Teknoloji nimetini nedamete döndürmek
Çünkü insanoğlunun keşif kabiliyeti her türlü teknolojiyi üretmeye müsait. Böyle bir akılla donatılarak yaratılmıştır.
Nimet kelimesi kavram olarak; Allah’ın lütfu-ihsanı-bağışı ve aynı zamanda emanetidir.
Dolayısıyla bu nimetin; insanlığın, kâinatın ve bütün yaratılanların faydasına kullanılması gerektiği gibi çeşitli tariflerle izah edilebilir.
İnsanlığın yararına sunulan her nimetin; insanlığın mahvına, aklın-mantığın-fikrin-düşüncenin, kısacası hayatın tümünün zararı için kullanılması nimete küfürdür.
En küçük teknolojik buluştan en büyüğüne kadar şöyle kimin aklına ne geliyorsa bir muhasebe yaptığımızda, daha çok insanlığın kötülüğüne kullanıldığı meydandadır.
Meseleyi büyütüp, uluslararası teknolojik savaşlara kadar götürmeden daha insani noktaya taşıyalım.
Mesela cep telefonlarını ele alalım. Neredeyse 24 saat insanların beynine, zihnine, aklına, duygularına oluk oluk kir akmaktadır.
- “Akıtmasınlar efendim. Herkes elindeki telefona sahip çıksın, çıkamıyorsa, kullanmasın” demek kolay. Bu iradeyi gösteren varsa tebrik edelim.
………………
Kabul etmeliyiz ki; teknoloji nimetini el birliğiyle nedamete döndürerek, hepimiz kirlenmekteyiz. Hafızalarımız, öğrenme becerimiz, anlatma-idrak ve okuma kabiliyetimiz hızla arızalanmakta.
Cümle duygularımızı kendi elimizle, isteğimizle, vazgeçilmez arzularımızla kirletmekteyiz. Sonra da depresyon ilaçlarına hücum edilmekte! Doğru mu? Doğru!
Son günlerde aileler üzerine yapılan bir araştırmaya göre ülkemiz genelinde; saat 21 ila 24 arasında evlerin çok büyük ekseriyeti cep telefonunun başında imiş.
Bir de bunun evler dışı var ki, o cenahlar daha büyük facia. Sosyal medyadan para kazanan uyanıkların sorgusuz, sualsiz müşterileriymiş!
Cep telefonlarıyla kurulan iletişimler, seyredilenler, YouTube’de yayınlanan kısa veya uzun metrajlı görüntülerin insanlara öğrettiği hiçbir şey yokmuş. O an eğlendirmekte, eğlendirirken de zihinleri, dili ve kalbi domura uğratmaktaymış.
-“Peki, temiz güzel faydalı şeyler seyrediliyorsa”. Acaba! Öyleyse eyvallah!
………………
“Derdi söylemek kolay çaresi nedir”? El-cevap:
Derdi isteyerek yüklenen çaresini de bulmalı. Çünkü bu derdi insanoğlu kendi aklı ölçüsünde büyük bir zevk ve iştiyakla yüklenmektedir.
Ve daha da vahimi; öyle bir kirlenme ki, üç nesil arasında köprüler kopmuş vaziyette.
Büyükbabalar veya büyükanneler ile torunlar arasındaki “aidiyet-mesuliyet ve muhabbet” uçurumu gittikçe açılmakta, kapanması imkânsız hale gelmekte.
Anne ve babalarla evlatlar arasındaki uçurum da hızla büyümekte. Bir “aile” olarak değil, gidecek yerleri olmadığı için birbirlerine katlanılan evlerin sayısı hızla artmaktadır.
Medya ve sosyal medya denilen gayya kuyusu bu artışı bir felakete dönüştürmekte, insani değerleri ve kabiliyetleri körelterek kişileri yönetmektedir.
………………..
Ezcümle:
Ömür, Yüce Yaratıcı tarafından insana bahşedilmiş büyük bir nimettir.
Tekrar verilmeyecek olan nimeti heba etmek ya da etmemek, kişinin iradesi dâhilindedir. İsteyen istediği gibi kullanabilir ama çevresine zarar vermeden.