• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Mehmet Duvarbaşı
Mehmet Duvarbaşı
TÜM YAZILARI

Mesele ‘tek adam’lık değil, ‘adam’lık!

18 Temmuz 2022
A


Mehmet Duvarbaşı İletişim: [email protected]

İnsanda biraz utanma, biraz arlanma olur yahu…

Sen kalk, meteoroloji ‘yoğun yağış geliyor’ diye bas bas bağırmasına rağmen,

Yetkili kurumlar, ‘bayramın birinci ve ikinci gününe dikkat’ diye uyarmasına rağmen, Fethiyelere keyif çatmaya git, bilmem kaç faktörlük güneş kremini sürüp şezlonguna uzan…

Kendini serin suların koynuna at…

O sıralarda koca İstanbul ise kendini sel sularının kollarına bıraksın, çırpına çırpına yardım beklesin!

O çığlıklara da devletin bakanı, valisi karşılık verip vatandaşın yarasına merhem olabilmek için, ayağına çizmesini, üstüne yağmurluğunu geçirip sabahlara kadar sel baskınlarıyla boğuşsun…

Yani sen sosyal medyada iken devlet sahada olsun…

Üstelik ailesi ile hacca gitmeye hazırlanan İçişleri Bakanı Soylu’nun, İstanbul için yapılan uyarılar üzerine, eşini kutsal topraklara gönderip kendisinin görev başında kaldığı bir dönemde….

Hadi tatilini kesip gelmedin,

Hadi ta Fethiyelerden krizi harika bir şekilde yönettin!

Hadi diyelim ki sen böyyük başkansın…

İnsan, kendisinin açığını, yokluğunu kapatmak için bayramını heba eden, hac farizasını bile erteleyen, halkın yanında olmak için gece geç saatlere kadar mesai yapan bir bakana, bir valiye, “Sağolsunlar! Kendileri İstanbul’dan, biz de tatil beldemizden elimizden geleni yaptık. Bu afeti de el birliğiyle atlattık. Tatilim yine bir sel baskınına denk geldi. İstanbullulardan özür dilerim” diyerek ‘soylu’ bir tavır gösteremez mi?

Hani 4 günlük tatil dönüşünde pişkin pişkin bir açıklama yaparak diyordun ya Sayın İmamoğlu, “Her alanda tek adamlık benimsetilmeye çalışılıyor” diye…

Mesele ‘tek adamlık’ değil, mesele ‘devlet adamı’ olmak, ‘milletin adamı’ olabilmek...

Adamlık, ‘16 milyonu kucaklayacağız’ deyip gerçekten hepsini kucaklamaktır?

Adamlık, ‘Kimsenin ekmeğiyle oynamayacağız’ diye namus sözü verdinse, bu sözü tutmaktır…

Adamlık, ‘İstanbul’u metro ağlarıyla donatacağız’ dedinse, elle tutulur gözle görülür adımlar atmaktır…

Adamlık, kendinden öncekilerin projelerinin üzerine yatmak yerine, yenilerini üretmektir…

Yoksa biz mi yanılıyoruz!

“Tatil en çok bana yakışıyor” deyip, her afet ve kriz anında balıkçıda, Bodrum koylarında, Fethiye sahillerinde olmak mıdır adamlık!...

Birkaç göstermelik projeye temel atarken kafaya baret geçirmekle,

Eminönü’ndeki yeraltı çarşısı göle döndüğünde tatili 1 günlüğüne kesip ayaklara sarı çizme giymekle, kar felaketinden saatler sonra üzerine kırmızı bir yelek atıp medyaya poz vermekle olmuyor başkanlık…

Hem suçlusun, hem pişkin!

Pes vallahi…

 


O geceyi de, FETÖ’nün gönüllü figüranlarını da unutmadık...

O hain, o alçak, o melun geceyi bir kez daha andık…

15 Temmuz şehitlerimizi dualarla yâd ederken, bu milletin silahları ile bu milletin bekasına, istiklaline, istikbaline kasteden FETÖ’cü hainleri bir kez daha lanetledik…

Yürekleri vatan sevgisi ve iman ile dolu milyonlar, Başkan Erdoğan’ın ‘meydanlara inin’ çağrısı sonrası, selalar eşliğinde hainlerin tepesine binerken, bazıları kişisel ikballerinin, siyasi hesapların peşindeydi…

Bu millet, 251 kahramanını asla unutmadığı gibi;

O gece marketlere hücum edenleri,

O gece ATM’lerin önünde kuyruk olanları,

O gece hainlerin kullandığı tanklara selam çakanları,

O gece darbeci alçakların müsaadesiyle ‘dostlarının’ evine kaçıp, ayağında terlik, elinde kahve ‘kanlı girişimi’ ‘tiyatro’ izler gibi izleyenleri,

Ve o gece asker kıyafeti giyen hainleri savunup, onları yerle yeksan eden vatandaşları ‘kötü muamele’ ve ‘masumu darp’ ile suçlayanları da asla ama asla unutmayacaktır…

15 Temmuz hain darbe girişiminin 6. yılında yayınladıkları mesajlarında “FETÖ” ibaresini kullanmaktan ısrarla kaçınarak, ‘hain terör örgütü’ ifadesini kullanmakla ve ‘bütün darbelere karşıyız’ demekle yetinen 6’lı masa müdavimleri CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, İP lideri Meral Akşener, Saadet Partisi lideri Temel Karamollaoğlu, Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Lideri Ali Babacan da elbette hakettiği cevabı halktan sandıkta alacaktır.  

Hadi iktidarı ele geçirmek için her darbe döneminde olduğu gibi ABD beslemesi FETÖ’cülerin ihanet girişiminden medet uman CHP cephesini anlıyoruz. ‘15 Temmuz’dan sonra başbakan olacağım’ diyerek, darbeden haberdar olduğunu aşikar eden Meral Akşener’i anlıyoruz da, başbakanlığı döneminde FETÖ’cülerin tezgahlarına maruz kalan Davutoğlu’nu, kurucu lideri defalarca darbecilerin zulmüne uğrayan Karamollaoğlu’nu anlamakta güçlük çekiyoruz. Mevlam, bu millete bir daha böyle acı olaylar yaşatmasın…

Aramızda yaşayıp, Haçlı’nın oyunlarına gönüllü figüranlık yapanları da ıslah eylesin…


 

‘Grev’ aşkı, ‘görev’ aşkını yedi! 

Konya’da Ekrem Karakaya adlı bir doktorumuzun katledilmesi, bütün ülkeyi üzüntüye boğarken, adındaki ‘Türk’ ifadesi dışında toplumuzla bir bağı, bir uyumu olmayan Türk Tabipler Birliği adlı oluşum yine bazı hekimleri ve sağlık çalışanlarını tahrik ederek ‘grev’ adı altında kaos mühendisliğine soyundu.

Bayram öncesi 2 gün boyunca hastalar mağdur edildi, durumu ağır olanlar ise resmen ölüme terkedildi.

Yaşanan ‘grev’ sonrası Konya’nın Selçuklu ilçesindeki Kayalar Camii’nde vaaz veren imam Ahmet Gür, “Dün hastanelerin hiçbirisi görev yapmadı. Günlük iğne yaptıracak adam var, günlük serum alacak adam var, tedavi olacak adam var. Sen vardın hastaneden boş döndün. İğne yapılacak, oğlun ölecek elinde. Doktor da dedi, git bugün grevdeyiz. Öldürmez misin sen? Dövmez misin? Sövmez misin? Buna fırsat vermeyelim” sözleriyle vatandaşın haklı isyanını dile getirdi…

Getirdi getirmesine de, hani bir söz var ya, “Sözü, akıl ile söyle; bilgi ile süsle” diye…

İmam aslında şunu demek istiyor, “Evladın hasta, hastaneye gittin; ‘grev var’ diyerek bakmadılar, çocuğun öldü ölecek. O psikoloji ile doktorlarla birbirinize girmez misiniz? Hekimle vatandaşı karşı karşıya getiren böyle bir grev, cinneti ve olası yeni cinayet vakalarını tetiklemez mi?”

Ama ağızdan çıkan söz, biraz dost sohbeti havasında olunca… Hele birileri de farklı yerlere çekmek için, çarpıtmak için hazır kıta bekliyorsa… Ve laikçi-sol çevrelerin mahalle baskısına dayanamayan bir karşı mahalle varsa…

Anlatmak istediğinde haklı, ancak ifade etme biçiminde kusurlu olan imam açığa alınarak tamamlanıyor süreç maalesef…

Neticede, azgın azınlığın feveranları görevini yapan bir imamı daha yedi...

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Tatil

Uçaksız gece görüşü olmayan yetersiz helikopter ile geçen sene orman yangınlarına müdahale edemeyenler baret takıp olay yerine gitmelerinin ne faydası oldu

Yavuz

DEVŞİRME SOLYANDANÇARKLITAIFE. .......İMAMOGLUNUN. .SUÇU. .YOK...HATA..İSTANBUL. .HALKININ...İNSANLAR. .VEFASIZ..İNSANLAR. .NANKÖR. .İNSANLAR. .ÇIKARDI. .OLMUŞ. ..YAZIK...ÖNÜMDE. .REŞAT. .ALTINI ( BİNALİ YILDIRIM )VAR....NE..YAPAYIM..GÜMÜŞ. .BAKIRİ. ..İNSANIMIZ. .MAALESEF..VEFASIZ..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23