LGBT meşalesini taşıyan Mabel Matiz... Sizi unuttuk sanmayın müptezeller!
LGBT meşalesini taşıyan Mabel Matiz... Sizi unuttuk sanmayın müptezeller!
SELMA SAVCI
Sayısız kere LGBT sapkınlığıyla ilgili yazı yazarak siz değerli okuyucularımızı uyarmaya gayret ediyorum her seferinde. Hakikaten bu sapkınlarla mücadelemizi sürdürmek zorundayız. Her platformda karşımıza çıkan, ekranlarda boy göstermek için yarışan bu müptezel sürüsü için hiç kimse kusura bakmasın mavi boncuk dağıtamayacağım.
Tarih süresince en sık tartışılan konulardan bir tanesiydi hatırlarsanız Lut kavmi… Lut kavmi milattan önce yaşamış olan bir topluluğu oluşturmaktadır. Lut kavmi İslam inancına göre o kadar kötü davranışlarda bulunmuşlardır ki en sonunda bir yanardağ ile helak olmuşlardır. Lut peygamberin gönderildiği kavmin erkekleri, şehri ziyarete gelen tüm erkeklere ve herkes de birbirine ve kendi ailesine tecavüz etmekteydi. Erkekler eşleri dışındakilerle de cinsel ilişki yaşıyordu. Yüce Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre; bu tür sapkınlık ilk defa bu kavim içinde görülmüştü… Ve yine kitabımızda; Hûd / 89. Ayette; “Ey kavmim! Bana olan düşmanlığınız sakın sizin Nûh kavminin veya Hûd kavminin yahut Sâlih'in kavminin başına gelen felâketlere benzer bir felâkete uğramanıza sebep olmasın! Zâten helâk edilen Lût kavmi de sizden pek uzak değildir” denilmiştir.
Geldiğimiz bu noktada bunları unutmamamız ve bu tiplemelere karşı yaşadığımız bu yüzyılda da mutlaka bir elif gibi dimdik durmak zorundayız. Bu işin şakası yok baylar bayanlar; bu işin hafife alınır şekli asla olmaz ve olmamalıdır da…
Buradan nereye bağlanacağımı duyunca da hakikaten pes diyeceksiniz.
Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nde konser veren eşcinsel şarkıcı Mabel Matiz, sahne performansı sırasında LGBT bayrağı açmış.. Buraya kadar zaten bu sapkından beklenilen şey diyorsunuz… Esas bizim için en büyük tehlike işte tam burada başlıyor. Birçok öğrencinin de o paçavra bayrağını gördükten sonraki sevinç çığlığı atması işte bizim için “eyvah” denilecek cinsten…
Bir eğitim yuvasında, binlerce öğrencinin önünde şarkı söyleyen ve daha sonra ise gay’lere, lezbiyen'lere sözde özgürlük kisvesi altında aile kurumumuzu parçalamak için didinen bu ahlaksızlar sürüsüne karşı canhıraş mücadele eden bu Mabel denilen alçağın bayrağı açması ve herkesin ıslıklarla protesto etmesini beklerken, çığlıklar atarak sevinç naraları atması hakikaten ciddi önlemlerin alınmasının artık vazgeçilmez olduğunu bizlere göstermektedir.
Ve ne gariptir ki bir eğitim yuvası olan ODTÜ’nün cüppeli eğitimcilerinden ise hâlâ tık yok.. Ne hazindir ki, sonradan ise bu eğitim yuvalarında “şunu yapacağız, bunu yapacağız, öğrencilerimizin geleceğini emin adımlarla inşa edeceğiz” gibi garip cümleler de her seminerde, konferansta duyacaksınız haliyle. Şimdi adama sorarlar, bir sapkının konserde edepsizce bayrak açması sonrası bir Allah’ın kulu çıkıp da yahu sen bir livatasın neyin simgesi olabilirsin, neyi temsil edebilirsin ki, seni kaale alalım diyemiyor mu? Nerede bu ODTÜ’nün eğitim neferleri, nerede bu ODTÜ’nün profesörleri…
Bakınız bu tür sapkın davranışlar karşısında ben artık devletimizin sadece Taksim’de yapacakları yürüyüşleri yasaklamasından ziyade daha kalıcı ve daha katı kararlar almasını yürekten istiyorum. Arkadaşlar, sapkınlıkla bir toplumun en değerli parçası olan aileye kapkara elleriyle müdahale etmek isteyen bu zihniyetle yeni bir gelecek inşa edemeyiz.. Bu gerçeği devlet büyüklerimizin de daha kararlı bir şekilde en sert hamlelerle ilerletmesini bir anne olarak özellikle istirham ediyorum.
Bu kanayan yaramızın artık ilaçlarla geçiştirilmesinden ziyade yaramıza tuz basarak tamamen kurutmamızın gerekliliğine inanıyorum. Yoksa bu Mabel Matiz’ler, Murat Övüç’ler gibi gençliğimizi zehirleyen livatalarla bu düzen hakikaten yara alacaktır. Ve bunu düzeltmek daha da zorlaşacaktır kanaatindeyim. Bu insanların zihnen yok edilmesi ve ekranlardan tamamen silinmesi için lütfen biraz daha ciddi olalım. Bu işin şakası olmadığını bu sapkınlarla beslenen zehirli sarmaşıklara da artık öğretmemizin vakti çoktan gelmiştir.
Ben her zaman şunu söyledim ve haykırmaya da devam edeceğim… Her kim ailemizin kutsiyetine zarar vermeye çalışırsa onun kafasına balyozla vurmaya razıyım. Peki sizler de razı mısınız? Bu bir savaşsa savaş olarak ilan edilmeli ve bu savaşın kazananı mutlaka iyiler yani aileler olmalıdır. Yoksa bu her gece başka fantezi peşinde koşan ve gençliği de kendilerine benzetmeye çalışan bu sapkınlar ordusuna mağlup olursak da evlatlarımızın yüzlerine ileride nasıl bakacağımızı, geceleyin yastığa başımızı koyduğumuzda idrak etmeniz dileğiyle…
Selam ve Dua ile…