• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0

Harşıt savunması

19 Yorum
Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Halit ergenc.

Cennetin efendisi ciyerimin köşesi kalbimin neşesi .
  • 3 Ay Önce

Ersan

. Cumhurbaşkanlığı İletişim Merkezi (CİMER)’ ne yapmış olduğunuz başvurunuz 2503137626 sayısı ile alınmıştır. Başvurunuz ile ilgili tüm işlemleri CİMER’in internet adresinden takip edebilirsiniz.bugun ki köşe yazın gene cimer e şikayet edildi
  • 3 Ay Önce

Emekli

Topal Osman şehit Ali Şükrü beyin günahından kurtulamaz.
  • 3 Ay Önce

Cem

Milletin ekonomik derdi bitti hükümeti elestirecegine dalga geçiyorsunuz millet ile. Ben bugüne bakarım.
  • 3 Ay Önce

iyildiz

Kerasus olmasaydı Osmanlı olmayacaktı ha
  • 3 Ay Önce

okur

 idris harsit savunmasiymis yazsana sahte diplomalari
  • 3 Ay Önce

Adalet sistemi beğenmiyorlardı, şimdi HUKUKçu oldular

ayyaşların hırsızlıklarını yazsın olur mu ? onları yaz diyemiyorsunuz hiç ! iki yüzlülük yapmayın

ŞEREFLİ TS

Yazar bey bu ülkede benim sahip olduğum ama kürtlerin sahip olamadığı 3 tane hak mahrumiyeti söylermisin söylersen akepeye oy verecem söz,kürtler radar cezası yemez elektrik parası vermez vergi nedir bilmez halaa kürt sorunu var öylemi bence bu ğlkede TÜRK lük birilerine batıyor
  • 3 Ay Önce

hacı

İdris abi sahte diploma gibi önemli bir konu varken gündem dışı konuları yazmanızın sebebi nedir
  • 3 Ay Önce

Ayhan T.

Hacı bırakta birazda bizlere anlatılmayan tarihlerden birṣeyler öğrenelim

Ysr

Teşekkür ederim. Gerçegi anlatin,millet kahramanlarini öğrensin.
  • 3 Ay Önce

Osman aga

SİNOP GERZE BASKINI... 1920 Nisan’ının ilk haftası orta büyüklükte bir tekne, öğlen saatlerine yakın Sinop’un Gerze ilçesinin iskelesine yanaştı. İçinden on dokuz, yirmiyi geçmeyen, bıyıkları yeni terlemiş, siyah giysiler içerisinde, pür silah on yedi genç çıktı. Silahlı gençler önce aksayarak yürüyen reislerini takip ederek, iskelenin 50 metre uzağında, üzerinde hükümet konağı yazılı kaymakamlığa girdiler. Şehrin çarşısının başlangıcında bulunan kaymakamlığa, Osman ağa’nın geldiğinin duyulması çok uzun sürmedi ve halk hükümet konağının önünde toplanarak merakla beklemeye başladı. Binanın içinden önce gürültüler, bağrış çağırışlar geldi. Daha sonra da şehrin Rum eşrafından, zengin ve varlıklı bir şahıs olan Hıristof kaymakamlığa girdi. Gürültüler yeniden sokağa kadar taştı ve bir el silahı duyuldu. Kısa bir süre sonra da Osman ağa dışarı çıkıp çarşıda birkaç Türk’ün dükkânlarına uğradı. Ve adamlarıyla birlikte geldikleri tekneye binerek, iskeleden ayrıldılar. Bütün bunlar birkaç saatin içinde olmuştu. Halk, tekne deniz ufkunda bir nokta haline gelip kayboluncaya kadar limandan ayrılmadan gidenleri seyretti. Osman ağa’nın gittiği haberi hızla, dağlara taşlara uçuruldu... Kara zıpkalılar hükümet konağına girer girmez, Osman ağa doğruca kaymakamın odasına çıkmış ve O’na bölgedeki en azılı Rum Pontus çetesinin başı olan Hırbo’nun nerede olduğunu sormuş, kaymakamın mıntıka’da astığı astık, kestiği kestik Rum eşkıya hakkında bir şey bilmiyor olması bir tarafa, ileri geri konuşması üzerine, O’nu tartaklamış.. Bu defa, ilçede ileri gelen Rumlardan biri olan Hırbo’nun kayınbiraderi, çetenin baş yardım ve yatakçısı onların her türlü ihtiyaçlarını karşılayan Hristos’u kaymakamlığa çağırtmış. Hristos’a da Hırbo eşkıyalarının yerini sormuş. O da kaymakam gibi bilmiyorum, haberim yok, gibi cevaplar vermiş, bununla da kalmamış, birden celallenip: “Siz kimsiniz? Sizin gibi çetecileri beni sorguya çekmesi ne haddine" der demez Osman Ağa’nın yardımcılarından Mustafa Kaptan’ın tabancası Hristos’un şakağında patlamış. Giresun Gönüllüleri Müfrezesi Reisi’nin çarşıda alış veriş yapıyor gibi bir iki Türk’ün dükkânına uğraması da muhbir-haber elemanlarıyla görüşmesinden başka bir şey değildi. Küre Dağları (İsfendiyar) silsilesinin batı uzantısındaki Dranaz Dağı, Gerze sahillerinden 35-40km içeridedir. Sinop'u Boyabat üzerinden İç Anadolu'ya bağlayan yol, bu dağdan geçer. Dranaz üzerindeki köylerden biri Bürnük'tür ve bu köyün yakınında yolun kenarında “Kurtlu Hanı” adıyla bir konaklama yeri vardır. (Tamamen ahşap olan Kurtlu Hanı, birkaç sene önce çok eskimiş olduğundan, çökerek yıkıldı.) Giresun gönüllülerinin Gerze’den ayrıldıkları günün gece yarısını geçen saatlerinde Kurtlu Han’dan dışarı Rumca müzik sesleri, naralar, nidalar gelmekteydi. Aniden hanın kanatlı kapılarının ikisi birden tekmeyle ardına kadar açıldı. Hanın içini idare lambaları ile yanan ocağın alevleri aydınlatıyordu. Hırbo ve otuz altı Rum eşkıyası burada çalgılar eşliğinde çengi oynatmaktaydılar. Osman Ağa’nın içeri girişi ile eşkıyanın hepsi buz kesilir. Hiçbiri duvarda asılı olanlar şöyle dursun, yanlarında duran mavzerlerine bile davranamazlar. Kara zıpkalılar karşılarındadır... Rum Pontus’lular büyük küçük bütün dillerini yutmuş, gözleri fal taşı gibi dışarı fırlamış haldeyken, Osman Ağa'nın sesi hanın duvarlarında çınlar: —Ulan palikarya enikleri! Türk köylerinde korumasız insanları soyar soğana çevirir, onlara zulüm ve tecavüzlerinizin zaferi diye mi burada alem yapıp çengiler oynatırsınız?... Yunan’ın İzmir'e İngiliz’in Samsun'a çıkmasıyla şımarıp bu toprakların efendisi mi olacağınıza aklınız kesti? Nankör kefereler, şimdi ben sizin gibi köçeklere nasıl avrat gibi oynatılacağını gösteririm! Soyunun hepiniz! Dümbelekçiler! Sizde biraz önceki Rum gıygıyını çalın! Ocak başında bulunan, ekmek ve yufka pişirmede kullanılan 6-7 sacı işaret ederek, Giresun Gönüllülerine, "Şunları ısıtıp salonun ortasına koyun!"emrini verir. Nihayet Hırbo’nun dili çözülür: —Ağam, etme eyleme, biz ettik sen etme, bağışla... —Ulan Türk düşmanı Hırbo, seni artık bütün Rum kiliselerinin duaları bile kurtaramaz, yaltaklanıp durma... Uzun sürmez, Kurtlu Han'dan gruplar halinde yükselen mavzer sesleri, karanlıkları deler gibi civardaki ormanlar ve hana yakın köylerde yankılanır. Gün ağardıktan çok sonra, gene de korka korka Kurtlu Hanı'na girebilen civardaki Türk ve Rum köylüler, Hırbo ve adamlarının cesetlerini irkilerek izlemekten, salonun duvarına kömürle yazılmış yazıyı epey geç fark ederler. “Rum Pontus’lular! Vatana ihanet edenler ve Türk ahaliye eziyet çektirenler yerlerde gördükleriniz gibi tepelenecektir.” Giresun Müdafai Milliye Reisi Osman Ağa. (Alıntı)
  • 3 Ay Önce

Gerçekler....

Bildiğiniz gibi Atatürk'ün muhafızlığı görevini Osman Ağa'nın adamları Giresun Uşakları yerine getirmekteydiler. Mustafa Kaptan da muhafız alayının komutanıydı. Daha sonra Yüzbaşı İsmail Hakkı Tekçe'de koruma birliğine girdi. 1 Nisan'ı 2 Nisan'a bağlayan gece Giresun muhafız alayı Meclis kararıyla lavedilerek muhafız alayı komutanlığına İsmail Hakkı Tekçe getirilmiştir. İsmail Hakkı Tekçe, daha önce de Trabzonlu Kayıkçılar Kahyası Yahya kaptan'ı öldürmüş ve bu suçu Osman Ağanın üstüne atmıştır. Yahya Kaptan, Türkiye Kominist Partisi'nin başkanı (Giresun'lu) Mustafa Suphi ve arkadaşlarını öldürmüştür. Osman Ağa defalarca Yahya Kaptan'ı kendisinin ve adamlarının öldürmediğini söylediyse de, bu cinayet üzerine yıkılmıştır. Çünkü Yahya Kaptan'ı tuzağa düşüren ve kurşun yağmuruna tutanların üzerinde Giresun uşaklarının giyindiği abazıpka bulunmaktadır. Ancak 1970'li yıllarda General olarak ordudan emekliye ayrılmış olan İsmail Hakkı Tekçe, Milliyet Gazetesi'ne hatıralarını anlatırken, Yahya Kaptan'ı kendisinin ve Giresun'luların abazıpkasını giyinen adamları tarafından öldürdüğünü ve bu olayı Osman Ağa'nın üstüne yıktığını itiraf etmiştir. İ.Hakkı Tekçe, Osman Ağa'yı da öldürmüştür. Pekiyi Trabzon Milletvekili Ali Şükrü Beyi kim öldürmüştür? Bu konuda çok yorum yapılmış, ama yargılama yapılmadan Osman Ağamız infaz edilmiştir. Ali Şükrü Bey, 1. TBMM'deki padişah yanlılarının toplandığı 2. grup adı verilen grubun liderlerinden ve Mustafa Kemal Paşa'nın en önemli muhalifi hatta rakibidir. O dönemde Mustafa Kemal Paşa önemli bir güç ve lider olmakla beraber, tek güç ve lider değildir. Kurtuluş savaşı sonucunda egemenliğin, zaferi kazanan milletin değil de, Osmanlı hanedanının olmasını isteyenler de çok önemli bir güçtür. Ali Şükrü Beyin öldürülmesi olayı ise o günlerin en ilginç olayıdır. Ali Şürkü ile Mustafa Kemal Paşa'nın kavgası, hatta Paşa'nın birgün TBMM'de konuşma yaparken Ali Şükrü'nün muhalefetiyle karşılaşması üzerine eli cebinde (tabancasında) kürsüden indiği ve birbirlerinin üzerine yürüdükleri, Meclis Başkanı'nın çanı ortalarına fırlatmasıyle kavganın önlendiği herkes tarafından bilinmektedir. Bu olay ve Osman Ağa'nın gözünü budaktan esirgememesi, önce Allah sonra Paşa demesi, kayıtsız şartsız Paşa'ya itaat etmesi, tüm yazarlara Ali Şükrü olayını Osman Ağa'nın ve Atatürk karşıtları tarafına da Mustafa Kemal Paşa'nın üstüne yıkmalarına neden olmuştur. Bu çok basit bir yorumdur. Zaten birileri tarafından da bu sonucun çıkarılması istenmiştir. Ancak gerçekler bizce bu şekilde değil. Biraz da başka açıdan bakmak lazım: 1- Giresun Uşaklarının komutanı Osman Ağa, hem Mustafa Kemal Paşa'nın, hem de TBMM'nin korumasından sorumludur. Meclise silahlı girebilme hakkı sadece Giresun Uşaklarınındır. Bunun dışında her cepheye asker toplayarak yollayan ve 42. ve 47. Gönüllü Alaylarını kuran Osman Ağa, dönemin en prestiji komutanı ve liderlerinden biridir. Pontus meselesini bitirmiş, Kürt (Koçgiri) isyanını bastırmış, her cephede savaşarak zaferler kazanmış, İzmir'e kadar düşmanı kovalamıştır. Mustafa Kemal Paşa, canını ve hükümetini onlara teslim etmiştir. Abazıpkalarıyla diğer askerlerden ayrılan bu birlikler, özel birlikler olarak görülmüşlerdir. 2- Mustafa Kemal Paşa'yı ortadan kaldırmak isteyen birçok güç bulunmaktadır. Mustafa kemal Paşa'yı ortadan kaldırmak için ona ulaşmak lazımdır ki bu hemen hemen imkansız gibidir. Çünkü Giresun Uşakları, Abazıpkalılar bir gölge gibi onu izlemektedir. Osman Ağa ve Giresun Uşakları ortadan kaldırılmadan Ata'ya ulaşılamaz. 3- Atatürk ile Osman Ağa'nın arası nasıl açılabilir? Siyasi cinayetler Ağa'nın üstüne yıkılır ve emri Atatürk verdi söylentisi çıkarılırsa, araları açılır. Atatürk'ün prestiji sarsılır ve iktidardan düşürülebilir. Üstelik bir de 2. grup içindeki liderlik mücadelesi yapanlar, önemli bir rakiplerinden kurtulmuş olurlar. 4- Basit ve pek de önemli becerilere sahip olmayan küçük bir subayın, Atatürk'ün muhafızı olarak geleceğini garanti altına alabilmesi , komutan olabilmesi için Giresun Uşaklarından ve Osman Ağa'dan kurtulması lazımdır. Yahya Kaptan cinayetiyle bunu elde edemediyse de, Ali Şükrü Bey cinayeti bu yolu ona açabilir. Şimdi cinayet delillerine bakalım: a) Osman Ağa'nın sağ kolu ve muhafız alayının komutanı Gümüşreisoğlu Mustafa Kaptan ile Ali Şükrü Bey kahveden kol kola çıkarlar ve birlikte yürürler. Görgü tanıkları vardır. b) Osman Ağa ile Ali Şükrü Bey, Ağa'nın Samanpazarındaki evinde yemek yerler. c) Ali Şükrü Bey birkaç gün ortada görünmeyince, Ağa'nın evinde çalışan kadınlar sorguya alınır (tabiki işkence ve baskı ile, hatta demediklerini dedi diye yazarak) evden silah sesi geldiği ve bir kişinin yere düştüğünü/yuvarlandığını duyduklarını söylerler (daha doğrusu söyletilirler). d) Ankara'nın biraz dışında bir subay güya sinek yığını görür de, oraya bakınca eli dışarda olarak görülen bir kişinin gömülü olduğunu görür, açılınca Ali Şükrü Beyin cesedi çıkar. e) Cesedin elinde sözüm ona Osman Ağa'nın evindeki sandalyenin hasırından bir parça bulunur. Ali Şükrü Bey boğularak öldürülmüştür. Boğulurken hasır sandalyeden bir parça koparmış ve bu parça da ilginç bir şekilde elinde kalmıştır. Bu subay gelsin beni öldüren kim bulsun diye sanırım. Bu delilleri inceleyelim. Nasıl da mantık hatası var. Açıkca bir cinayet işlenmiş ve (tıpkı Yahya Kaptan cinayetinde olduğu gibi) bu cinayet Osman Ağa'nın üstüne yıkılmış. Şöyle ki; evde çalışan kadınlar silah sesi duyuyor, yere düşme sesi duyuyorlar. Ama çukurdan boğularak ölüdürülen Ali Şükrü'nün cesedi çıkıyor. Üstelik elinde bir hasır parçası var. İlginç bir şekilde bu hasır parçasının da Ağamızın evindeki sandalyeye ait olduğu sonucuna varılıyor. Öldürenler delil bırakmaktan hiç kaçınmamışlar. Üstelik dünya kadar boş yer varken, Ankara yakınlarında bir yere gömülüyor, üstelik yarı açık gömülmüş. Subay da sineklerden iz sürerek eliyle koymuş gibi cesedi buluyor. Hayatınızda duyabileceğiniz en komik deliller. Bu cinayet senaryosunu yazan çok vasat bir zekaya sahipmiş. Osman Ağa çetecidir, gerektiğinde gözünü kırpmadan adam da öldürmüştür. Zamanın şartları onu gerektiriyordur. Daha demokrasiden sözeden yoktur o zamanlar. İhanet, kan, ateş, barut, acı, savaş ve isyanların yıllarıdır o yıllar. Tuzak kurmayı, gerektiğinde düşmanı öldürmeyi iyi bilen bir kişi ve çeteleri, bu kadar basit delil bırakabilirler mi? Hiç mantıklı geliyor mu? Atatürk'ğn öldürtmediği çok belli. Çünkü ilk şüphe O'nun üstünde olurdu ve O'nu çok zor durumda bırakırdı. Bu konuda başarıya ulaştılar. Ankara Savcısı Atatürk'ü de sorguya çekmiştir. Siyasi açıdan çok zor durumda kalmıştır. Osman Ağa öldürülmeseydi, oyun ortaya çıkacaktı. Mustafa Kemal Paşa da Ağa'yı koruyacaktı. Mevki meraklısı birileri ise muradlarına eremeyeceklerdi. 2. Gruptakiler, siyasi rakiplerini ortadan kaldırırken, Atatürk'ü hem zor duruma düşürmüşler, hem de en sadık korumasından etmişlerdir. Bir taşla 3 kuş vurmuşlardır. Atatürk, Osman Ağayı koruyamadıysa da, kurşuna dizilmek üzere olan Giresun Uşaklarını korumuş, İsmet Paşa'yı ve Kazım Karabakir Paşa'yı devreye sokarak, kurşuna dizilmelerini önlemiştir. Ölene kadar da Osman Ağa'nın ailesi ile ilişkisini kesmemiştir. Osman Ağa'nın mezarının bir fındık bakçesinde olduğunu duyunca da, hemen Kale'nin en yüksek yerine anıt mezar yaptırılmasını ve Ağa'nın oraya nakledilmesini buyurmuştur. En azından bu da Atatürk'ün , Ali Şükrü Bey ve Ağamızn cinayetiyle bir ilgisi olmadığını göstermektedir. Sonuç olarak, kötü niyetli kişiler tarafından sırf Mustafa Kemal ve onun oluşumu bertaraf olsun diye önce Ali Şükrü Bey öldürülmüş, sonra cinayet Osman Ağa'nın dolayısıyla Mustafa Kemal'in üzerine yıkılmış, sonra da Osman Ağa hunharca katledilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk de bu olaylar sinsilesinde çok zarar görmüş olsa da Türk milleti için çalışmaya devam etmiş ve devrimlerini sırasıyla yapmıştır. Mustafa Kemal Atatürk'ü daha önce de ortadan kaldırmak isteyen güçler, Çerkez Ethem , Ali Şükrü ve Osman Ağa olayları ile istediğini başaramayınca İzmir suikastini tertip etmiştir. İzmir suikastinden de Atatürk'ü koruyan ve kurban edilmesini önleyen de Giresun'lu muhafızlardı. (Alıntı)
  • 3 Ay Önce

Gerçek çarpıtılmaz!

Topal Osman adamlarıyla Çankaya'yı niye bastı peki? İpek Çalışlar, Latife kitabında Topal Osman'ın Çankaya'yı bastığını, Latife hanımın M. Kemâl'in kalpağını giyerek köşkte kaldığını, M. Kemâl'in köşkten kaçtığını, bunu anlayan Topal Osman'ın çılgına dönüp herşeyi parçaladığını yazıyor. Sadık adamı Topal Osman'ın M. Kemal ile derdi nedir ki köşkü basıyor, bulamayınca çılgına dönüyor!?

anlayana

OSMANLI NAMAZ KILAN BİR NESİLDİ..rakıcı ayyaş değildi..biz müslümanlar Osmanlının izindeyiz..gavurun laikliği şapkası medeniyeti sizin olsun

Yörük

Maalesef nesil Harşit müdâfaasını bilmiyor. Annelerimizin ırzları pâyımâl olmasın diye neler yaptıklarından kızlarımız ise bî-haber ve bîgânedir. ( Gerçi şimdi saçı tesettürlü özü çıplaklar bile diyanet hutbede Kuranın tessetür âyetini okuduğu için her ortaya fâş ediyor. ) Bu vatan başta Harşit müdâfaasını yapanlar gibi nice isimsiz kahramanlar sayesinde ayakta.
  • 3 Ay Önce

Dalga Dümen

Şeref'e, ulan İngilizler daha 8 Mayıs 1919'da, milli mücadele henüz başlamamışken arşivlerinde çıkan belgelerde, Hilafet kaldırılmalı, Cumhuriyet kurulmalı demişlerdir. Aldın mı mesajı?!

Şeref

Ulan adam rakı sofrasında bu cumhuriyeti kurdu ise, birde ayık olsaydı.....!!!!

yeni layık düzen böyle...düzen düzene

yeni nesil AYYAŞLARI biliyor,, rakı sofralarından kalkmayanları kahraman görüyor... tarihini bildiğini zanneden müslüman atasına küfreden soysuzlar var artık ülkede..bu layık düzen böyle gider..bir savaş çıkarsa ilk kaçanda bu züppeler olur..
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23