• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İlhan Oral
İlhan Oral
TÜM YAZILARI

Feminizmin, şiddetin ve vahşetin dermanı

27 Kasım 2022
A


İlhan Oral İletişim: [email protected]

Bu konu küresel bir konudur. Bunun bir de evrensel boyutu vardır. Onun için konumuz yalnızca feminizm, şiddet, vahşet ve cinayet değil, her yönü ile Kur’an’dır.

Geçen hafta yazımın giriş bölümünde bu hakikati dile getirdim. Şiddeti bozgunculuk için kullanan da, şiddetin tahribatı içinde kıvranan da Şiddetçi zâlimlerin ve şiddet gören mağdur zâlimlerin de çaresiz olduklarını kaydettim. Bu ifadeler, yalın eleştiri değildir.

Kur’an-ı Kerîm her tür derdin dermanıdır. Bu kitap önce suç işletip sonra suçluyu cezalandırma anlayışını reddeder. Öncelikle insanı hikmet ile eğitir. Onu halis mümin olarak yetiştirir. Hatta henüz konuşacak seviyede bebekken onu “Allah” dedirterek konuşmaya başlatır. “Ahlâkî hamide” kazandırır. Tevhid ehli olmasını sağlar. Onu donanımlı birey ve kıvamında insan olarak topluma katar. Baba olarak kıvamında koca, ana olarak da salihâ bir zevce yetiştirir. Bütün müminlerin birbirlerinin kardeşleri olduğunu perçinler. Kavimleri, kabileleri millet, milletleri ümmet yapar. Hazreti Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem’e inanıp itaat edenleri, ümmetlerin en hayırlısı olarak tanıtır ve onlara cennet vadeder.

Bu mükemmel, büyük ve kapsamlı dava, ateizm, feminizm, deizm, şirk, küfür, nifak, şiddet, vahşet ve cinayet gibi her tür beşerî iddialardan yücedir ve münezzehtir. Hatta ilâhî olmalarına rağmen bugünkü Hristiyanlık ve Yahudilikten de münezzehtir, beridir.

Ehli kitap kendi kitaplarına ihanet ettiler. İhanetleri yüzünden kitabın ilâhî ahengini bozdular. Tahrif ettikleri kitapları onları güven bunalımına sürükledi. Bu yüzden de kendi dini değerlerini yaşama sıkıntısı çekip zorlanıp durdular. Kıskançlık girdabına kapıldılar. Çare aradılar. Çaresizliklerini, kendilerini düzelterek çözecekleri halde İslam’a düşman olma krizine tutuldular. Beşerî artıklarını bizim cahilleştirilmiş gençliğimizin kof kafalarına bocaladılar. Nesillerimizi zehirlediler. Bunun devamı için hakikat dışı çok taktik uyguladılar.

Demokrasi, laiklik, particilik, özgürlük ve modernizm gibi sun’i müdahalelerle montaj bir sistem geliştirdiler. Müslüman toplumumuzu düşman kamplara böldüler. Bencil insan modelini çoğalttılar, Haramı helali unutturdular. Büyük vurguncu, çılgın hırsız, acımasız dolandırıcı, cahil diplomalı ve saldırgan siyasetçi yetiştirdiler. Bütün bunlara “serbest piyasa” eklenince de önü alınmaz ve merhamet bilmez dev sektör hortlaklar kurdurup çoğalttılar.

Bütün bunlarla beraber İslam gibi mükemmel, büyük ve kapsamlı davayı tamamen çökertmeyi tasarladılar. Bunun için eğitimimizi vesayet altına aldılar. Bugünkü mer’i mevzuatı dikte ettiler. Bunlar yetmezmiş gibi feminizm destekli LGBT gibi eşyanın tabiatına zıt şehvet komplikasyon illetini toplumun nice kesimlerine zerk ettiler. Başörtülü fuhuş zebunu bayanlar türettiler. Şehvet budalası zürriyetsiz erkek modeli türetip yaydılar. Evli kadını, kocasının yatağından çıkıp hiç görmediği bir erkeğin yanına sığınacak kadar dengesizleştirdiler. Müslüman milletin ar damarlarının uçlarını tahrip ederek yozlaştırdılar.

Bütün bunlar “Avrupa Hristiyanlığının” başarısı olarak tescillenmiş oldu. Böylesi bir tahribatı yapanlar bunlarla yetinmediler. Batıl sistemleriyle, “HAK İSLAM GÜNEŞİNİ” balçıkla sıvamaya kalkıştılar. Evet, onlar bize bunca, insanlıkla alakası olmayan iğrenç düşmanlıkları reva gördüler. Bunu da içimizdeki işbirlikçilerine sinsice yaptırdılar.

Oysa Kur’an medeniyetinde bu tür kirliliklerin zerresi bile yoktur. Üstelik bizim atalarımız yüzlerce yıl Avrupa’nın birçok ülkesini yönetti. Kimsenin dinine, diline, namusuna hatta malına dokunmadı. Gittikleri ülkelere ilim, adalet dolayısı ile yüksek dozajlı İslam medeniyetini götürdüler. Hristiyanlara, “kardinal külahı görmektense, Osmanlı sarığı görmeyi yeğleriz” dedirttiler. Netice itibarı ile Osmanlı ilmin öncüsü ve adaletin temsilcisi olarak gittikleri her yerde insanları huzur ve güven içinde yaşattılar. Devlet kâmil devletti.

O kâmil devlet, gücünü, yönetimdeki dehâsını ve başarıdaki enerjisini, medeniyetler üstü medeniyet Kitabı Kur’an’dan alıyorlardı. Biliniz ki, Allah, kendi yolunda duvarları birbirine kurşunla kenetlenmiş bir bina gibi saf bağlayarak çarpışanları sever. (61/4)

Müslümanlar böyle kenetlendiklerinde, aralarına şiddet dâhil hiçbir beşerî kir giremez.

Ve dipte köşede “mırın kırın” etmemize de gerek kalmaz. Esselamu aleykum.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

turgay koç

değerli hocam kuran kuran diyorsunuz bu milletin kuranda allah ne söylüyor ne öğüt veriyor zere haberi yok milletin kuran deyince aklına ya cenaze geliyor ya mevlit geliyor ordada arapça şarkı gibi besteli makamlı okunuyor

bir

Aleykümselam ve Rahmetullah ve Berakâtü.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23