İnsan kaynağı kadın
İnsan kaynağı kadın
İlhan Oral
Yaşadığımız âlemde canlı adına ne varsa hepsi hayat kaynağına sahiptir. Hayat kaynağı olmayan hiçbir canlı, varlığını sürdüremez. İnsana, ana kaynağı da böyledir.
Kadın kalmazsa toplumda hayat çöker, orada insan yetişmez, hayat biter. İnsan kalmaz. Kadında analık programı bozulup, arıza yaparsa yine toplumda hayat çöker.
Bir arı kovanında ortalama yirmi bin ile seksen bin arı olduğu bilinmektedir. Onları yöneten tek bir arı vardır. Bu arı, ana arıdır. Bu ana arı telef olduğu zaman arı kovanı söner. Vahşi hayvanlar hep anaları tarafından yetiştirilirler. Analar telef olur ya da ölürlerse yavruları da telef olurlar. Dengeler sistemi fıtrat böyle programlanmıştır. Canlı varlıkların kiminde aile düzeni vardır. Arılar ve karıncalar birer koloni ailelerdir. Bununla beraber baktığımızda hepsinde esas rol anadadır. Etken de odur.
İnsanlarda ise esas olan ailedir. Ailenin ne olduğunu âlemlerin Rabbi Allah Teâlâ mükemmel ve manidar ifadelerle beyan ediyor; “Andolsun ki, biz, senden önce de peygamberler gönderdik; Onlara da zevceler ve çocuklar verdik. Allah’ın izni olmadıkça hiç bir Peygamberin bir ayet getirme yetkisi yoktur. Her zaman için, Allah’ın hikmeti icabı, kullar üzerine farz kılınan hüküm vardır. (Ra’d:13/38)
O Allah’ın, sizin için nefislerinizden zevceler yaratması ayetlerinden,. Onlara ısınıp sekineye kavuşasınız diye zevcelerinizi verdi. Aralarınıza aşk ve merhamet yerleştirdi. Gerçekten düşünen toplum için bunda elbette ibretler vardır. (Rum:30/21)
Allah, size kendi nefislerinizden zevceler verdi ve zevcelerinizden de, sizin için, evlatlar ve torunlar yarattı. Sizi güzel pâk nimetlerden rızıklandırdı. Şimdi bâtıla iman ediyorlar da Allah’ın nimetlerini inkâr mı ediyorlar? (Nahl:16/72)” ayetler ibrettirler.
Bu ayetlerin muhtevasında babalar var, onlardan olan zevceler var, onlardan meydana gelen çocuklar ve torunlar vardır. Kadında sekineye kavuşmak, karı kocanın âşık olmaları ve kalplerinde merhamet taşımaları şeklinde en sağlam ve kaynaştırıcı bağlar işlenmektedir. Hatta Nisâ suresi otuz dördüncü ayette “kavvamûn erkekler ve sâliha kadınlar” aile yuvasının muhteşemliğini ve mükemmelliğini sahneliyorlar.
Bu kadar değer yüklü olan aile, bildiğimiz özellikleri ile mükemmel kurumdur. Bilemediğimiz tarafları ve özellikleri ile daha da komplike dayanak ve toplumsal bir değerdir. Aile bugünkü durumu ile sahipsiz ölü cesetleri andırmaktadır. Çürümüş mevtâlar arenasına dönüşmüştür. Bu konuları işleyen televizyonlar bu kapkara tabloyu korkunç yüzünü sahnelemektedir. İnsan bu programlardan iğrenip, ürpermektedir.
Toplum öylesine sosyolojik kıskaç içine sürüklendi ki, analar babalar çaresiz kaldılar. Kendi potansiyel kaatil çocuklarının korkularından emin olamıyorlar. Cumhuriyet döneminin idhal mevzuatı ile genç nesiller haramlarla beslendiler. Haramlarla beslendikçe haramzâde oldular. Azımsanmayacak kadar kimseler soybağı adına ne varsa kaybettiler. Her alanda dehşet saçıyorlar. Mutsuz, umutsuz kaldılar.
Pekiyi, bu korkunç tablolar için Rabbimiz ne buyuruyor. Biz bir de ona bakalım;
“Ey müminler! Kendilerinizi ve aile bireylerinizi ateşten koruyun. O ateşin tutuşturucusu insanlarla taşlardır. O ateşin üzerinde görevli melekler vardır. O melekler çok sert tabiatlı ve çok kuvvetlidirler. Allah kendilerine ne emretti ise, ona isyan etmezler ve emredildikleri şeyi yaparlar.” (Tahrim:66/6)
Bu ilâhî emir gereği aileyi korumak babaların öncelikli görevidir. Baba bu görevi yapar. Ana da aile düzeninde iç tasarımdaki boşlukları doldurur. Ana baba ile başlayan çekirdek kurum devletin temel taşı olurlar. Aileyi yaşat ki devlet yaşasın.
Aile yaşamazsa ANADOLU SAHİPSİZ kalır!!! Esselamualeykum