• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Latif Erdoğan
Latif Erdoğan
TÜM YAZILARI

Ağır bilanço

05 Temmuz 2025
A


Latif Erdoğan İletişim: [email protected]

Ağır bilanço

LATİF ERDOĞAN

Kırılgan bir dünyada yaşıyoruz. Sabitelerimiz ile aramıza giren mesafeler gün güne artıyor. Ya onlar bizden ya da biz onlardan uzaklaşıyoruz.

Örf ve adetlerimiz, kadim kültür ve dini değerlerimiz bilinmezliğin perde perde arkasına sinmişse pek çok sabitemiz bizden uzaklaşmış demektir. Onlar diri iken biz ölüye dönmüşsek, biz onlardan sonsuz mesafe öteye düşmüş sayılırız. Yeni bir dönüşe, yeni bir dirilişe ihtiyacımız var. Ya da yeniden buluşmaya…

 Toplu taşımada bir anneyi görüyorum. Elindeki telefona bakma uğruna kucağına iğreti gibi oturttuğu çocuğunun iç çekişlerine, yanaklarına süzülmüş gözyaşlarına ve ilgi dilenen sarılışlarına ara sıra umursamaz bir gözle bakıyor ve yüz mimiklerinin sırıtışı ile ne izlediği belli telefonuna bakmaya devam ediyor.

 Bir çağrışımla kırk beş sene öncesine gidiyorum. Almanya’dayım. Buzlu zeminde kayıp kolu kırılan bir talebemin ziyaretindeyim. Orada bulunanlardan birinin söyledikleri hafızamda bütün tazeliği ile duruyor. Alman doktorlar şöyle dermiş: Bir hasta çocuğun başında gözyaşı döken bir anne varsa mutlaka Türk’tür. Alman kadınlar hasta çocuklarını bir eşya emanet eder gibi hastaneye yatırır bir daha da ilgilenmezler.

Bir başka çağrışım da beynime kıymık gibi saplanıyor. Otuz altı yaşına kadar onlarca ölümcül hastalıkla mücadele eden oğlum Metin’in başında koruyucu melek gibi duran abide şahsiyet eşimin sabrı aşan metanet, rıza ve teslimiyetle ömrü boyunca ona bakışı; en küçük sıkıntısını bile büyük bir hassasiyet ile göğüslemeye çalışışı, son dört senesinde bilfiil hastanede birlikte bulunuşumuz; oğlumuza verdiği böbreğin ertesi gününde onun aramızdan ayrılışına döktüğü hâlâ dinmeyen gözyaşları… 

Dikkat edin, annelik bağları çözülüyor. Biyolojik bağdan ibaret kalıyor. Bundan sonrası mekanik bağ. Anlamsız, duygusuz, şefkatsiz, ölü ve hissiz… 

 Yazmak ebedi konuşmaktır. Halbuki şimdi yazdıktan bir-iki saat sonra çöpe atılmaya mahkum içerikte yazılar yazılıyor. Hiçbir sorumluluk üstlenmeyen, hiçbir değerle tanış olmayan, küstahlıkta pik yapmayı marifet sanan bu yazılar aslında tefekkür yanımızın nasıl tahrip olduğunu, ilhama açık yanımızın nasıl kuruduğunu gösterir belgeler…

Aksini ispat eden yazılar yok değil. Fakat şimdilik sadece birer ürperti. Üslup kazanabilirlerse birer kimliğe de bürünmüş olacaklar. Kimlik, yani onu o yapan ve onu başkalarından farklı kılan özellik.

Kendimizden kaçar gibi okuma alışkanlığımızı terk edebilirsek onları keşfetmemiz mümkün. Bu kötü alışkanlık aslında marifeti de öldürüyor. Marifet iltifata tabidir de ondan…

 Medya toplumun aynasıdır. Toplumun rağbeti üzerine şekillenir. Duyumuma göre, televizyon kanallarının birbirleriyle yarışırcasına ortaya koydukları aile içi mahremiyeti öldüren programlar elbette rağbet üzerine gerçekleşiyor. Günahı, kötüyü, çirkinliği, yanlışı kanıksatır hale dönüştüren bu tür programların rağbet görmesi, geçmişte, düşünceyi öldüreceğini söyleyerek, medya patronluğu yapan kişilerin yapmak istediklerinde nasıl başarılı olduklarını da kanıtlıyor. Yazık ki ne yazık.

Dinle aramıza koyduğumuz rezervin bilançosu oldukça ağır. İman ve onun tezahürü salih amele dayalı bütün değerlerin altüst olduğu bir süreçten geçiyoruz. İnfak duygusunu kökünden kazıyan faiz, alışverişten öte meşruiyet kazanmış durumda.

Toplum katmanlarını birbiriyle buluşturan zekat ve sadaka gibi temel dinamikler yerini çoktan çıkarcılığa ve katmanlar arası mücadeleye bırakmış halde.

Haya ve edebin kelime olarak söylemlere girmesi bile imkansız gibi. İbadetlerin ve güzel ahlakın tümü alıcı bulmakta zorlanıyor. Kur’an bir vadide biz ayrı bir vadideyiz. Sünnet-i Seniyeyi hatırlayan kalmadı. Bir yokuştan bir başka yokuşa; bir yok oluştan bir başka yok oluşa sürgündeyiz. Bilmem ki bir kez daha varlık sürgünü verebilecek miyiz? 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Osman

Allah razı olsun.

İzmirli öğretmen

Allah'a abd ve asker olmak, öyle lezzetli bir şereftir ki tarif edilmez. Bediüzzaman
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23