• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mustafa Armağan
Mustafa Armağan
TÜM YAZILARI

HÜDAPAR Çalıştayı tarihî bir adımdır

20 Şubat 2025
A


Mustafa Armağan İletişim: [email protected]

HÜDAPAR Çalıştayı tarihî bir adımdır

MUSTAFA ARMAĞAN

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin 22 Ekim 2024 tarihli açıklamasıyla müzmin Kürt meselesinde yeni bir safhaya adım atıldı. Kan dökülmemesi ve silah bırakılması yönündeki bu cesurca hamle, 47 yaşındaki PKK’nın tam manasıyla silahı bırakıp Kürtleri demokratik çatı altına, Meclise toplanmaya davet ediyordu. 

Süreç gayet olumlu bir seyir izledi ve hem İmralı hem Kandil hem de diğer partiler, bu arada CHP tarafında da olumlu bir karşılık buldu. Bu defa barış kazanacak, umutları ilk kez hem devlet hem de toplum nezdinde müspet yankılar buldu.

HÜDAPAR’ın 15-16 Şubat 2025 tarihlerinde Diyarbakır’da düzenlediği “Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı”nın tam da Abdullah Öcalan’ın açıklama yapacağı ileri sürülen tarihe denk getirilmesi manidardı. Gerçi açıklama ertelendi ama Çalıştay, barış sürecine olumlu bir katkı olarak hafızalarda yerini aldı.

Ben de 15 Şubat günü Çalıştayın ilk oturumuna katılarak “Türk-Kürt Kardeşliğinin Tarihî Kodları” başlıklı bir konuşma yaptım. Benden önce Mehmet Metiner, Yıldıray Oğur ve Abdülkadir Turan beylerin konuşmaları olsun, açılıştaki muhtelif görüşlere sahip kanaat önderlerinin sözleri olsun bütünleştirici, barış isteyen ve silaha son vermeyi amaçlayan son derece yapıcı açıklamalardı.

Ben de Bediüzzaman Said Nursi’nin Ankara’da Meclise davet edilişinin Lozan’da İngilizler tarafından gündeme getirilmek istenen, Türkler ile Kürtlerin aralarını açmaya yönelik azınlık hakları veya özerklik tanıma gibi sinsice girişimlerin önünü kesmeye matuf olarak Kürt mebusların iknasına yönelik olduğunu söyledim. (Bu tezin epeyce kişiyi şaşırtmış olduğunu öğrendim.)

İkinci olarak bizim milliyetçiliğimizin Batı tarafından kurgulanıp ithal edildiğini, bu yüzden kendi milletimizin hayalini kuramadığımızı, millet hayalimizin Batılı normlarla açıklanamayacağını ve Kürtlere yönelik yanlışların Batı’nın hayal ettiği millet kavramından çıktığını ifade ettim. 

Üçüncü olarak da Pazar günkü yazımda dile getirdiğim gibi 17 Haziran 1919 tarihli Erzurum Vilayet Kongresi’ne sunulan bir layihada Ermenilere karşı Türkler ve Kürtlerin ayrılmaz bir bütün oluşturduğu iddiasının bulunduğunu, aynı layihada “Türk Kürtsüz, Kürt Türksüz olamaz” vurgusunun yapıldığını beyan ettim. 

Demek ki dedim, bundan 106 yıl önceki şuura geri dönüyoruz. O zaman mesele Türkler ile Kürtlerin yaşadığı ortak coğrafyada bir Ermeni devleti veya mandası kurulmasıydı, bugün Büyük İsrail ve sınırımızın ötesinde kurulacak piyon bir Kürt devleti tehdidi karşısındayız. Konuşmamı iki halk arasındaki kardeşliği vurgulamanın yeri ve zamanıdır sözüyle bitirdim.

Çalıştayın sonunda hazırlanan bildiriyi sonradan okuma imkânım oldu, çünkü aynı günün sabahı Akit TB’deki canlı yayına katılmak için yola çıkmıştım. Her ne kadar bildiri teker teker imzaya açılmamış ve katılımcıların –en azından benim- onayına sunulmamış olsa da genel olarak Çalıştayın ruhuna uygun bir metin olduğunu söyleyebilirim. Elbette formülasyon ve diline itiraz edeceğim bazı cümleler vardı ama genel olarak müspet bir metin çıktığını söyleyebilirim.

Sonuçta 100 yılık kangren olmuş bir meseleyi konuşuyoruz. Ne hatalar yapılmadı ki şimdiye kadar? Zaten o hatalar yapıldığı içindir ki patinaj yapıp durduk. Mühim olan, konuşabilmek, müzakere edebilmek değil midir? 

Fransız filozofu Ernest Renan’ın dediği gibi bir millet, her gün yapılan bir plebisittir yani halk oylaması. Her gün halka soruyor ve evet cevabını alıyorsanız mesele yoktur. Ancak bir plebisitte hayır cevabı evet cevabına yaklaşmış veya geçmişse o zaman yapacağınız şey, plebisiti iptal etmek değil, tekrar be tekrar halka sormaya devam etmektir. Acaba ben mi yanlış anladım? Bir daha soralım demektir.  2013 yılında Akil İnsanlar Heyetinin bir üyesi olarak keşke o zaman da bugünkü olgunlukta halka sorulsa ve cevabı beklenseydi diyebiliyorum. O tarihte aynı heyette bulunduğumuz Mehmet Uçum’un bugün HÜDAPAR’a, Çalıştaya katılanlara ve kendisi gibi düşünmeyenlere parmak sallayıp tehdit eder ve aşağılar hale gelmesi ise hazin ve ibretlik bir vakadır. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okur

HÜDA PAR’ın Kürt çalıştayına Uçum’dan tepki. Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum, AK Partili isimlerin de katıldığı HÜDA PAR'ın ‘Kürt Meselesine İnsani Çözüm Çalıştayı'nın sonuç bildirgesine ve Kürt Sorunu’nun çözümüne ilişkin önerilere sert tepki gösterdi, bölücülük ve ihanetle suçladı. Çalıştaya HÜDA PAR yöneticilerinin yanı sıra AK Partili siyasetçiler, yazarlar ve sivil toplum kuruluşları yöneticileri katıldı. Çalıştayda eski AK Parti Milletvekili Mehmet Metiner, eski AK Parti Milletvekili Kurt, Karar yazarı Yıldıray Oğur, Yeni Akit yazarı Mustafa Armağan gibi isimler de yer katıldı. Uçum, “Terörsüz Türkiye hedefinde ihanetler arsızca artıyor” başlığıyla yayınladığı mesajında “Türkiye’yi bölme hedefli Emperyalist dış Kürt sorunu projesini referans alıp güya insani çözüm çalıştayı yapanlar sonuç bildirgesiyle açıkça ve arsızca Türkiye’nin bölünmesinden yana olduklarını ilan ettiler” dedi. “Cumhur İttifakından nefret edenlerin ve Ak Partili görününlerin de içinde yer aldığı ama insani olmadığı kesin, bu “bölünme çözümü çalıştayı” Terörsüz Türkiye için başlatılan yeni döneme ihanettir.” diye devam etti. Mehmet Uçum, “1 Ekim ve devamında Sayın Bahçeli’nin hamleleri ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yaklaşımlarıyla devreye giren Devlet İnisiyatifinin bir etkisi de bütün emperyalist bölünme projesi yanlılarının bir bir deşifre olmasıdır. Terör sorununun kökten ortadan kaldırılması için başlatılan yeni dönemi istismar edenler hadsizlikte zirve yaptılar. Türkiye’yi bölme hedefli Emperyalist dış Kürt sorunu projesini referans alıp güya insani çözüm çalıştayı yapanlar sonuç bildirgesiyle açıkça ve arsızca Türkiye’nin bölünmesinden yana olduklarını ilan ettiler. Terör diyemeyen, terör örgütüne karşı çıkamayan bu grup iki millet, iki vatandaşlık, iki eğitim dili, hatta iki resmi dil ve iki ülke diyerek Türkiye düşmanlığını ve bölünme niyetlerini ortaya döktüler. Cumhur İttifakından nefret edenlerin ve Ak Partili görününlerin de içinde yer aldığı ama insani olmadığı kesin, bu “bölünme çözümü çalıştayı” Terörsüz Türkiye için başlatılan yeni döneme ihanettir. Hele İslam’ı istismar ederek referans yapan ve bu bölünme projesine dayanak üretme çabaları ile Cumhuriyetin esalarına düşmanlıkları ise tam bir alçaklıktır. Ne yaparsanız yapın Terörsüz Türkiye pazarlıksız, kayıtsız ve şartsız gerçekleşecektir. Terörsüz Türkiye’ye geçildiğinde de Milli Devletin esaslarını; Cumhuriyet, Üniter Yapı, Türk Milleti, Türk Vatandaşlığı ve Türkçeyi, Türk Bayrağını ve İstiklal Marşını kimse tartışmaya açamayacaktır. Cumhuriyetle kazanılan Milli Devleti tartışmaya açmak ve beka sorunu çıkarmak kimsenin haddi değildir. Buna asla geçit verilmeyecektir. Tam tersine Terörsüz Türkiye, Milli Devleti daha da güçlendirecek adımların atılmasını sağlayacak ve yurtsever demokrasimizi güçlendirecektir.” dedi. (Basın)

Haci

Bebek katili aponun mecliste konuşma ve umut hakkı işi ne oldu?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23