• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Armağan
Mustafa Armağan
TÜM YAZILARI

İngilizler Lozan'da kaybettiyse 70. yıl kutlamalarına neden temsilci gönderdiler?

19 Haziran 2024
A


Mustafa Armağan İletişim: [email protected]

Şu açık ki, Lozan'da Osmanlı topraklarının tapuları dağıtıldı. Küçük bir parçası bize kaldı bu cihan İmparatorluğunun.

Sudan ve Mısır'ın tapuları da Lozan'da verilmişti deyince şok geçirmişti Kahire'deki Yunus Emre Enstitüsü öğrencileri ama işin hakikati buydu. İşte Lozan'ın 17. maddesi:

"Türkiye'nin Mısır ve Sudan üzerindeki bütün haklar ve dayanaklarindan feragatinin hükmü 5 teşrinisani (Ekim) 1914 tarihinden muteberdir."

Lozan'da Mısır ve Sudan'dan öyle bir vazgeçişle vazgeçmiştik ki, tam dokuz yıl geriye sarmıştık makarayı. Bir başka deyişle Lozan'dan dokuz yıl önce İngiltere'nin tek taraflı aldığı ilhak kararını esas almıştık.

Lozan neresinden ele alınırsa alınsın bizim milletçe verdiğimiz bağımsızlık, yani İstiklal Savaşı’nın hakkı ve bedeli olmamıştır, bu bakımdan kayıpları döne döne vurgulamak, kınanacak bir davranış değil, aksine millî bir vazifedir.

İngiliz emperyalizmi petrol bölgelerini ele geçirmek dahil kuracağı Yeni Dünya Düzeninin çatısına son çiviyi Lozan'da çakacak, emperyalizmin Ortadoğu ve Yakın Doğu dizaynı Lozan Barış Antlaşması ile kesinleşecektir. Bu bakımdan Lozan İngiltere için siyasi ve diplomatik bir başarıdır ve Lord Curzon’ın Avam Kamarası’ndaki savunması dikkatle okunmalı ve ibret alınmalıdır.

İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon'dan söz açılınca geçen hafta bu köşede dile getirdiğimiz bir gerçeğe iliştireceğimiz yeni belgeler olacak. Hatırlanacağı üzere 1993 yılında Lozan'ın 70. yıldönümü kutlamalarına Lord Curzon’ın torununun davet edildiğini, hatta Erdal İnönü ile birlikte Anıtkabir'e çelenk koyduklarını bizzat David Gilmour'ın Curzon hakkında yazdığı muhalled biyografideki kayıttan nakletmiştim.

Bunun üzerine Kemalist aklıevveller pencereden başlarını uzatıp “canım senin kaynağın da İngilizmiş, adamlar yanlı yazar, itibar etmeyiz” türünden klasik kıvırma usullerine başvurdu. Ne var ki benim tuzağıma düştüler böylece. Maksadım, ‘eğer öyle bir şey olsaydı bizim gazeteler yazardı’, diye çamura yatmalarını keyifle seyretmekti. Meselenin tuhaf tarafı, işlerine geldiği zaman “Winston Churchill veya Lloyd George, Mustafa Kemal’i asırda bir çıkan dahi diye övmüştü” türünden aslı astarı olmayan lafları ısıtıp ısıtıp gündeme sürmekte beis görmeyen Batı hayranı tayfaydı bu sözleri söyleyenler.

Vaki olsaydı gazetelerimiz yazardı, demek... Ne haber, yazmışlar da. Buyurun okumaya ki, bahaneniz kalmasın gayrı.

İlk haber Hürriyet gazetesinden. Gazetede Lord Curzon‘ın torunu Lord Ravensdale'ın bir boy fotoğrafı mevcut. Altında ise şu açıklama:

"Dedem Türkleri Lozan'da tanıdı ve saygı duydu. Türkiye'de olmaktan ve dedemden gurur duyuyorum."

25 Temmuz 1993 tarihli Hürriyet’e göre Lord Curzon'ın torunu, Başbakan Yardımcısı ve Lozan'da birinci başdelege İsmet Paşa'nın oğlu olan Erdal İnönü ile beraberce törene katılmış.

Daha ilginç bir haber aynı günkü Cumhuriyet gazetesinde çıkmış. Habere göre Lord Curzon’ın torunu Lozan kutlamaları için gelmiş. Torun Lord Ravensdale'ın bu defa vesikalık fotoğrafı yer almış gazetede.

Şimdilerde anti-emperyalist geçinen Cumhuriyet, Lord Curzon'ın torununun "Dedem sadece İngiltere'nin hakimiyeti için çalışmamıştı. Halkların kendi isteklerine de sempatiyle bakardı" dediğini yorumsuz aktarmış. Gazete bu alengirli lafın aslında ‘dedem Lozan'da Türkiye'nin hakları için az emek vermemişti’ demenin başka bir yolu manasına geldiğini unutmuşa benziyordu.

Dedesiyle gurur duyduğunu açıklayan torun Curzon, böylece en büyük İngiliz emperyalistlerinden birini antiemperyalist olduğunu iddia eden bir gazetede adıyla sanıyla aklamış oluyordu.

Son olarak 25 Temmuz 1993 tarihli Milliyet gazetesine baktığımızda Türkiye Cumhuriyeti devleti tarafından yalnız Lord Curzon’ın torununun değil, Lozan Barış Antlaşması’nda imzası bulunan İngiliz başdelegesi Sir Horace Rumbold'ın torunu Sir Henry Rumbold'ın da Türkiye'ye davet edildiğini, her iki emperyalist torununun resmen ailece ağırlandığını öğreniyoruz.

Oh ne ala memleket.

İmparatorluğunu çatır çatır yık, topraklarını yağma et, sonra da kahraman gibi karşılan. İngiliz anahtarı budur işte.

Cevaplandırılması zor ama temel soru hâlâ önümüzdedir:

Türkiye'de neden bir İngiliz düşmanlığı yoktur da Osmanlı düşmanlığı vardır?

Düşün düşünebildiğin kadar.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

Kurtuluş savaşı olduğunu kabul etmek te bir ilerleme sayılır mı

SEVR Anlasmasi

Neden yokmus gibi davraniyorsunuz ?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23