• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Sedat Yılmaz
Sedat Yılmaz
TÜM YAZILARI

1603 TL’lik asgari ücretin düşündüren “acı” itirafı!

23 Aralık 2018
A


Sedat Yılmaz İletişim:

Asgari ücrete dâir konular ne kadar konuşulsa, yazılsa bitmez, tükenmez... Bu bir dert!.. Giderek büyüyen, azan bir yara! Ama çözülemeyecek, halledilemeyecek sorun değil. Yeter ki kalplerde insan sevgisi, yüreklerde inanç ve gayret, bileklerde beceri olsun!

Bugünkü 1603 liralık net asgari ücretin mevcût ekonomik şartlar karşısında; anne/baba ve iki çocuklu bir ailenin hayatta tutunabilmek için gerek duyduğu ihtiyacın 5’te birini bile karşılayamadığından, hatta 4 kişilik ailede 3 öğünlü kişi başı 5 lira mâliyetli bir kahvaltıya dâhi yetmediğinden, söz konusu ailenin kiraya, suya, elektriğe, ısınmaya, sağlık ve eğitime 1 lira bile ayıramadan 30 günü 200 liralık bir borçla ancak kapatabildiğinden bahsetmiştim.

Asgari ücretlilerin de bir yatacak yeri var elbette. Ya babadan, anneden kalma bir evde ya da kirada ikâmet ediyor... Sağlık hizmetlerini Sosyal Güvenlik Kurumu’ndan (SGK) alsa da, çocuklarını devlet okullarında okutsa da en azından buralara da belli bir para ayırabiliyor… Meselâ asgari ücretli, eczanedeki 2/3 liralık ilaç farkını, çocukları okuyorsa okuldan istenen öğrenci başı 10 liralık aidatı ödemek veya pazara akşam ezanından sonra çıkarak atılacak duruma gelmiş sebze/meyvenin en ucuzundan almak için çabalıyor, uğraşıyor...

Ama nasıl?.. İşte bu iki kelimeden oluşan “Ama nasıl?” cümlesini yazmaya, açıklamaya çalışsak inanın 500’er sayfalık 3/4 ciltli roman olur! Türkiye’de 10 milyon asgari ücretli ailenin dramı ve acı hayatı, biraz daha geçimi iyi olanlar tarafından hafifletilmese sosyal barışı hangi galeride sergiye açarız, bilemiyorum!

***

Ülkemizin nüfusu son rakamlara göre 80 milyon 810 bin kişi. Çalışma çağındakilerin nüfusa oranı yüzde 68… Böyle bir oran dünyanın hiçbir yerinde yok! Keşke bu nüfusun ekserisi eğitimli olsa!

Vilayet ve ilçelerde oturanların oranı yüzde 93. Belde ve köylerde oturanların oranı yüzde 7. Yani fakiri, zengini şehirlerde yaşıyor… Ülkemizde 19,5 milyon binada 22 milyon hâne halkı oturuyor… Hâne halkı bütçesinin yüzde 25’ten fazlası konut ve kira harcamalarına gidiyor.

Türkiye’de 29 milyonluk istihdamın 5 milyon 640 bini asgari ücretli… Yaklaşık 5 milyona yakını kira, sağlık ve eğitim gibi zorunlu ihtiyaçların karşılanması için veya 3 işte birden çalışıyor. İstihdamın yüzde 35’inin kayıtdışı olmasının asıl sebeplerinden biri de bu! Yaşadıkları hayattan da zâten belli… Zirâ asgari ücretli bir kişi, ailesi ve sosyal çevresiyle 24 saatlik günün ancak 2/3 saati beraber olabiliyor...

İlginç bir ayrıntı daha… Nüfusun yüzde 66’sı çekirdek aile. Eşler ve çocuklardan oluşan çekirdek aile oranı yüzde 43. Aileleriyle birlikte yaklaşık 10 milyonu ihtiva eden ve açlık sınırındaki asgari ücretliler hâriç, nüfusun yüzde 21’i de yoksul! Bunlar Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verileri…

Evet bugün en büyük sorunlarımızdan biri asgari ücret ve istihdam… 2019 yılı için yeni ücret tespiti çalışmasında; ekonomik, sosyal ve hatta psikolojik tüm veriler masaya yatırılmalı ki yaşanabilir bir ücret ortaya çıkarılabilsin!

***

“Şirket konkordatolarının yaygınlaşma eğilimi gösterdiği, fabrika ve firmaların kapandığı, işsizliğin ve enflasyonun yükseldiği, durgunluğun kesifleştiği bir dönemde şimdi asgari ücretteki sorunu çözmenin sırası mı!” diyenler elbette çıkacak… Ben de diyorum ki kol kesilip atılmazsa istihdam politikalarındaki kangren diğer bölgelere de atlayacak.

İsterseniz dün bahsettiğim çözümlerden birine değineyim…

İcra edilmesi gereken birinci adım; iş gücünü verimli işlere yönlendirmek, verimsiz işleri terk etmek… İkinci adım; katma değer oluşturulabilecek tüm sektörlerde yüksek üretim ve yüksek dış satım… Üçüncü adım; ithalatı nispeten azaltıp, yüksek miktarda yerli mala yönelmek…

Onun için tarım, sanayi ve enerji başta olmak üzere Türkiye’nin başarılı olduğu bütün sektörlerde yerli ekonomik kaynakların harekete geçirilmesi gerekiyor. Söz konusu sektörlerin başında da tarım geliyor. Tarımdaki gerileme ve ithalat sürerse doğru dürüst ne işsizimize iş, ne soframıza aş bulabiliriz! Enerjideki ithalatımızı da düşürmezsek bir zaman sonra her yıl ödediğimiz 40 milyar dolarlık faturaya bir o kadar daha eklemek zorunda kalırız!

Asgari ücret işinde bir gün geç kalmak yarın milyarlarca dolar kaybına sebep olabilir. Tek başına tarım sektörü bile işsizlik ve asgari ücret sorununu çözmeye yeterli. Sâdece su ürünleri sektöründe dâhi oluşturulabilecek bir katma değerle sektördeki ihracatı 5/10 kat artırabileceğimizi günlerce yazdım…

Öncelikle az ama asgari ücretin net 3 bin liraya çıkarılması gerekliliğini savunuyorum. Bugün 5,5 milyon asgari ücretli sayısı 10 milyona çıkarılsa, yarısı tarımda, enerjide ve sanayide verimli işlere yönlendirilse ciddi bir katma değer oluşturulabilir. O zaman işçiye 3 bin liralık maaş değil, patron üstüne bir de prim verir. Dolayısıyla ülkede ne işsizlik, ne de asgari ücret sorunu kalır!

Bugün 1603 liralık asgari ücret; emeğin karşılığı değil, işletmenin kabiliyetsizliği, niteliksizliği ve beceriksizliğinin göstergesidir… Yine mâlum asgari ücret, “Dünya bir malı 100 dolara satarken biz aynı malı 1 dolar ettiremiyoruz!” demenin başka türlü acı bir itirafıdır…

Önemine binâen konuya devam edelim, diyorum!

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23