• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Rasim Bolbol
Rasim Bolbol
TÜM YAZILARI

İnönü, Amerikancının “bayrak tutanı”dır

11 Ekim 2018
A


Rasim Bolbol İletişim: [email protected]

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti’nin Kızılcahamam kampının kapanışında, İsmet İnönü’nün -elinde ABD bayrağı ile çekilen- fotoğrafını gösterip CHP ve “Milli Şef”e yönelik sert eleştirilerde bulundu ya, iflah olmaz İsmet Paşa savunucuları nasırlarına basılmışçasına hemen ayağa fırladı.

Anında Erdoğan’ın eleştirdiği o fotoğrafın hikayesini aktarıp, tarihi gerçekleri(!) yüzümüze yüzümüze vurdular.

1962’de Ankara’da ABD Başkan Yardımcısı Lyndon B. Johnson’ın ziyaretinde çekilen söz konusu fotoğrafın tartışma konusu yapılmasının abesle iştigal olduğunu belirtip, “Erdoğan’ın gösterdiği fotoğrafta gözükmüyor ama, o gün İnönü’nün elinde Türk bayrağı da vardı. İsmet Paşa, Johnson’ın ziyaretinde siyasi nezaket gereği hem ABD hem de Türkiye bayrağını taşımıştı” diyerek zevahiri kurtarma gayretine giriştiler.

Aslında yaptıkları zevahiri kurtarmak da değil, düpedüz üste çıkmak.

Baksanıza, düzmedikleri methiye kalmadı İnönü’ye.

Kimi “O, dünya siyasi tarihinde kendi iktidarını demokratik yollarla devreden, tek partili yaşamdan çok partili yaşama geçişi kendi elleriyle gerçekleştiren büyük bir demokrattı” yalanını savurdu.  

Kimi de “Neyini söyleyeyim İnönü’nün. İnsana, her inanca saygılıdır. Türkiye’nin tapusu Lozan’ın kahramanıdır” diyerek “inanca saygı” ve “İnönü” kelimelerini yan yana getirme talihsizliğinde bulundu. 

Kültür ve Turizm Bakanı’na yakın zamanda danışman olan kimileri ise bayrak tutmanın İsmet İnönü’yü Amerikancı yapmayacağını söyledi.

¥

Bu arkadaşlar, bugün “taviz” diye tesmiye edilen imtiyazların, bizzat Milli Şef tarafından ABD’ye sağlandığından habersiz mi Allah aşkına? 

Tabii ki sadece bayrak tutmakla Amerikancı olunmaz.

Ama meşhuuur 12 Temmuz 1947 Beyannamesi’nin altına imza atmak, adamı Amerikancının hası yapar. (Hani yukarıda bahsettiğimiz elemanlardan biri, “İnönü tek partili hayattan çok partili hayata geçişi kendi elleriyle gerçekleştirdi” diyordu ya, işte bu eleman anlaşılan 12 Temmuz Beyannamesi’nden bihaber. Öyle olmasa, İsmet Paşa’nın diktatörlükten demokrasiye kendi isteğiyle değil, kerhen geçtiğini bilirdi. Bu geçişin de sadece ve sadece ABD’ye “Türkiye demokrasi ile yönetiliyor” mesajını vermek, Batı’ya ne denli demokrasi yanlısı olduğumuzu göstermek ve Sovyet tehdidi karşısında yeni müttefikler edinmek için olduğunu atlamazdı.)

Sırf 12 Temmuz Beyannamesi’nin yayınlandığı gün (Truman Doktrini’nin bir sonucu olarak) ilk Türk-Amerikan askerî işbirliği antlaşmasının mümzii olmak bile İnönü’ye “Amerikancı” demek için yeterli bir sebeptir.

¥

Evet, sivil ve asker Amerikan heyetlerinin savaş gemileriyle Türkiye’ye gelmesine göz yuman...

Bir yandan ABD’den borç isteyip, diğer yandan da ABD’nin kontrolündeki IMF ve Dünya Bankası’na üye olan...

ABD ile dosluk dernekleri kurup Türk subaylarının Amerikan tipi üniformalar giymesine zemin hazırlayan... 

İnönü Amerikancının daniskasıdır.

Bunu da, Kurtuluş Savaşı’na katılmadan önceki günlerde Erzurum’da 15. Kolordu’nun başında bulunan arkadaşı Kâzım Karabekir’e yolladığı mektupta “Eğer Anadolu’da halkın Amerikalıları herkese tercih ettikleri zeminde Amerikan milletine başvurulursa, pek ziyade faydası olacaktır deniliyor ki, ben de bu kanaatteyim. Bütün memleketi parçalamadan Amerika’nın denetimine tevdi etmek, yaşayabilmek için tek çare gibidir” diyerek ortaya koymuştur.

Mevzu işte bu kadar sarihtir. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23