• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muhammet Kutlu
Muhammet Kutlu
TÜM YAZILARI

Şeytani bir zekâ sürekli milli manevi değerlerimize saldırıyor!

29 Aralık 2025
A


Muhammet Kutlu İletişim:

Şeytani bir zekâ sürekli milli manevi değerlerimize saldırıyor!

MUHAMMET KUTLU 

Bilmem sizin de dikkatinizi çekti mi? Şeytani bir zekâ, kirli bir el, Türkiye’nin, Türk-İslam medeniyetinin ne kadar tarihi, önemli değeri varsa sırayla onları aşındırıyor, itibarsızlaştırıyor. 

Son yıllarda yaşanan bazı olaylara bakınca ne dediğimi anlayacaksınız. 


Küresel siyonist çetenin yıllar önce ülkemizde kurdurup ihanet şebekesi olarak kullandığı Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ), diğer adıyla Paralel Devlet Yapılanması (PDY) yargıyı ve emniyeti ele geçirerek ülkemizde bir dizi operasyonlar ve soruşturmalar gerçekleştirdi. 

Bu operasyonlarda öncelikle orduyu ve emniyet teşkilatını hedef alarak halkın maneviyatını ve devlete güvenini sarstılar. 


Onlarca operasyonun en akılda kalanı, bir anlamda “operasyonların operasyonu” denilebilecek olanı, Türk tarihi açısından çok büyük önemi olan Ergenekon Destanı’ndan esinlenerek isimlendirilen “Ergenekon” operasyonuydu. 


Ergenekon örgütü soruşturması ilk kez 12 Haziran 2007'de Ümraniye'de bir gecekonduda 27 el bombası bulunması sonucunda başladı. İlk duruşması 20 Ekim 2008'de Silivri Cezaevi'ndeki duruşma salonunda görülen davalarda 400 civarında sanık Ergenekon üyesi olmakla suçlandı. 


Aralarında eski genelkurmay başkanı, kuvvet komutanları, siyasi parti liderleri, çok sayıda subay, gazeteci yazar, bazı mafya liderlerinin bulunduğu sanıklar yıllarca yargılandı. Yargılama sonucunda bir kısmına müebbet, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezaları verilirken, diğerlerine de on yıldan fazla hapis cezalarına hükmedildi. 

Nihai kararın verildiği 1 Temmuz 2019 tarihine kadar “Ergenekon aşağı”, “Ergenekon yukarı”, “Şu şu milliyetçi isimler şu darbe hazırlığını yaptı”, “Bu dinci isimler şu şu kimselerle hükümeti devirmeye çalıştı” diye yıllarca süren bir enformasyon bombardımanı yaşatıldı millete. 


“Ergenekon” ismi yıllar boyunca milyonlarca kez “darbecilik”, “komitacılık” suçlamalarıyla yan yana getirildi. Sonunda ise 235 sanık yönünden devam eden “Ergenekon” davasında tüm sanıkların “silahlı örgüt kurmak yönetmek, üyelik, yardım ve yataklık” suçundan beraatine hükmedildi.


Ama olan oldu. Türk mitolojisinde özgürlüğün, yeniden doğuşun ve dirilişin simgesi olan, Türk milletinin zor zamanlardan geçerek yeniden güçlendiği ve geniş topraklara yayıldığı, aynı zamanda Türklerin zorluklara karşı gösterdiği direnç ve kararlılığı sembolize eden Ergenekon Destanı, bir operasyon yüzünden kimse tarafından anılmaz oldu. 


Küresel siyonist çetenin ülkemize elini uzatarak iyice kudurttuğu FETÖ denilen paralel devlet yapılanması, sonunda hepimizin bildiği gibi 15 Temmuz 2016’da darbe yapıp Türkiye’yi ele geçirmeye kalktı. 

Sonrası malum, Allah fırsat vermedi. Bu büyük millet tıpkı Ergenekon Destanı’nda olduğu gibi yeniden ayağa kalktı, bu kanserli hücrelerden kurtuldu. 


Tıpkı PKK ile aynı dönemde kurulan ve 40 yıl bu ülkenin bütün milli manevi değerlerini sömüren FETÖ, bu süre zarfında, “Abi, abla, imam” kavramlarını kullandı.

FETÖ bertaraf edilirken “FETÖ abisi şu isim yakalandı”, “FETÖ ablası ele geçirildi”, “FETÖ imamı şuradan şu ülkeye kaçtı”, “FETÖ’nün bölge imamı, il imamı, ülke imamı, kâinat imamı” gibi ifadeler binlerce on binlerce kez bu milletin zihnine çivi çakar gibi işlendi. 


Böylece sahiplerinin şeytani aklıyla güdülüp “Ergenekon Destanını” itibarsızlaştıran terör ve ihanet örgütü FETÖ yüzünden, Türk milleti için önemli olan  “Abi, abla, imam” kavramları kirletildi, itibarsızlaştırıldı. 


Artık kimse kolay kolay özellikle telefonda ve sosyal medyada “Abi, abla, imam” kavramlarını kullanmıyor. 

Bitmedi… Son dönemde ise biliyorsunuz, İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy ile aynı isim ve soy ismi kullanan bir medya çalışanının adı uyuşturucu ve fuhuşla ilgili operasyona karıştı ve tutuklandı. 


Sonrasında medyaya yansıyan dedikodu bombardımanıyla, iğrenç detaylar adeta bir lağımın patlaması gibi kamuoyuna boca edildi. 

Pazar röportajı için görüştüğüm İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy’un Sebillürreşad Dergisi’ni yeniden yayın hayatına kazandırıp sırtlayan Sebillürreşad Vakfı Başkanı Gazeteci Yazar Fatih Bayhan, söz konusu soruşturmanın Mehmet Akif’in manevi hatırasına büyük zarar verdiğinden yakındı. 


Hatta geçtiğimiz hafta Mehmet Akif Ersoy Anma Haftası’nda verdikleri bir konferansta, “Mehmet Akif Ersoy” deyince salondaki ortaokul öğrencilerinden bazıları, “O tutuklanmamış mıydı ya?” diye kıkırdamış. Sevgili Fatih’in başından kaynar sular dökülmüş. 

Ne kadar acı değil mi? 

İpi dışarıda olan Türk-İslam düşmanı bir zümre, her fırsatta Türk ve İslam medeniyetinin önemli milli, manevi değerlerine saldırıyor. Ülkemizde o kadar güçlüler ki, diledikleri zaman diledikleri değerimizle adeta fantezi yaparcasına alay edip itibarsızlaştırıyorlar. 


Onlar belki kendi işlerini yapıyorlar. Ama birilerinin de çıkıp milletimizin, dinimizin, maneviyatımızın hedef alınmasını engellemesi gerekmiyor mu? Bu kadar mı önemsiz milliyet, maneviyat, Din-i İslam?

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23