• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Selma Savcı
Selma Savcı
Selma Savcı
TÜM YAZILARI

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın...

14 Aralık 2025
A


Selma Savcı İletişim: [email protected]

Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın...

Selma Savcı

Son zamanlarda bağımlılık kavramını çokça duyar olduk maalesef. Hem dijital bağımlılık olsun hem sanal bahisten ilerleyen bir kesim olsun, her defasında ülkemizin manevi boyutunu kesebilecek bu tehlikeli boyutta önlemler zinciri alınsa da hala istenilen seviyede değiliz.

Öncelikle bunu oturduğum yerden yorumlamıyorum. Ülkemizin mihenk taşlarından olan bir kuruluşumuz olan Yeşilay’ın verilerine bakarak değerlendiriyorum. Büyük bir gayret sarf ediliyor olsa da sokakta gördüğümüz gençliğimizin daha da bu olaylardan etkilenmemesi adına daha da gayret sarf edilmesi ülke olarak kuşkusuz.

Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç, kurumun 105 yıldır bağımlılıklarla mücadelede kesintisiz çaba yürüttüğünü söyleyerek geçtiğimiz günlerde bir rapor açıkladı. Bu rapora göre, “Yeşilay Danışmanlık Merkezi olan YEDAM’a başvuranların sigaraya başlama yaş ortalaması 16,91 ve başvuranların yüzde 62,9’u sigaraya 18 yaşından önce başlamıştır. Erkeklerde sigaraya başlama yaş ortalaması 16,14 olup, erkeklerin yüzde 68,6’sı 18 yaş altındayken sigaraya başlamıştır. Kadınlarda ise ortalama başlama yaşı 18,11’dir ve kadınların yüzde 54,2’si sigaraya 18 yaşından önce başlamıştır” bilgileri paylaşıldı.

Gördüğünüz üzere sigara denilen illetin ülkemiz sınırları içerisindeki payına ve yaş ortalamasına baktığınız zaman hakikaten üzücü bir noktadayız. Bu noktadan hareketle Yeşilay’ın yaptıklarını ayakta alkışlıyorum kuşkusuz lakin, biz toplum bilinci üzerinden bir takım okumalar yapmamız gerekmektedir.
Sadece bir kuruluşun üzerine yıkarak bu olayı sıyrılmamız ve bunları böylece değerlendirmemiz hoş bir durum olmasa gerek.

Ve yine Yeşilay’ın da üzerinde durduğu; alkol, madde, tütün, kumar ve internetle ilişkili bağımlılıklar olmak üzere beş bağımlılığa karşı mücadele etmeye ve farkındalık çalışmalarıyla toplumu bilinçlendirmeye devam etmelerine ferdi olarak da destek vermeli ve bunu toplumsal bir düzeye yayarak bizler de elimizi taşın altına değil, tüm gövdemizi koyarak hareket etmeliyiz.
Ne yapılmalı mesela, gençlerimizi görünce “bahane yahu bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” demektense tatlı tatlı uyarılarda bulunabilir ya da onları böylesi güzide kuruluşlarımıza yönlendirerek hayatlarına dokunabiliriz.


Türkiye Yeşilay Cemiyeti bu konuda yıllardır yaptıkları özverili çalışmalarla hakikaten bir ışık oluyor bağımlılarımıza... Ve yine geçtiğimiz günlerde okuduğum bir haber de beni çok etkiledi... Bunu da siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum...

Çorum’da sanal kumar nedeniyle hayatı altüst olan 37 yaşındaki M.Y, Yeşilay Danışmanlık Merkezi’nin (YEDAM) desteğiyle bu bağımlılığından kurtulup hayatında yeni bir sayfa açmış. Evli ve 2 çocuk babası M.Y, özel bir şirkette pazarlamacı olarak çalışırken bir arkadaşının “bir defadan bir şey olmaz” önerisiyle sanal kumar oynamaya başladı. İlk oynadığında, aylık kazancının yaklaşık 3 katı para kazanan, “hep kazanacağım” umuduyla kumar oynamayı alışkanlık haline getiren M.Y, zamanla kumar bağımlısı haline geldi. Kaybetmeye başladığında ise zararını telafi etmek için daha büyük meblağlarla kumar oynayan M.Y, 4 yılda bütün birikimini kaybetti. Yuvası yıkılmanın eşiğine gelen M.Y, kumar bağımlısı olduğunun farkına varıp, bağımlılıktan kurtulmanın yollarını aramaya başladı. Sosyal medyada gezinirken YEDAM’dan haberdar olan M.Y, 115 danışmanlık hattını arayarak YEDAM ile iletişime geçti. Kumar bağımlılığından kurtulmak için yaklaşık 1,5 yıldır YEDAM’dan yardım alan M.Y, 4 yıllık manevi kayıplarını telafi ederek, ailesiyle mutlu bir yaşam sürmenin planlarını yapıyor...

Bu sadece bir örnek, inanın her geçen gün böylesi haberler okudukça da insan olduğumuzu ve doğal olarak hata yapan bir mahlûkat olarak daha da dikkatle bu olaylara bakış açımızı zenginleştirmemiz gerekiyor.

Yani vurdumduymazlıkla, nemelazımcılıkla bu işin üstesinden gelemeyeceğimiz açık. Ne olursa olsun buradaki vatandaşımız gibi zorlanıldığı zaman destek alarak hem kendimizi hem çevremizdekileri hem de doğal olarak topluma vereceğimiz mesajla geleceğimizi sağlam tuğlalarla inşa edebiliriz.


Hint felsefesinin şu denklemine de bu konu özelinde bakılabilir esasında... ‘Kişi nesneleri düşündüğünde, bunlara karşı bir bağımlılık ortaya çıkar; bağımlılıktan arzu doğar; arzudan öfke doğar. Öfkeden yanılgı gelir; yanılgıdan aklın yitimi; aklın yitiminden ayrım kabiliyetinin çöküşü gelir. Ayrım kabiliyetinin yok oluşuyla kişi mahvolur.’
Umarız bizler de bu çöküşlerin içerisinde olmadan güzel bir hayatın mimarları olarak ilerleriz.
Selam ve dua ile...

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23