Yurtdışında FETÖ’nün açtığı okul ve üniversiteler Türkiye’dekiler gibi o ülkeler için aynı tehlikeyi taşımaktadır
Başkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Kara Harp Okulu’nda katıldığı törende diploma alan 2 Kırgız teğmeni, Kırgızistan’a yaptığı ziyareti dolayısıyla uçağına davet etti. Diploma alan 2 Kırgız teğmeni de yanına alarak, Kırgızistan’a resmi ziyarete gitti.
1993 yılında Özal’ın vefatından 3 gün önce yapmış olduğu 11 günlük seyahat da, Kazakistan’dan başlayarak, Özbekistan, Kırgızistan, Türkmenistan ve en son Azerbaycan’ı da içine alan uzun ve yorucu çok önemli bir seyahat gerçekleştirdi.
Türkiye Cumhuriyeti, Cumhurbaşkanı rahmetli Özal da, Başkan Tayyip Erdoğan gibi Türk Cumhuriyetlere karşı duyduğu aynı duygu ve heyecanla, Türk Dünyası’nı bir araya getirmek (KEİB) Karadeniz Ekonomik İşbirliği adı altında birleştirmenin çok önemli olduğunu düşünerek, bu seyahati gerçekleştirmiştir.
Özal’ın bu projelerle ilgili atmış olduğu ilk adımla birlikte, seyahatin 3 gün sonrasında Özal şüpheli bir ölümle vefat etmiştir. Şimdi ise, Tayyip Erdoğan’ın da aynı hedeflere doğru yürümek istemesinden rahatsız olan Batı dünyası, her türlü komploları ve kaosları oluşturarak, Türkiye’nin Türklük dünyasıyla, Rusya ile Çin ile yakınlaşmasını engellemek, Afrika ülkelerindeki İslam Devletlerine de, bir model oluşturacağı endişesiyle şimdi de FETÖ’yü kullanarak geçmiş tarihte Hıristiyan misyonerleri önce gönderip, daha sonra sömürge haline getirdiği metotla, bu seferde Müslüman ve Türklük maskesi altında FETÖ misyonerleri ile sömürgeci ülkelere, zemin hazırlanmaktadır.
Bütün Orta Asya’daki okul ve üniversitelerde, eğitim dili İngilizcedir. Eğitim metotları da aynen Batı sömürgeci ülkelerin ABD kültürünün ve ahlakının aynen tatbik edilmesidir.
Rahmetli Özal da, FETO’nun o gün masum görüntü vererek, Türk bayrağını asıp, Türkçe eğitim verecek bahanesiyle açtığı okulları desteklemek üzere, bütün FETO okullarına ziyaretlerde bulundu. Önce Balkanlar’da yapmış olduğu Arnavutluk, Romanya, Makedonya, Saray Bosna gibi ülkelerdeki açılmış olan FETÖ okullarını ziyaret etmişti. Daha sonra Orta Asya Türk Cumhuriyetlerini de büyük şevk ve iştiyakla ziyaretlerde bulundu.
Bugünkü tarihi itibariyle 25 yıl önce FETÖ bu ülkelerde devlete karşı yapmış olduğu takıyyeler ile Türk devletinin Türk bayrağını dalgalandırarak, Türk kardeşliği altyapısını hazırladı ve kadrolarını o ülkelerde kan damarlarına kadar yerleştirdi. Tıpkı Türkiye’de yaptığı gibi.
Geriye dönüp şöyle bir düşünecek olursak; FETÖ’nün 25 yıl içerisinde buralarda ne gibi yapılanmaları olup, nasıl yerleştiğini endişeyle ve hayretle göreceğiz. Pek çoğunun ailecek orada olduğunu ve oraya gidip orada evlendiklerini, o gün doğan çocukların bugün 25 yaşına ulaştıklarını, veyahut orada FETÖ’nün okullarına ve üniversitelerinde okuyan o ülke çocuklarının, bugün devletin en ileri kademelerinde yöneticiler olduğunu tahmin etmek ve görmek hiç de zor olmayacaktır.
O ülkelerdeki masum çocukların ve nesillerin, değiştirilmiş ve Fetullahileştirilmiş olan Kırgızlar, Özbekler, Kazaklar, Türkmenler ve Azeriler vardır. Aynen Türkiye’deki FETÖ’cülerden daha fazla FETÖ’ye bağımlı hale getirilmiştir.
Bunları tespit etmek, oralardan söküp atmak ve FETÖ’den koparmak, Maarif Vakfı’nın kolaylıkla yapabileceği bir iş değildir. Cumhurbaşkanımızın yapmış olduğu ikazlarla, oradaki yetkililerin bunu düzeltmesi ve anlayabilmesi de mümkün değildir.
Çünkü: FETÖ bütün dünyadaki Dini akımları ve felsefeleri harmanlayarak, OPİS DEİ, Cizvitlik, Tapınakçılık, Siyonistlik, Masonluk anlayışlarını kabullenecek yeni bir Dini dünyaya sunmuştur.
Kainat İmamı olarak kendisini sunmuş, ABD’yi de bu projeyi gerçekleştirecek ve kendisini destekleyecek bir güç olarak, dünyaya kabul ettirme görevini üstlenmiştir. Tıpkı Trump’ın Sisi’nin, Suudi Arabistan’ın imamı Sudeysi’nin (biz ABD ile birlikte dünyanın sulhu için çalışıyoruz) açıklamasını yaptığı gibi.
Tayyip Erdoğan’ın sık sık anlattığı FETÖ örgütlenmesinin bu ülkelerdeki meydana getireceği tehlikeler ortaya konulsa da, 25 yıldır orada kök salmış bu yapılanmanın, hem ticari, hem siyasi, hem ekonomik yönden yetiştirdiği elemanlar vasıtasıyla, tamamen o ülkelerde hakim konumdadırlar. Kırgızistan’da en önemli isim, Türkiye’de Polis akademileri dekanı ve Mesih Gülen ile dünür olan Osman Karakuş ve hukuk profesörü ve Kırgızistan’da açılan üniversitenin ilk rektörü İbrahim Hasgür’dür.
Türkiye’den kaçan ve Kırgızistan da yerleşik olan her seviyedeki ve her işle meşgul olan 10 bin civarında FETÖ’cü kaçak olduğu düşünülürse bunların 25 yıldır yetiştirdikleriyle birlikte, Kırgızistan’da ne kadar hakim konumda olduğu görülecektir.