• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yavuz Bahadıroğlu
Yavuz Bahadıroğlu
TÜM YAZILARI

Şeyhülislâm “korku”dan fetva verir mi?

13 Ocak 2017
A


Yavuz Bahadıroğlu İletişim: [email protected]

Birkaç kişi televizyonda Yavuz Sultan Selim’i konuşuyor. Bunlardan biri, Şeyhülislam Zembilli Ali Efendi’nın Yavuz Sultan Selim’in hışmından korktuğu için Padişah’ın istediği fetvaları verdiğini söyleyince, kulaklarıma inanamadım.

Çünkü mümkün değil. Bir kere Yavuz devrinde padişahlar, şeyhülislamları azletme yetkisine sahip bulunmuyorlar. O makama gelen hoca, ölünceye yahut bunayıncaya kadar kalıyor. Azledilme ihtimali olmadığı için de, padişahın taleplerine göre değil, “kitap kavli”ne göre fetva veriyor (Bu sistemi Çivizâde Mehmed Efendi’yi şeyhülislâmlıktan azleden Kanuni değiştirdi).

Hatırlayalım: Bursa Kadısı (o tarihte henüz şeyhülislâm yoktur) Molla Fenari, namazlarını cemaatle kılmadığı söylentisi yüzünden Yıldırım Bayezid’in mahkemede şahitlik etmesine izin vermemiş, İstanbul’un ilk kadısı Sarı Hızır Çelebi, ellerini kestirmek suretiyle Rum Mimar İpsilanti’ye zulmettiği gerekçesiyle İstanbul fatihine “kısas” yapılmasına (yani ellerinin kesilmesine) hükmetmiş, Davutpaşa Kürsü Vaizi Himmetzade Abdullah Efendi, av merakı yüzünden devlet işlerini tavsattığı için Sultan IV. Mehmed’i hutbeden azarlamış, Şeyhülislam Zembilli Ali Cemali Efendi, Yavuz’u “hâl” (tahttan indirilme) ile tehdit ederek fermanını geri aldırmıştır.

Yavuz’la, Şeyhülislâmı Zembilli Ali Efendi arasında geçen bir olay var ki, doğrudan konumuzu ilgilendiriyor…

Birinci olay: Şeyhülislâm Zembilli Ali Efendi, Yavuz Sultan Selim’i Edirne’ye uğurlayanlar arasındadır. Padişah’ı uğurlamaktan dönerken, yolda eli bağlı dört yüz kişiye rastlıyor. Suçlarını merak edip sorduğunda, anlatıyorlar: “Bunlar ipek alım-satımı yapan bâzirgan-lardır; Oysa Padişah hazretleri ipek alım-satımını yasaklamıştı. Padişah emrine muhalefet ettiklerinden, mahkûm edildiler.” 

Bu cevabı alan Şeyhülislâm, bir hukuksuzluğa meydan vermemek için derhal geri dö-nüp Padişah’a yetişiyor ve kararını geri almasını istiyor.

Yavuz öfkeleniyor: “Âlemin nizâmı için âlemin üçte birinin katli helâl değil midir” diye soruyor. 

Zembilli bu soruya şöyle cevap veriyor: “Dünyanın işleri karışıp bü-yük fitne olunca helâldir. Şimdi böyle bir şey yok.” 

“Benim emrime mu-halefetten daha büyük fitne olur mu?” diye soruyor, Yavuz.

Şeyhülislâm hiç çekinmeden şöyle konuşuyor: “Bunlar, Sultan’ın emrine muhalefet etmişlerdir. Zira sen ti-caret konusunda onları yetkili kılmıştın. Bu her çeşit ti-carete zimnî izin sayılı.” 

Bu cevap Padi-şah’ı biraz daha öfkelendiriyor: “Ben sana, saltanata dair işlere karışma demiştim. İcraatıma itiraz et-mek vazifen değildir.”  

Zembilli de öfkeyle şu karşılığı veriyor: “Bu, yalnız dünyayı değil, ahreti de ilgilendiren bir meseledir. Buna karışmak benim vazifemdir.”

Padişah’ı selamlamadan yanından ayrılıyor.

Zembilli’nin hukuku canı pahasına savunması Padişah’ın çok hoşuna gidiyor. Düşününce, ona hak veriyor. Dört yüz bezirgânı affettikten başka, Edirne’ye ulaşır ulaşmaz Zenbilli Ali Efendi’ye bir ferman gönderiyor. “Rumeli ve Anadolu Kazaskerliklerini birleştirerek sana verdim. Zira bildim ki, bütün sözlerinde hak üzeresin.” 

Padişa-hın fermanını alan Zembilli’nin cevabı, dünya nimetlerine dönüp bakmayan müstağni kimliğine yakışır tarzdadır: “Mektubun bana geldi. Allah seni maddî ve ma-nevî belâlardan korusun ve saltanatını devam ettirsin. Ben em-rine itaat ediyorum; ancak Allah ile bir ahdim vardır; bu görevden beni mazur görün.” 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23