• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

Başkanlar yapısal reform diye “bas bas” bağırıyor!

29 Aralık 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

İstanbul Sanayi Odası (İSO) Başkanı Erdal Bahçıvan, 2018 yılının son aylık toplantısında, artan jeopolitik gerilimler, toplumsal olaylar, ticaret savaşları ve siber saldırılar gibi yeni nesil riskler ve belirsizliklere dikkat çekerken kaotik ortamda sanayicinin ne yapması gerektiğinin de tespitini yaptı.

Evet Başkan’ın dediği gibi dünya ve Türkiye yeni nesil risklerle karşı karşıya… Ama biliyoruz ki, meydandaki riskler ne kadar kötü olursa olsun, riskin aynı zamanda bir fırsat olacağı inancımızı da kaybetmedik!.. İnancımız; risk ne kadar yüksek olursa, fırsat da o kadar büyük olur merkezinde müşahhaslaşıyor. Zâten ekonominin, iktisadın ve ticaretin kuralı da bu değil mi?

Erdal Başkan, konuşmasında durum tespiti yapıp sanayiciyi tanımlarken de, onlardan “kahraman” diye bahsediyor ve ekliyor: “Sanayici; uzun vadeli düşünen, geleceğe iyimser bakan, taşın altına elini koyarak risk alan…  Sanayici; toplumun refahını, aş, iş üretmeyi kendisine öncelikli görev edinmiş bir şahsiyet… Sanayici; dünyanın ve ülkenin geçtiği zorlu sürece yılmadan, korkmadan göğüs geren ve karşı duran babayiğitler…”

Erdal Başkan müteakiben sâdece Türk sanayicisinin tarifini yapmakla kalmıyor… Sanayicileri ülkenin kalkınması, zenginleşmesi ve müreffeh seviyeye ulaşması yolunda ayrılmaz bir parça haline getiren birlik ve beraberliğin iksirini de açıklıyor:

“İSO olarak bizi farklı ve zihinsel açıdan zengin kılan ‘çok sesliliğimizi koruyarak’ bundan sonra da yolumuza bu şekilde devam etmenin kararlılığına sahibiz!”

Erdal Başkan, hamâsi sözlerden ve hamâsetten uzak özellikle özel sektör yatırımlarına yönelik uyarılarda bulunuyor ve kamudan da yatırımların önündeki taşlı, çakıllı yolların stabilize edilmesini istiyor… Son dönemlerde yatırımların ciddi bir düşüş eğiliminde olduğunu söylemekten de çekinmiyor…

***

Kıymetli Başkan kısa vadede yatırımlarda belirgin bir toparlanma beklemenin zorluğundan bahsederken çözümleri sıralıyor ve diyor ki:

“Bu nedenle 2019’u, Türkiye’nin uzun vadeli ekonomik potansiyelini güçlendirecek, ihracat becerisini geliştirecek, dinamizmini artıracak ‘reformlara odaklanma yılı’ olarak değerlendirmemiz gerektiğine inanıyoruz…”

Önceki yazımda da belirttim… Tünelin ucundaki ışığı iyi ayırt etmek gerekiyor... Tren kaçtı kaçıyor! Zamanı ve zemini iyi ayarlamak ve düzenlemek gerek. Şu anda bizi esir alan dağınıklığı dağıtamazsak, serkeşliği, kişilere bağımlılığı üzerimizden atamazsak ve kurumlarımızı iş yapar hale getiremezsek treni kaçırmamız kaçınılmaz olacak!

Treni kaçırmamanın yolu âcilen gerçekleştirilecek yapısal reformlar

Bir sistemin; katma değer üretmesi, verimli olabilmesi, krizlere, şoklara dayanıklı olabilmesi için baştan aşağı yeniden yapılandırılmasına yapısal reform deniyor…

Makro veya mikroekonomi de neticede bir sistem…

Türkiye’yi bir sistem olarak düşündüğümüzde eğitimden başlayarak adalethukukticaret, menkul, gayrimenkul ve imara kadar baştan ayağı yenilenmeye ihtiyacı olduğu ortada!

Ekonomide veya ticarette gerçekleştirilmesi gereken yapısal reformlara kabaca baktığımızda dâhi ciddi işlerin bizleri beklediği gözleniyor…

Öncelikle büyümelerin ithalata bağımlı olmaktan kurtarılması ve ekonominin tamamında cari fazlaya dönülmesi… Diğer taraftan iç tasarruflar artırılırken ithal ikamesinin baskın hale getirilmesi… Tabi bunlar uzun vadeli işler… Bugün başlasa bitmesi en az 10 yıl alır.

Ha, bu olmuyorsa o zaman yapılacak iş büyümeleri düşürmek… Gücümüz kadar büyümeye çalışmak… Yoksa ithalat ağırlıklı tüketimi köpürterek büyümeye kalkarsak enflasyonu ve faizleri tutamayız…

***

Ekonomide yapısal reformlardan diğeri vergi reformu… İlk önce yapılacak iş bütçeyi KDV, ÖTV gibi dolaylı vergilerin hâkimiyetinden kurtarmak. İkincisi bütçe giderlerinin dolaysız vergilerle karşılanmasını sağlayacak düzenlemeler yapmak... Bu durum aynı zamanda Türkiye’de yüzde 35’lere yaklaşan kayıt dışılığı düşürecek, vergi adaletini getirecek… İthalatı frenleyecek!

Bilindiği üzere Türkiye büyük oranda enerji ithalatı yapan bir ülke. Yıllık enerji faturamız 35/40 milyar dolar arasında değişiyor. Enerji faturasını azaltılmanın yolu, yurt içinde yerli enerji kaynaklarına yönelmek ve tasarruf.

Ayrıca cari açığı finanse edecek doğrudan yatırımları çoğaltmanın yolu da yine yapısal reformlardan geçiyor. Diğer taraftan milyarlarca dolar harcadığımız ilaçta da büyük reformlara olan gereksinim her oturumda ifade ediliyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanımız İsmail Gülle’nin, 2019’un ihracatta sürdürülebilirlik ve yenilik yılı olacağını ifade ederken yapısal reformlardan bahsetmediğini kimse söyleyemez.

Zirâ İsmail Başkan’ın, “Ar-Ge ve tasarım üzerine projelerimizi sürdürürken, ithal girdisi yüksek ürünlerde yerli ve milli üretimin artırılması çalışmalarına yoğunlaşmalıyız. Türkiye olarak ihracatta başarımızın kalıcı olduğunu, yapacağımız yatırımlar ile tüm dünyaya göstermeliyiz…” sözleri “Yapısal reform istiyoruz” diye bas bas bağırıyor…

İhracatın, Türkiye’nin tek çıkış kapısı olduğunun altını çizen İsmail Gülle, 2023 yılı hedefi olan 500 milyar dolarlık ihracat yolunda rakamların artırılmasından ziyâde ihracat hacminin sürdürülebilir olması için ülke ekonomisini yerli üretime ve markalaşmaya çağırıyor.

Diğer taraftan Başkan’ın “transit ticaret” diye Ticaret Bakanlığı ile çalışma başlattıkları müjdesini yapısal reform adına süper bir atak olarak görüyoruz. Çünkü ülkede bu alanda kayıt dışının haddi hesabı yok. Transit ticaretin, dış ticaret rakamlarında reel olarak yer alması birçok yeniliğe de kapı açacak... Diğer yandan yeni yılda hayata geçecek çalışma ile dış ticaret verileri daha da gerçekçi hâle gelecek.

Haydi, o zaman yeniden yapılanmaya, yeni yeni yapısal reformlara! 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23