“Amerika’nın vicdanına sığınan Müslümanlardan nefret ediyorum”
“Amerika’nın vicdanına sığınan Müslümanlardan nefret ediyorum”
YÜKSEL TOKUR
Plânlı, düzenli bir hayat kuran insanlar daha başarılı, daha huzurlu olurlar. Bunun için ise; ne yapacağını, ne istediğini bilmek şarttır. Ne istediğini bileceksin ki; adımlarını o yönde atacaksın.
Hedefi, plânı olmayanlar, çok kez farkında olmasalar bile başkalarının plânlarına hizmet eden birer figüran haline gelebilirler.
Büyük hedefi olan kişilerin planları da elbette büyük olmalı. Bunun ilk adımı günlük yaşantı, diğeri ise gelecekle ilgilidir.
Plânı olmayan bir insan, kararlarını genellikle çevresindekilerin yönlendirmesiyle alır. Bu durum, kişinin kendi hayatının kontrolünü başkalarına teslim etmesi anlamına gelir.
Bunu daha basit ve anlaşılır bir ifadeyle açıklayacak olursak; araç sahibi olan bir kişi, kendi aracını kullanamıyor, yani direksiyona geçemiyorsa, aracını başka bir sürücü kullanır. Artık o araç o kişinin hakimiyetindedir.
Kişiler için anlatmaya çalıştığımız bu durum devletler için de geçelidir. Bakın; dünyanın uzak bir ucundaki ABD, İslam ülkelerinin çoğunlukta olduğu Orta Doğu’da adeta cirit atıyor. Burada bulunan devletlerin birçoğu ABD’nin kontrolündedir.
Aslında; “İslam ülkeleri” yerine, “halkı Müslüman olan ülkeler” desek daha yerinde olur. Çünkü; baştaki idareciler halkın oylarıyla orada bulunmuyorlar. Krallık, Sultanlık, Emirlik adı altında ülke yönetimini bir şekilde ele geçirmiş, sonrasında da devlet otoritesini kullanarak halkı sindirmişlerdir.
Saltanatlarının devamı için halka karşı bir üst tedbir olan dünyanın Jandarmalığına soyunan ABD’ye ülke kaynaklarını peşkeş çekerek teslim olmaları zilletin dip noktasıdır.
İradesi, cesareti, kuvveti, plânı, hedefi, ümmet olma şuuru olmayan İslam ülkelerinin başındaki yöneticiler kör, sağır ve dilsiz oldular; Filistinli Müslümanların “imdat” çığlığına.
Bu sessizlikten cesaret alan İsrail de insanlık dışı eylemlere imza attı.
ABD’nin Orta Doğudaki ileri karakolu durumundaki İsrail’in Gazze’deki yıkım ve katliamları
ikinci yılını doldurdu.
ABD ve İsrail’in kendilerinin belirleyip kabul ettikleri sözde barış plânına, şimdiye kadar hiçbir söz ve barış plânlarına uymayan İsrail uyacak mı, göreceğiz?..
Altmışa yakın ülke, 2 milyar civarında nüfusa sahip İslam âlemi, cehennem zebanisi suratlı İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve kibir abidesi ABD Başkanı Donald Trump’ın olmayan vicdanlarına mahkûm olmuş durumda..
Burada Seyyid Kutup’un şu sözü taşı gediğine koyacaktır: “Amerika’dan nefret ediyorum. Ama en çok da Amerika’nın vicdanına sığınan Müslümanlardan nefret ediyorum.”
Demek ki; birlik olup tek yürek, tek güç olamadıktan sonra sayıca çok olmanın pek de bir önemi yokmuş.
Durum böyle olunca da, ortaya da bir mahalle kadar etkinliği olmayan hak din İslam’ın kişi ve devletlerinin vahim, zelil durumu ortaya çıkıyor.
Aciz kaldık Ya Rabbi… İslam ümmetine ve yöneticilerine, gerçek Müslüman olmak şuuru ve cesareti ver. Sana el açıp dua edecek yüz, ahirette kendimizi savunacağımız bir bahanemiz kalmadı.