• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Yaşar Değirmenci
Yaşar Değirmenci
TÜM YAZILARI

Mümin Şahsiyetleri Özlüyoruz

12 Ocak 2024
A


Yaşar Değirmenci İletişim: [email protected]

Ramazan-ı Şerif’in rahmet ve bereket rüzgârlarını/esintilerini/aydınlıklarına kavuşacağımız günlere yaklaşıyoruz. Recep ayına girmemiz, Regaip Kandilini uğurladığımız bu günler aynı zamanda içinde bin aydan hayırlı bulunan ‘Kadir Gecesi’ne de yaklaşıyoruz. 

İbadetleri belli günlere tahsis etmeyelim. Her günümüz dinimizin yaşandığı yaşatıldığı günler olsun. Sadece bir ayet veya bir hadisle amel edilse toplumun huzur bulacağını unutmayalım. Bazı hadis-i şeriflerin ışığında düşünelim.

 “Kim bir Müslüman’ın dünya sıkıntılarından bir sıkıntıyı giderirse, Allah da onun kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve âhirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir Müslüman’ın ayıbını örterse, Allah da dünya ve âhirette onun ayıplarını örter. Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur.” Sistematik bir dejenerasyonla karşı karşıya olunca Peygamberimizin yaşadığı şu olayı günümüzle irtibat kurarak düşünelim. Medine yılları.

Şiddetli kıtlık ve pahalılığın Müslümanları etkilediği günler. Sıkıntıların insanları sarstığı o süreçte günler geçmesine rağmen ticaret kervanlarının da hâlâ Medine’ye gelmediği bir dönem. İşte bu zor günlerden bir gün Mescidi Nebevi’de Cuma namazı için ashabı ile birlikte ayakta hutbe okumak ile meşgul. Tam o sırada bir ticaret kervanı Medine’ye ulaşıyor. Kervanın Medine’ye girişi develerin boynundaki çıngırak sesinden ve karşılayanların def ve çalgı sesinden anlaşılıyor. Günlerdir yoklukla sarsılan bu insanlar kervana doğru harekete geçiyorlar. Öyle ki, Cuma namazı için mescitte bulunanlar da kervanın geldiği tarafa yönelip, sıkıntılarını sonlandırmak istiyorlar. Hutbe okumakta olan Resulullah’ın yanında sadece 12 kişiden başka kimse kalmıyor. Ve şu ayet nazil oluyor: “Onlar bir ticaret ve eğlenti gördükleri zaman, seni ayakta terk ederek oraya yöneldiler. De ki: Allah’ın katında olan, eğlentiden ve ticaretten daha hayırlıdır ve Allah rızık verenlerin en hayırlısıdır.” (62 Cuma,11) Bunun üzerine Resulullah buyurdu:

‘’Nefsim kudret elinde bulunan Allah’a yemin ederim ki, sizden bir kişi kalmayacak derecede hepiniz terk edip gitmiş olsaydınız, vadide üzerinize ateş akardı.’’

İşte insanoğlunun dünya sıkıntıları ile sınavı. Resulullah’ın dizinin dibindeki ashabı nasıl etkilemiş? Peygamberimizi ayakta bırakıp kervana doğru gidenler, geçim kaygısı ile çözülenler. Allah’ın kitabına konu olan bu durum acaba bugün bize nasıl bir mesaj veriyor? Uhud savaşında da okçular tepesine yerleştirilen askerlerini Peygamberimiz tembihlememiş miydi? “Yırtıcı kuşların cesetlerimizi parçaladığını görseniz bile benden ikinci bir emir gelmeden bu tepeyi terk etmeyeceksiniz.” Bu nebevi uyarıya rağmen savaşın başında gelen galibiyet ve ganimet görüntüsü nöbetteki okçuların ayaklarını kaydırdı. Mevziiyi terk edip ganimete meylettiler. Savaşın seyri değiştiği için fatura ağır oldu. Ganimeti göreve tercih edenler, sorumluluk alanını terk edenleri düşünerek bugüne bakalım. 

Bu terk edişler sadece son ümmetin sınavı değil, insanlık tarihine baktığımızda bütün sınavların en çetin sınavı. Bugün de benzer imtihanlarla baş başa değil miyiz? 

Hayat boşluk kabul etmiyor. Fetret günlerinde miyiz yoksa gaflet mi üstümüze çöktü? Bize sirayet eden ataleti, nefsimizin arzu ve isteklerine kulluktan ne zaman, nasıl kurtulacağız? Özgürlüğün “Allah’a kulluk” ile başladığını hiç unutmayacağız. Dünya metaına, hayatın hız ve hazlarına meylettikçe zihnen, ruhen, kalben birbirimizden koptuk, değerlerimize uzak düştük. Yalnızlaşıp yabancılaştık. İyiliği gereğince emredip kötülüğü yeterince engelleyemeyip (emir bil maruf nehyi anil münker) yapmayınca dualarımız da kabul olmaz hale geldi. Egoizm, nemelazımcılık hayatımıza hâkim oldu. Fedakârlık, cömertlik, digergâmlık sözlükten bakılan kelimeler oldu. Kur’an’la temasımızı gözden geçirmek mecburiyetindeyiz. Resulullah vahyin iniş sürecinde yaşadığı fetret döneminden dolayı tedirgindi. Yoksa Rabbim beni terk mi etti? Rabbimiz Peygamberini şu ayetle teselli ediyordu. “Rabbin seni bırakmadı, terk etmedi, sana darılmadı da.’’ (Duha, 3) Yeter ki Allah bizi terk etmesin, gerisi ne gam! Biz Allah’ı terk etmezsek, Allah bizi terk etmez. Haram-helal hassasiyetimizi kaybediyoruz. Mümin şahsiyetleri özlüyoruz.

Uğrunda eylem yapılan, bedeller ödenen tesettür anlayışımız neredeyse yerle bir oldu. Sınırlarını Kur’an ve sünnetin çizdiği değil, moda defilelerinin, markalarının, sosyal medyanın belirlediği bir tesettür anlayışına geçiş yaptık. Maalesef dünyevileşme çarkı en çok bizim mahalleyi öğütüyor, Hiç tahmin edemeyeceğimiz kardeşlerimizin, faize, harama, kul hakkına, yetim hakkına bulaştığına şahit oluyoruz. Yıllarca omuz omuza mücadele ettiğimiz kardeşlerimizin bürokrasinin çarkları, siyasetin kulisleri, ticaretin acımasızlığı, hayatın akışı içinde eriyip gittiğini görüyoruz. Şu salgın döneminin sıkıntılı, zor günlerini sevaplı, salih ameller işlediğimiz Allah’ın razı günlere çevirelim. Şu hadis-i şerifle de amel edelim. 

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

“İki kişinin arasını düzeltmek sadakadır. Güler yüzle insanlara selâm vermek sadakadır. İnsanlara kötülük yapmaktan kaçınmak sadakadır. Ağır duyana söz işittirmek için gayret etmek sadakadır. Müslüman’ın öğrendiği ilmi başkasına öğretmesi sadakadır. Dili muhafaza etmek (gıybet, yalan, iftira, boş sözden korunmak) sadakadır. Bir sadakaya aracılık etmek sadakadır. Sadaka vermekte acele ediniz. Çünkü belâ ve musibetler, sadakanın önüne geçemez. Bir sadaka yetmiş çeşit kötülüğü önler. Güne başlarken sadaka vermek felaketleri giderir.” 

Parmakla gösterilecek Müslümanlara ihtiyacımız var. Her kesimden insanın parmakla gösterip, hayranlıkla bakabileceği, örnek alacağı, etkileneceği, Müslüman şahsiyetlere ihtiyacımız var. Bakınca Allah’ı ve ahireti hatırlayabileceğimiz, konuşunca ilmimizi arttırabileceğimiz, ibadet bilinciyle, ahlakıyla, sabrı ve samimiyetiyle, eminliğiyle örnek alabileceğimiz Müslüman şahsiyetlere ihtiyacımız var. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Genelde gençler hariç her Müslüman'ın birden fazla dert ve sıkıntısı var. Hastalık ve sıkıntıları giderecek de yok. Bu iş için basiret ve ilim gerekli. İbadet ve duayla sıkıntılar gitselerdi her Müslüman bunu kendi hallederdi. Dağler kadar sorun var, kim bertaraf edebilir bunu?

TÜRK,SELÇÜKLU,VE OSMANLI TORUNLARIYIZ

SAYIN HOCAM BUNLAR SANIYORLAR ,, İŞLER YANLIZ SAVUNMA SANAYİ İLE UZAYA GİTMEKLE DEVLET AYAKTA DURAR,,, KOCA TÜRKİYE DEVLETİ HÜKMETİ SİYASİLER AKADEMİSYENLER TARİHÇİLER VE DEVLETE AİT DİYANET İŞLERİ ,, BİR BAKSINLAR ,,, BUNLARINDA LAİKLİĞİ SEÇTİLER VE SAVUNMA SANAYİ VE UZAYA GİTTİLER AYRICA DİNLERİNİ MİLLİ DEĞERLERİNİ UNUTULAR AMERİKA,,AVRUPA,,HATA SİYONİSTLER NEDEN ÇÖKÜŞTE ,, YARIN BUNLAR PARÇALANACAKLAR YOK OLUP GİDECEKLER,,,, TÜRKİYENİN ZATEN İNSAN ALT YAPISINI 120 SENEDİR HAÇLI LAİK SİSTEMİ İYLE ÇÜRÜTÜLER,,,*** BU ANGUTLAR FARKINDA DEĞİLLER NESİLLER UÇURUMA GİDİYOR,,, İMAM HATİPLE VE TEKNOFESTLE BU İŞ OLMAZ ,,,, MİLLİ OLMAYAN BİR MİLLİ EĞİTİM ÖZÜNE DÖNMESİ GEREK,,, ŞİMDİ EMİN OLUN TÜRK MİLLETİ MÜSLÜMAN DEĞİL KATOLİK GİBİ DÜŞÜNÜR VE PROTESTAND GİBİ YAŞAR GİBİ BİR TÜRK TOPLUMU VAR BU GÜZELİM ÜLKEDE ,, BU NE DEMEK KATOLİKLER LAİK GİBİ YAŞAR,,, AMA HİRİSTİYANIZ GİBİ DÜŞÜNÜRLER,,, SELAM VE DUA İLE,,,
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23