• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Bu savaşın hayırları

21 Haziran 2025
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Bu savaşın hayırları

LATİF ERDOĞAN

İran- İsrail savaşı, dış politika açısından biri zalim diğeri gafil iki ülkenin savaşıdır. Savaş sonrası gafil gafletinden ya da zalim zalimliğinden vaz geçebilirse bu savaşı hayra yorumlamamız gerekir. Ayette:  “Savaş size farz kılındı; gerçi o size hoş gelmez. Olabilir ki siz, bir şeyden hoşlanmazsınız, oysaki o sizin için hayırlıdır. Yine olabilir ki, siz bir şeyi seversiniz, oysaki o sizin için bir kötülüktür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.” (Bakara, 216) buyrulur.

Bu savaş sonrası eğer İran, bugüne kadar İslam dünyasına özellikle de Türkiye’ye karşı sürdürdüğü husumet politikasını ve hasım tavrını bir kenara bırakır gerçek dostunu, gerçek düşmanını tanır hale gelirse elbette bu savaş en önemli hayırlı meyvesini vermiş olur.

Ve yine bu savaş sonrası İran, İslam düşmanlarıyla gizli ittifaklar edinme adetini terk ederek dış siyasetini istikamet ve dürüstlük üzerine dizayn edebilir ve entrika siyasetini bırakırsa, savaşla yaşadığı hasarı telafi edecek bir kazanım elde eder.

İsrail, İran’ın yaptığı misillemelerle daha öncesinde yaşamadığı bir yenilgiyle burun buruna gelirse; bu onu işlemekte olduğu zalimlikten bir nebze geri adım attırır; İsrail’in atacağı her geri adım da insanlık için, bilhassa Ortadoğu ülkeleri için hayırlı olur.

İsrail- Filistin savaşı bir zalim- mazlum savaşıdır. İran- İsrail savaşında ise ortada mazlum yoktur; biri fiili diğeri ise potansiyel iki tehlikeli güç vardır. İkisi de yayılmacı, ikisi de başkasına karşı acımasızdır. Kader açısından bu savaş bu iki tehlikeli gücü birbiriyle savmanın adıdır. Ayette: “Eğer Allah savaşlar vesilesiyle insanların bir kısmının eliyle diğer bir kısmını dengelemeseydi hiç şüphesiz yeryüzü fesada uğrar, dirlik ve düzen kalmazdı.” (Bakara, 251) denilmektedir.

Dini aidiyetimiz ve ilk saldırıyı yapanın İsrail olması elbette bizim İran’dan yana bir tavır almamızı gerektirir. Fakat duygularımız bizde mantıki boşluklar yaşatmamalı, bu savaşın ortasına düşme gibi bir yanılgıdan da uzak durulmalıdır. İran, bilerek veya bilmeyerek bütün Ortadoğu’yu bir savaş alanına dönüştürmede İsrail tarafından kullanılabilir; göstereceği haklı da olsa sert tepkiler sonuçta İsrail’in ve Siyonistlerin ekmeğine yağ sürme şeklinde gelişebilir. İsrail’e karşı iyimserlikte sonuna kadar kapalı, İran’a karşı da ihtiyatlı olmamızda yarar görenlerdenim.

İran’da daha ilk İsrail saldırısında bütün üst düzey komutanların ve nükleer ilim adamlarının öldürülmüş bulunması bir istihbarat zaafından çok düşman tarafından devşirilmiş bir kadrosunun İran bünyesinde aktif olduğunu deşifre ediyor. Bizdeki FETÖ yapılanması benzeri bu habis ur devletin içinden sökülüp atılmadıkça da İran’ın gün yüzü görmesi zor görünüyor. İran, kendisine daima dost eli uzatmış olan Türkiye’nin tecrübelerinden istifade edebilir ve bünyesini kemiren bu habis urdan kurtulabilir. Fakat hâlâ hasım politikasını sürdürürse bu önemli fırsatı da kaçırmış olur, yıkımını hızlandırır.

 Şüphesiz böylesi bir savaş vekaletler üzerinden sürdürülemez. Bıçak kemiğe dayandığında devletler saflarını açık etmek zorunda kalır. İşte o zaman dananın kuyruğu kopar ve İngiltere ile ABD açıktan savaşır. Çivi çiviyi söker. İnsanlık üçüncü büyük kefaretini öder. Bu da dünyanın bütün politik, ekonomik, teknolojik kirlerinden arınması, yıkanması anlamına gelir.

Bu savaş uzarsa İran’da bir rejim değişikliğini tetikler mi? İran’da rejim değişikliği sivil inisiyatiflerle gerçekleşemez. İran devlet aklı ittifak etse bile köklü bir değişikliği gerçekleştiremez.  Çünkü İran’a bu rejimi dayatanlar, özellikle İsrail, ABD ve İngiltere bütün Ortadoğu politikalarını İran’a tepki üzerine kurgulamış bulunuyorlar. İran’a tepkiyi ortadan kaldıracak hiçbir rejim değişikliği onların işine gelmez. İşlerine gelmeyeceği için de rejim değişikliğini tetikleyecek her etkeni işin başında işlevsiz hale getirirler. 

Bunlar zahiri birer yorum, içimizin sesi ise, yaşasın Filistin, yaşasın İslam alemi, yaşasın insanlık; kahrolsun haydut İsrail, kahrolsun Siyonist barbarlar ve bütün müttefikleri!

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Şeref

İran Müslüman değilmi, müslümanlar kardeş değilmi...?

Serdar

Tam kitabın ortasından bir yazı olmuş. Teşekkürler.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23