• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
İdris Günaydın
İdris Günaydın
TÜM YAZILARI

Harşıt savunması

08 Ağustos 2025
A


İdris Günaydın İletişim: [email protected]

Harşıt savunması

İDRİS GÜNAYDIN

Harşıt veya Harşit, Giresun- Gümüşhane arası bir vadidir. Harşıt Irmağı ile ünlenmiştir. 

Türk halkı Türkiye’de iki Çanakkale Savaşı boyutunda bir savaş olduğunu bilmez. 

Birini ünlü kılan savaşın seyrinden mâada Mustafa Kemal’in o savaşta, yedek birlikler komutanı olarak da olsa bulunmasıdır.

Çanakkale’nin aslanlarından ziyade öne çıkarılan Mustafa Kemal figürüdür. Onun için o savaşın deniz komutanı Cevat Paşa ile kara komutanı Selahattin Adil Paşayı az insan bilir.

Asıl gadre uğrayan Harşit Savunmasıdır. Bu hattı sadece Gümüşhaneliler ve Giresunlular savunmuştur. Arada, o tarihlerde, o civarda askerlik yapan, muhtelif vatan çocukları da bulunmuşsa da asıl ekseriyet Giresun’un evlatlarıdır.

Ayrıca Çanakkale’ye Fransız, İngiliz ağırlıklı birçok milletten ve onların sömürgelerinden düşman askerleri gelmiştir. 

Doğru ama o nisbette de o düşmana karşı Osmanlının her cephesinden asker gelmiş ve Çanakkale hattını savunmuştur. 

Ayrıca Çanakkale’ye düşmanın saldıracağının emareleri belli olunca, Abdülhamit’ten beri, o hatlar güçlendirilmiş ve boğaz, Abdülhamit Cennetmekanın ifadesiyle “Çanakkale emniyet altına alınmıştır” dediği günümüze gelen 32 tabya ile korunmuştur. 

Ayrıca Osmanlı Devleti Ege Bölgesine yaptığı levazım depolarına sekiz ay boyunca erzak yığmıştır.

Kaybedilen şehit sayısı çok fazla ama öldürülen ve zay edilen düşman da o nisbette idi. Ayrıca beğenelim beğenmeyelim; Almanlar da bizimle idi.

Harşıt Savunmasında ise sadece Rus taarruz güçleri vardı. Buna karşı da sadece Giresun ve savaşın Gümüşhane’ye yansıyan kısmında Gümüşhaneliler. Üstelik Giresun o tarihte vilayet bile değildi. Ama Giresun vilayet bile olmadığı tarihte hem 42. ve 47. gönüllü alaylar kurarak Sakarya, Dumlupınar, Afyon cephesine koşmuş hem de Harşıt’ı savunmuştu. 

Tarihleri farklı olsa bile fedakarlık birdi.

Çanakkale de tüm Osmanlının çocukları, tüm Osmanlı mülkünü savunduğu halde, Harşıt’ta Giresun’un çocukları bir bölgenin askeri olarak tüm Osmanlıyı savunmuştu.

“Canım, ne olacak. Bir Ruslara karşı kendi toprağını savunmuş” denilebilir. 

Hayır, mesele o kadar basit değil. Osmanlı en çok toprağını  Ruslara karşı kaybetmiştir. Ayrıca Rus askerleri Artvin’den girmiş, Rize’den geçmiş, Trabzon’u çiğnemiş fakat Harşıt Vadisinde durdurulmuştur. Bunun devlet nezdinde bir karşılığı neden yoktur? Urfa’yı şanlı yapan, Antep’i Gazi yapan, Maraş’ı kahraman yapan o devlet idaresi Giresun’a gelince neden kör bakmaktadır?

Giresun’un uşağının suçu vatanı her şeyden aziz bilmesi midir? 

Yoksa, böyle bir karar Rus komşularımızı kızdırır diye midir?

Söylemeden edemeyeceğim; bir Topal Osman efsanesi anlatılır Giresun’da. Her Giresunlu kendini aynı zamanda bir Topal Osman bilir. Tarihin bir kısmında, Topal Osman’ın yaptığı bir mesele yüzünden ki; (kim haklıdır, kim değildir tam açıklığa kavuşturulmamıştır) o rahmetlinin yaptığı bunca fedakarlıklara karşı devlet niye kördür? İtibarını iade et de kusurlarını başka sayfaya bırak.

Hep öyle olmadı mı zaten. Mustafa Kemal ile Samsun’a çıkan 18 paşadan kaç tane cezalanmayan, idam edilmeyen kaldı? Bir İnönü sağ kaldı o da Mustafa Kermal’in cenazesine katılmadı. Öldüğünde küs idiler. 

Olabilir şeyler bunlar. Siyasetin cilveleridir. Armutu armut ile eriği erik ile tartarsın.

29 Temmuz 2025 tarihinde, Tirebolu’dan Harşıt Deresinin ağzına yakın bir bölgede, Harşıt Savunmasını temsilen yapılan bir güzergahta, TÜGVA Gençlik Teşkilatımızın öncülüğünde bir anma programı ve Aile Buluşması yapıldı. Ben de katıldım. Daha doğrusu ben o kadar derli toplu, bize o günleri yaşatacak bir çalışma beklemiyordum. Katılım fevkalade idi ve şehitlik ve diğer müştemilat Çanakkale’yi aratmayacak kadar görkemliydi. Emeği geçenleri tebrik ediyorum. 

Şehitlerin isimleri mermer üzerine kazınmıştı. İnceledim, gördüm ki; % 90 ı Giresun’un çocuğu. 

Maalesef Giresun’un bazı milletvekilleri oraya gelip konuşma yaptılar. Üzüldüm şahsen. Dört vekilden dördünün de ittifak edeceği bir husus olan “Giresun’a tarihi bir unvanın verilmesi” konusunda bir önerge verdiklerine dair duyum almadığımız Harşıt Meydanında hangi nutuk bizi tatmin eder? Söyle, oyna; düğün sahibinin haberi yok.

GİRESUN VALİSİ VE MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜKLERİNDEN RİCAMDIR.

Gelecek eğitim öğretim yılında, gruplar halinde o hat çocuklara gezdirilmeli ve tarih öğretmenleri çocuklarımıza o savunmayı anlatmalıdır.

Bildiğim kadarıyla, bu konuda ilk tiyatro eseri yazıp “Harşıt İsimsizleri” adı altında sahneleyen, bu konuda kitaplar yazan arkadaşımız rahmetli Çavuşlu Belediye Başkanı Fahri Şirin’dir. Kendisini bu vesileyle rahmetle yâd ediyorum. İhlasla atılan tohum gün gelip çınar oluyor. Ders almak lazım. Vesselam.

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yörük

Maalesef nesil Harşit müdâfaasını bilmiyor. Annelerimizin ırzları pâyımâl olmasın diye neler yaptıklarından kızlarımız ise bî-haber ve bîgânedir. ( Gerçi şimdi saçı tesettürlü özü çıplaklar bile diyanet hutbede Kuranın tessetür âyetini okuduğu için her ortaya fâş ediyor. ) Bu vatan başta Harşit müdâfaasını yapanlar gibi nice isimsiz kahramanlar sayesinde ayakta.

Gerçekler....

Bildiğiniz gibi Atatürk'ün muhafızlığı görevini Osman Ağa'nın adamları Giresun Uşakları yerine getirmekteydiler. Mustafa Kaptan da muhafız alayının komutanıydı. Daha sonra Yüzbaşı İsmail Hakkı Tekçe'de koruma birliğine girdi. 1 Nisan'ı 2 Nisan'a bağlayan gece Giresun muhafız alayı Meclis kararıyla lavedilerek muhafız alayı komutanlığına İsmail Hakkı Tekçe getirilmiştir. İsmail Hakkı Tekçe, daha önce de Trabzonlu Kayıkçılar Kahyası Yahya kaptan'ı öldürmüş ve bu suçu Osman Ağanın üstüne atmıştır. Yahya Kaptan, Türkiye Kominist Partisi'nin başkanı (Giresun'lu) Mustafa Suphi ve arkadaşlarını öldürmüştür. Osman Ağa defalarca Yahya Kaptan'ı kendisinin ve adamlarının öldürmediğini söylediyse de, bu cinayet üzerine yıkılmıştır. Çünkü Yahya Kaptan'ı tuzağa düşüren ve kurşun yağmuruna tutanların üzerinde Giresun uşaklarının giyindiği abazıpka bulunmaktadır. Ancak 1970'li yıllarda General olarak ordudan emekliye ayrılmış olan İsmail Hakkı Tekçe, Milliyet Gazetesi'ne hatıralarını anlatırken, Yahya Kaptan'ı kendisinin ve Giresun'luların abazıpkasını giyinen adamları tarafından öldürdüğünü ve bu olayı Osman Ağa'nın üstüne yıktığını itiraf etmiştir. İ.Hakkı Tekçe, Osman Ağa'yı da öldürmüştür. Pekiyi Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Beyi kim öldürmüştür? Bu konuda çok yorum yapılmış, ama yargılama yapılmadan Osman Ağamız infaz edilmiştir. Ali Şükrü Bey, 1. TBMM'deki padişah yanlılarının toplandığı 2. grup adı verilen grubun liderlerinden ve Mustafa Kemal Paşa'nın en önemli muhalifi hatta rakibidir. O dönemde Mustafa Kemal Paşa önemli bir güç ve lider olmakla beraber, tek güç ve lider değildir. Kurtuluş savaşı sonucunda egemenliğin, zaferi kazanan milletin değil de, Osmanlı hanedanının olmasını isteyenler de çok önemli bir güçtür. Ali Şükrü Beyin öldürülmesi olayı ise o günlerin en ilginç olayıdır. Ali Şürkü ile Mustafa Kemal Paşa'nın kavgası, hatta Paşa'nın birgün TBMM'de konuşma yaparken Ali Şükrü'nün muhalefetiyle karşılaşması üzerine eli cebinde (tabancasında) kürsüden indiği ve birbirlerinin üzerine yürüdükleri, Meclis Başkanı'nın çanı ortalarına fırlatmasıyle kavganın önlendiği herkes tarafından bilinmektedir. Bu olay ve Osman Ağa'nın gözünü budaktan esirgememesi, önce Allah sonra Paşa demesi, kayıtsız şartsız Paşa'ya itaat etmesi, tüm yazarlara Ali Şükrü olayını Osman Ağa'nın ve Atatürk karşıtları tarafına da Mustafa Kemal Paşa'nın üstüne yıkmalarına neden olmuştur. Bu çok basit bir yorumdur. Zaten birileri tarafından da bu sonucun çıkarılması istenmiştir. Ancak gerçekler bizce bu şekilde değil. Biraz da başka açıdan bakmak lazım: 1- Giresun Uşaklarının komutanı Osman Ağa, hem Mustafa Kemal Paşa'nın, hem de TBMM'nin korumasından sorumludur. Meclise silahlı girebilme hakkı sadece Giresun Uşaklarınındır. Bunun dışında her cepheye asker toplayarak yollayan ve 42. ve 47. Gönüllü Alaylarını kuran Osman Ağa, dönemin en prestiji komutanı ve liderlerinden biridir. Pontus meselesini bitirmiş, Kürt (Koçgiri) isyanını bastırmış, her cephede savaşarak zaferler kazanmış, İzmir'e kadar düşmanı kovalamıştır. Mustafa Kemal Paşa, canını ve hükümetini onlara teslim etmiştir. Abazıpkalarıyla diğer askerlerden ayrılan bu birlikler, özel birlikler olarak görülmüşlerdir. 2- Mustafa Kemal Paşa'yı ortadan kaldırmak isteyen birçok güç bulunmaktadır. Mustafa kemal Paşa'yı ortadan kaldırmak için ona ulaşmak lazımdır ki bu hemen hemen imkansız gibidir. Çünkü Giresun Uşakları, Abazıpkalılar bir gölge gibi onu izlemektedir. Osman Ağa ve Giresun Uşakları ortadan kaldırılmadan Ata'ya ulaşılamaz. 3- Atatürk ile Osman Ağa'nın arası nasıl açılabilir? Siyasi cinayetler Ağa'nın üstüne yıkılır ve emri Atatürk verdi söylentisi çıkarılırsa, araları açılır. Atatürk'ün prestiji sarsılır ve iktidardan düşürülebilir. Üstelik bir de 2. grup içindeki liderlik mücadelesi yapanlar, önemli bir rakiplerinden kurtulmuş olurlar. 4- Basit ve pek de önemli becerilere sahip olmayan küçük bir subayın, Atatürk'ün muhafızı olarak geleceğini garanti altına alabilmesi , komutan olabilmesi için Giresun Uşaklarından ve Osman Ağa'dan kurtulması lazımdır. Yahya Kaptan cinayetiyle bunu elde edemediyse de, Ali Şükrü Bey cinayeti bu yolu ona açabilir. Şimdi cinayet delillerine bakalım: a) Osman Ağa'nın sağ kolu ve muhafız alayının komutanı Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan ile Ali Şükrü Bey kahveden kol kola çıkarlar ve birlikte yürürler. Görgü tanıkları vardır. b) Osman Ağa ile Ali Şükrü Bey, Ağa'nın Samanpazarındaki evinde yemek yerler. c) Ali Şükrü Bey birkaç gün ortada görünmeyince, Ağa'nın evinde çalışan kadınlar sorguya alınır (tabiki işkence ve baskı ile, hatta demediklerini dedi diye yazarak) evden silah sesi geldiği ve bir kişinin yere düştüğünü/yuvarlandığını duyduklarını söylerler (daha doğrusu söyletilirler). d) Ankara'nın biraz dışında bir subay güya sinek yığını görür de, oraya bakınca eli dışarda olarak görülen bir kişinin gömülü olduğunu görür, açılınca Ali Şükrü Beyin cesedi çıkar. e) Cesedin elinde sözüm ona Osman Ağa'nın evindeki sandalyenin hasırından bir parça bulunur. Ali Şükrü Bey boğularak öldürülmüştür. Boğulurken hasır sandalyeden bir parça koparmış ve bu parça da ilginç bir şekilde elinde kalmıştır. Bu subay gelsin beni öldüren kim bulsun diye sanırım. Bu delilleri inceleyelim. Nasıl da mantık hatası var. Açıkca bir cinayet işlenmiş ve (tıpkı Yahya Kaptan cinayetinde olduğu gibi) bu cinayet Osman Ağa'nın üstüne yıkılmış. Şöyle ki; evde çalışan kadınlar silah sesi duyuyor, yere düşme sesi duyuyorlar. Ama çukurdan boğularak ölüdürülen Ali Şükrü'nün cesedi çıkıyor. Üstelik elinde bir hasır parçası var. İlginç bir şekilde bu hasır parçasının da Ağamızın evindeki sandalyeye ait olduğu sonucuna varılıyor. Öldürenler delil bırakmaktan hiç kaçınmamışlar. Üstelik dünya kadar boş yer varken, Ankara yakınlarında bir yere gömülüyor, üstelik yarı açık gömülmüş. Subay da sineklerden iz sürerek eliyle koymuş gibi cesedi buluyor. Hayatınızda duyabileceğiniz en komik deliller. Bu cinayet senaryosunu yazan çok vasat bir zekaya sahipmiş. Osman Ağa çetecidir, gerektiğinde gözünü kırpmadan adam da öldürmüştür. Zamanın şartları onu gerektiriyordur. Daha demokrasiden sözeden yoktur o zamanlar. İhanet, kan, ateş, barut, acı, savaş ve isyanların yıllarıdır o yıllar. Tuzak kurmayı, gerektiğinde düşmanı öldürmeyi iyi bilen bir kişi ve çeteleri, bu kadar basit delil bırakabilirler mi? Hiç mantıklı geliyor mu? Atatürk'ğn öldürtmediği çok belli. Çünkü ilk şüphe O'nun üstünde olurdu ve O'nu çok zor durumda bırakırdı. Bu konuda başarıya ulaştılar. Ankara Savcısı Atatürk'ü de sorguya çekmiştir. Siyasi açıdan çok zor durumda kalmıştır. Osman Ağa öldürülmeseydi, oyun ortaya çıkacaktı. Mustafa Kemal Paşa da Ağa'yı koruyacaktı. Mevki meraklısı birileri ise muradlarına eremeyeceklerdi. 2. Gruptakiler, siyasi rakiplerini ortadan kaldırırken, Atatürk'ü hem zor duruma düşürmüşler, hem de en sadık korumasından etmişlerdir. Bir taşla 3 kuş vurmuşlardır. Atatürk, Osman Ağayı koruyamadıysa da, kurşuna dizilmek üzere olan Giresun Uşaklarını korumuş, İsmet Paşa'yı ve Kazım Karabakir Paşa'yı devreye sokarak, kurşuna dizilmelerini önlemiştir. Ölene kadar da Osman Ağa'nın ailesi ile ilişkisini kesmemiştir. Osman Ağa'nın mezarının bir fındık bakçesinde olduğunu duyunca da, hemen Kale'nin en yüksek yerine anıt mezar yaptırılmasını ve Ağa'nın oraya nakledilmesini buyurmuştur. En azından bu da Atatürk'ün , Ali Şükrü Bey ve Ağamızn cinayetiyle bir ilgisi olmadığını göstermektedir. Sonuç olarak, kötü niyetli kişiler tarafından sırf Mustafa Kemal ve onun oluşumu bertaraf olsun diye önce Ali Şükrü Bey öldürülmüş, sonra cinayet Osman Ağa'nın dolayısıyla Mustafa Kemal'in üzerine yıkılmış, sonra da Osman Ağa hunharca katledilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk de bu olaylar sinsilesinde çok zarar görmüş olsa da Türk milleti için çalışmaya devam etmiş ve devrimlerini sırasıyla yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ü daha önce de ortadan kaldırmak isteyen güçler, Çerkez Ethem , Ali Şükrü ve Osman Ağa olayları ile istediğini başaramayınca İzmir suikastini tertip etmiştir. İzmir suikastinden de Atatürk'ü koruyan ve kurban edilmesini önleyen de Giresun'lu muhafızlardı. (Alıntı)
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23