AK Parti yirmidört yaşında
AK Parti yirmidört yaşında
Latif Erdoğan
Yıl 1999. Pınarhisar Cezaevinde birkaç müşterek dostumuzla ziyaretine gitmiştim. O kadar yoğun ziyaretçisi vardı ki, uzun bir müddet beklemek zorunda kaldık. Her düşünceden insan olduğu belli topluluklar, gruplar hâlinde ziyaretine geliyor, beş- on dakikalık görüşmeden sonra o grup ayrılıyor, odayı diğer grup dolduruyordu.
Okumayı bilen için bu bir taraftan ona olan sempati, diğer taraftan uğradığı haksızlığa karşı toplumun gösterdiği başkaldırıydı. Okuduğu şiir sebebiyle hapse mahkûm edilmiş, ardından da artık muhtar bile olamaz, diye siyasi infaza uğratılmıştı. Fakat kader bu mahkûmiyetiyle adeta yoluna su serpmiş, sonunda bugünkü mevkiine ulaşıncaya kadar onu desteklemişti.
Sohbetimiz biraz uzun sürdü. Beraberimdeki dostlarımız da bizi baş başa bıraktı, bir saate yakın sohbet ettik. Bekleyen ziyaretçilerin itiraz sesleri yükselmeye başlayınca, izin istedim, tahliye sonrası görüşmek üzere vedalaştık. Hz. Yusuf (a.s)’un hapishane hayatı çağrışımıyla o gün bendeki intiba, yakın bir zamanda ülkeyi uzun süre yönetecek liderin o olduğu idi.
Nitekim öyle de oldu. Ak Parti ilk seçimde iktidara geldi, yirmi dört senedir de birinci parti olma özelliğini devam ettirdi. Geçen yerel seçimlerde gerileme yaşasa da, kazanamayışın her zaman kaybetme anlamına gelmediğini bu vesile ile bir daha gördük.
CHP’li belediye başkan adaylarını tercih edenler bugün ne menem yanlış yaptıklarını vaki son yolsuzluk olaylarıyla bizzat yaşayarak anladılar. Nitekim öncesinde iki dönem CHP’den milletvekilliği, sonrasında dört dönem Aydın Belediye Başkanlığı ve Aydın Büyükşehir Belediye Başkanlığı yapmış Özlem Çerçioğlu, böylesi bataklığa gömülmüş bir partide siyaset yapamayacağını deklare ederek partisinden ayrıldı ve Ak Parti saflarına katıldı. Bu arada daha pek çok ilçe belediye başkanlarının da aynı gerekçe ile Ak Partiye katılımı gerçekleşti.
Elbette bu gün gelinen noktalara kolay gelinmedi. İçte vatan hainleri, dışta İslam düşmanları ittifak ederek Ak Partiyi siyaset sahnesinden uzaklaştırmak için ellerinden geleni artlarına koymadılar. Fakat onlardan gelen her darbe Ak Partiyi ve liderini daha da güçlendirdi. Hele Cumhur İttifakı, her türlü düşman zihniyeti adeta kuruttu ve Türkiye’nin üzerinde oynanmak istenen bütün kirli oyunlardan ülkeyi bir bir temizledi.
Terörsüz Türkiye idealini sadece siyasiler değil, özünde vatan sevgisi bulunan herkes, amasız, fakatsız desteklemektedir. Böylesi riskli bir konuyu üstlenme cesareti gösteren Cumhur İttifakı, her türlü bedeli ödemeyi göze alarak hamle üzerine hamle yaptı; neticede varılmak istenen hedefe büyük ölçüde yaklaşmış olmayı başardı. CHP ise, desteklemeyi İBB yolsuzluklarını örtme şartına bağlama gibi bir siyasi çukura daha düştü. Debelendikçe batıyorlar; fakat bilinçleri kapalı yine debeleniyorlar…
Başarı rehaveti, siyaset dalgınlığı kaldırmaz. Başkan Erdoğan’ın ısrarla üzerinde durduğu çalışmak ve müteyakkız olmak umdeleri bugün Ak Partililer için bir metot olmaktan öte benliklerini şekillendirmiş bir karakterdir. Müteyakkız olmak, iç ve dış tehditleri anında görmek ve buna karşı önlem almak anlamına geldiği gibi, siyasetin dünya çapındaki seyrini yakından takip etmek anlamına da gelmektedir. Ak Parti bu konudaki hassasiyeti sebebiyle sadece bir parti değil aynı zamanda bir okuldur. Türkiye Yüzyılı vizyonuna sahip bir partinin zaten başka türlü olması da düşünülemez.
Ak Partiden ayrılarak siyaset yapmak peşine düşenlerin düştükleri hazin durum ortadadır. Şimdi onlardan ses- soluk duyan var mı? Bütündeki özelliklerin hepsini parçada da bulacaklarını umanlar her zaman yarım yamalak kalmak zorundadır. Hâlbuki kopuk bir el olmaktansa bir aslana pençe olmak her zaman evladır. Aslandan maksat, hareketin şahs-ı manevisidir.
Ak Partiyi kuruluşunun yirmi dördüncü yılı vesilesiyle kutluyor, başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere bütün kadro fertlerine Cenab-ı Haktan hayırlı, bereketli, sağlıklı uzun ömür diliyorum. Hizmetleri makbul, sa’yleri meşkûr, icraatları ve istikametleri daim olsun.