeklere karşı güçlendirilmiş, zengin kölesi modern genç ve orta yaşlı kadınlarımızın koca sepetleme oranı) yüzde 5 civarından yüzde 50 civarına yükseldi. Sadece 14 senede!... Birkaç seneye kadar, evlenen çiftlerin yaklaşık yüzde 100'ü boşanır hâle gelecek. Ne ailesi, ne ailesi, ne ailesi? Masal anlatarak insanları aldatmayın. Hele eğer durumdan aslında haberdarsanız ve bu büyük konuda insanları bilerek aldatıyorsanız, bu kanaatimce kesinlikle bir büyük günahtır, ama bence durumdan habersizsiniz, o yüzden mazeretlisiniz... Toplumun GERÇEK DURUMU gereğince bari şu başlıklı bir yazı yazın: "Dul kadınlarımız ülkemizin babasız çocuklarını yüzde yüz uyuşturucu müptelası ve seri katil ve de yahut zengin erkekler için nonoş erkek kucak arkadaşı olmaktan nasıl koruyup mümkün olan en az hasarlı şekilde nasıl büyütebilir?" Lazların İslami hükumeti işte anca bu kadar olur.

Her cümlesi şifa. Risalelerden süzülmüş gibi. Elhamdülillah.

Aile Allah'ın emir ve yasaklarına uyularak yaşanırsa mutluluk gelir, kadın içtimai hayatta erkekle yarışırsa ve maişet derdine düşerse saadet ve mutluluk olmaz. İnsan dünya hazları peşinde koştuğu sürece aile ve çocuktan hayır beklemeyelim.

Evleniniz, çoğalınız, çünkü ben ahirette sizin çokluğunuz ile övüneceğim, Hadisi Şerifine güzel bir yorum olmuş. Nesli korumanın en temel çaresi aileyi korumaktır.