Tişörtünü giyerken bir kez daha düşünün!..
THY, geçtiğimiz günlerde Küba’nın başkenti Havana ile Venezuela’nın başkenti Karakas’a seferler başlattı… Bizler de bir grup gazeteci ile ayda 35 Avro’ya çalışan günde 100 puro saran ‘komünistler ve sosyalistlerin hayran kaldığı’ Küba’ya gittik…
Fidel Castro, 1959 devriminin ardından devrim karşıtlarını stadyuma doldurtmuş ve 3 bin 500 insanı katletmiş… Tabii bu arada Che Guvera’nın çalışma ofisine de gittik… Che’nin kandan beslendiğini ve ‘bir infaz memuru’ gibi bizzat kendisinin 350 kişiyi katlettiğini öğrendik…
THY, Küba’nın başkenti Havana ile Venezuela’nın başkenti Karakas’a sefer başlattı…
Bizler de bir grup gazeteci ile birlikte 20 Aralık gecesini 21 Aralık’a bağlayan gece saat 03:10 (yerel saat) sularında belki de dünyanın sosyalizmle yönetilen tek ülkesi olma özeliğine sahip Havana’ya doğru hareket ettik…
İstanbul’un soğuk havasından, termometrelerin 29-30 dereceyi gösterdiğini tahmin ettiğimiz Küba’ya hareket ettiğimizde günlerden gece yarısını biraz geçen Salı idi…
Tamı tamına 13 saat yolculuğun ardından Havana’ya vardık…
Günlerden yine Salı ve sabah saat 07:00 (yerel saat) civarında idi…
Bu şu manaya geliyor; İstanbul’da akşam yemeğinizi yiyip uçağa biniyorsunuz, sabah kahvaltınızı da Havana’da yapıyorsunuz aynı gün…
Hayal gibi ama gerçek…
Dolayısıyla salı gününü doyasıya yaşıyorsunuz...Bizler de zaten neredeyse 32 saatten fazla yaşadık Salı’yı …
Hatta Çarşamba günü olduğunda bile arkadaşlar ‘bugün günlerden nedir?’ diye sordular…
Bizler de ‘Salı ertesi’ diyerek espriler yaptık kendi aramızda…
Geçtiğimiz yıl THY’nin Kolombiya’nın başkenti Bogoto’ya ilk uçuşuna da tanıklık etmiş ve uçak havaalanına inince itfaiye erleri tarafından suyla ıslatıldığına şahit olmuştum…
Buna benzer olayı bizler Havana Jose Marti’de yaşarken, Karakas’a devam eden yolcular da Simon Bolivar Uluslararası Havalimanı’nda yaşadı…
Daha sonra uçaktan inip hep birlikte Havanalı yetkililerle basın toplantısının yapılacağı otele geçtik…
Hat açılış törenlerine, THY Yönetim Kurulu Üyesi Mehmet Büyükekşi’nin yanı sıra Küba ve Venezuela’dan üst düzey bürokratik temsilciler katıldı. Büyükekşi, THY’nin Amerika Kıtası’nda 16. ve 17. noktalar olan Havana ve Karakas’a seferlerin, salı, perşembe ve pazar günleri olmak üzere haftada 3 gün karşılıklı yapılacağını söyledi…
60-70 bin civarında klasik arabalar turistlerin hizmetinde…
Otobüslerin tamamı, araçların şimdilik yüzde 95’i devletin…
Aslında yüzde yüzü devletinmiş ama son zamanlarda devlet, kişilerin özel araç sahibi olmalarına nispi olarak izin vermeye başlamış….
Gördüğüm kadarıyla devlete ait arabaların plakaları (B) ile başlıyor, şahıslara ait araçların plakaları ise privat (P) ile trafikte seyredebiliyor…
Neredeyse halkın yüzde 95’i kendine ait evde otururken, yüzde 5’i de kiracı olarak kalıyor evlerde…
HAVANA UÇUŞLARI THY
SAYESİNDE 13 SAATE İNDİ
Eskiden Paris aktarmalı seferlerle yaklaşık 20 saatte uçulan Havana, THY sayesinde 12-13 saate indi…
Küba’ya girişler eskiden çok sıkıntılı iken; şimdi biraz daha rahat…
Dünyada sosyalizmin tek temsilcisi konumundaki Küba’da, Fidel Castro’nun ölmesiyle yeni bir dönem başlamış… İnsanlar çok fakir ve büyük sıkıntılar yaşıyorlar…
Turistler alış verişlerinde CUC diye yazılıp (KUK) diye okunan ve 1 ABD dolarına tekabül eden parayı kullanıyorlar… Bir de yerli halkın kullandığı pezo denilen bir para birimi var…
Paranızı kaldığınız otelde bozdurabilirsiniz…
Küba’ya giderken Avro götürün, ABD doları götürmeyin… Adamlar ABD’ye gıcıklar ya dolar bozdururken yüzde 10 komisyon alıyorlar…
Gezimizi devletin tahsis ettiği otobüslerle gerçekleştirdik; içinde bir devlet görevlisi olduğu halde…
Kredi kartı çok az yerde geçiyor… Mesela; Havana’da sadece 3 tane restaurantta veya otelde kredi kartıyla ödeme yapabilirsiniz.
Daha önceleri bir takım tatsızlıklar olmuş, bunun için kredi kartı kullanmak pek tavsiye edilmiyor…
Ülkenin başkenti Havana, Karayip’lerdeki çok büyük bir ada…
Türkiye’nin 7/1’i…Nüfus olarak da 11.5 milyon civarında… Bunun yaklaşık 2.2 milyonu Havana’da yaşıyor…. Eyalet sistemi ile yönetilen ülke 15 eyaletten müteşekkil… En büyük eyaleti de Havana... Enteresandır ki Havana’yı nüfusundan dolayı devasa bir metropol olarak görüyorlar ve eyaleti de ikiye bölmüşler ve iki eyalet şeklinde yönetiliyor… Tropik iklimden dolayı 3 mevsim yaşanıyor ülkede… Bizim Türkiye’de kışı yaşadığımız Aralık ayında orada bizdeki ilkbaharı yaşıyorsunuz; yani tam bir gezme mevsimi…
Hava sıcaklığı akşamları 23-24 derece, gündüzleri ise 31-32 derece seviyesinde, nem oranı da çok yüksek sayılmaz… Teknolojiden, zehirli ilaçlardan gübrelerden uzak bir ülkedesiniz dolayısıyla yediğiniz her şey doğal…
GÜNDE 100 PURO, AYDA
35 AVRO MAAŞ ARTI 5 PURO
Doğal olan bir şey daha var ki o da Küba’nın olmazsa olmazı puro…
Tabii ki bizler de bir puro fabrikasını gezme fırsatı bulduk Havana’da…
Fabrika, bizlerdeki tekstil atölyelerini andırıyor….
Bir başka deyişle okullardaki derslikleri andırır nitelikte…
Tamamen elle sarılıyor purolar…
Bir kişi günde 100 puro sarıyor…
Ayda 35 Avro maaş alıyor…
Akşam mesai bitiminde de her çalışana 5 adet puro veriliyor….
Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın da Küba ziyaretinde kaldığı seyahat kitaplarında da çok önemli bir yere haiz, denize nazır 85 yıllık ‘Hotel Nacional de Cuba’ (Nasyonal otel) misafirlerine inanılmaz bir keyif sunuyor…
CASTRO’NUN
ÜLKESİNDE İKİ GÜN
Dünyanın en romantik devrimlerinden birisi olarak adlandırılıyor Küba devrimi…
Havana sokaklarında gezdiğinizde göçmen İspanyol mimarisi tarzındaki binaların çok eski olduğunu, 1958-1959 model klasik arabaları görünce sanki buralarda hayatın 50-60 yıldır durduğuna tanıklık ediyorsunuz…
1959 devriminden önce nüfusu 5,5 milyon olan Küba’nın nüfusu 11,5 milyona çıkınca konut ihtiyacı doğmuş… Bundan dolayı da şehir biraz daha dışa doğru genişlemiş, tipik Sovyet mimarisi diye adlandırılan bir çok demirperde ülkelerinde rastlayabileceğiniz devasa bloklar yapılmış…
Küba’da devlet istihbaratı en üst düzeyde… Kameralar özel izne tabi…
Hatta el mikrofonunu ülkeye hiçbir şekilde sokamazsınız…
Nitekim beraber yolculuk ettiğimiz televizyondan arkadaşlar da çok uğraştılar ama mikrofonu bırakmak zorundan kaldılar; sanırım Türkiye’ye dönüşte de aldılar…
Fidel Castro’nun ölümünden iki-üç hafta daha önce hiç olmayacak yerlere kamera yerleştirilerek her yer kontrol altında tutulmuş... Şu anda Küba’da her şey normale dönmüş gibi gözüküyor ancak; Küba’yı daha zor günlerin beklediği de ifade ediliyor…
FETÖ’CÜLER KÜBA’DAN
ESİNLENMİŞ GİBİ
1959’da Küba devrimi gerçekleştiğinde yapılan ilk hamle kendileri gibi olmayan insanları stadyumlarda yargılamak olmuş…
Bu dönemde 3 bin 500 kişinin öldürüldüğü söyleniyor.
Bu anlatılanları duyduktan sonra aklıma FETÖ çetesi geldi hemen…
Allah korusun, ihanet şebekesi FETÖ 15 Temmuz darbe girişimini gerçekleştirmiş olsaydı, kendi gibi düşünmeyen, kendi gibi inanmayan insanları stadyumlara doldurup sorgulayacak; belki de öldürecekti…
Tıpkı Küba’da Fidel Castro’nun yaptığı gibi, tıpkı Che Guvera’nın acımasızca insanları infaz ettiği gibi…
HER KÜBALI’NIN MİAMİ’DE
BİR AKRABASI VAR
Fidel Castro’nun 2008’de bayrağı kardeşi Raul Castro’ya devretmesinin ardından halka hem araba hem de özel mülkiyet hakkı, yani kendi oturdukları evi satın alma hakkı tanıdı..
Bir doktorun maaşı 35 eurodur…
‘Peki bu parayla nasıl aldı bu evi’ diyenlere şu Küba atasözüyle cevap veriyorlar: “Her Kübalı’nın Miami’de akrabası vardır.” Yani Miami’deki akrabaları Küba’daki akrabalarına para akışı sağlıyorlar… Miami’nin 75 mil karşısında yani Havana’da ev fiyatları 100 bin ABD Doları civarında…
Kıyı ülkesi adada fiyatları 5 milyon dolar, 10 milyon doları bulan çok güzel yerler var… Küba’nın ismini, ilk yerliler olan Kızılderililerden aldığı söyleniyor…
Havana’nın en önemli noktası devrim meydanı Fidel Castro’nun cenazesinin bekletildiği milyonların bekletildiği alandır.
Cristof Kolomb’lar adaya ayak bastığında halk Kubau diye bağırıyor…
Tropik ikim ve yeşil olduğu için ‘Güneşin hiç toprağa değmediği’ ülke olarak nitelendiriliyor Küba…
CASTRO, 9 SAAT KONUŞARAK
GUİNNESS’E GİRMİŞ
Devrim meydanı 72. Bin metrekare bir alana sahip, 1 Mayıs’la özdeşleşmiş bu meydan…
Fidel Castro, bu meydanda 9 saat konuşarak Guinness rekorlar kitabına girmiş… Sağlık sisteminden doğduğunuz andan itibaren ücretsiz yararlanabiliyorsunuz; ancak sunulan hizmetin çok yüksek olduğunu söylemek mümkün değil…
İnsanlara belli oranlarda pirinç, fasulye, et gibi gıda maddeleri karne ile veriliyor. İspanyollar geldikleri zaman ister istemez beraberinde dinlerini de getirmişler…
Pagan inanışı hakim: Ağaçlara, güneşe tabiata vs… Tavuk adamak gibi acayip ve garaip ritüelleri var…
Tarım gelişince İspanyollar tembel oldukları için dışarıdan işçi olarak Afrika ülkelerinden köleler getirip çalıştırmışlar…
Bunun için de dünya kölecilik yerinin çıkış noktası olarak biliniyor Küba…
Küba’nın 1492’den 1902’ye kadar önemli bir dönemi var…
Bu dönemde İspanyolların sömürdüğü 500 yılık dönemi sonlandıran ve havaalanına da adını veren şair, edebiyatçı ve devrimci bir adam Jose Marti…
Küba Cumhuriyeti’nin kuruluş yılı 1902…
Son söz;
Türkiye’nin yüz akı, Star Alliance üyesi olan ve 6. kez Avrupa’nın en iyi havayolu şirketi seçilen THY’nin Havana ve Karakas’a uçuşu hayırlı olsun…
Bizler de bir grup arkadaşımızla birlikte o ilk uçuşla tanıklık ettik…
Kusursuz hizmet veren THY ekibine ve bizleri gezdiren ve bilgilendiren mihmandarımız Haluk Işıkmen’e teşekkürü bir borç biliriz…
THY’nin, yeni yerlere uçması dileğiyle…
Allah kazalardan ve belalardan korusun…
Selam ve dua ile kalın…
Che Guevara infaz memuru gibi...
CamIlo Cienfuegos Gorriaran 1932-1959 arasında Küba’yı yöneten bir devrimci…
…Ve Fidel Castro’nun devrim yaptığı yıl ise 1959…
Camilo, devrimden hemen sonra bir uçak kazasında esrarengiz bir şekilde ölür…
Aslen Arjantinli olan ve daha sonra Küba’nın bağımsızlığı için savaşmış Che Guevara da devrimin sembol isimlerinden biri olduğunu söylüyorlar…
Bizler de Che Guvera’nın çalışma ofisine gittik…
Ama Che’nin ‘bir infaz memuru’ olduğunu ifade ediyorlar…
Che’nin kandan beslendiği ve bizzat kendisinin 350 kişiyi infaz ettiği de belirtiliyor…
Vallahi ben söylenenlere itibar ettim ve dedim ki; “Ey gençler, ya da çocuklar, ya da bayanlar her kimseniz; giydiğiniz tişörtlerin üstünde Che’nin resmi varsa yukardaki ‘350 infaz’ı bir daha düşünün… Ve ona göre giyin o tişörtleri…