Kurtuluş Savaşı mı İstiklal Savaşı mı?
Kurtuluş Savaşı mı İstiklal Savaşı mı?
Hüseyin Öztürk
Tarihimizdeki kavram kargaşası bir türlü temizlenemedi. Tarihin hakikatini anlatmak yerine isimler üzerinden süren bir sinsilik var.
Tabii bu sinsilik, milletimizle devletimizin bütünleşmesini bir türlü hazmedemeyen belli kesimler tarafından bile isteyerek sürdürülmektedir ve neden fark edilmemektedir.
Başlıktaki soruyu tekrarlayalım.
Bütün bir millet olarak haçlı işgalcileri topraklarımızdan kovmanın adı “Kurtuluş Savaşı mıdır”? “İstiklal Savaşı mıdır?
Zihinlerini yormak istemeyen yahut nemelazımcılık tavrıyla “adam sen de” diyebilecekler için soru fark etmeyebilir.
Yalnız hiçbir isim rastgele konulmaz ve yaşatılmak istenmez. Ve hadiseler, isimler üzerinden öğrenilir ve öğretilir. Bir meselenin bel kemiğini isim belirler.
“Kurtuluş Savaşı” adına sahip çıkarak, milletimizin “İstiklal Mücadelesine”, “Kurtuluş” ismini verenler, sıradan vermiş olamazlar.
“Kurtuluş Savaşı” diyenlerin ve böyle anılmasını isteyenlerin gayelerinin altında yatan ana sebep, topraklarımızda sadece işgalci haçlıların değil, aynı zamanda Osmanlı hâkimiyetinin de sona erdiğini ifade için kullanmaktadırlar.
“Kurtuluş Savaşı” adını; devletimize, milletimize, bayrağımıza, dinimize dirençle bakan sol tandaslı bilumum çevreler ile azınlıklar ısrarla kullanmakta ve kullanılmasını istemektedirler.
Örneğin işgal edilmek istenen vilayetimizin ve ilçelerimizin, “İstiklallerini Koruma” günleri vardır ve “Falan Şehrin Kurtuluşu” günü denilerek çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.
*
Şimdi sorunun cevabı için ehline müracaat edelim. Merhum D. Mehmet Doğan, “İstiklal Savaşının Örtülen Tarihi” isimli küçük risalesinde şunları yazar:
“1919-1923 arası dönem zamanında; ‘Milli Mücadele’. ‘Milli Mücahede’. ‘Milli Cidal’ ve ‘İstiklal Harbi’ gibi isimlerle anılmıştır. Fakat sonradan bütün bu isimlendirmeler bir kenara bırakılarak, ‘Kurtuluş Savaşı’ adlandırması öne çıkarılmıştır.
Türkiye’nin 1918-1922 dönemi, ‘Kurtuluş Savaşı’ olarak adlandırılabilir mi? Sömürgeleştirilmiş ülkelere mahsus bu tarz bir mücadele veya savaş, Türkiye’de cereyan etmiş midir?
Oysa 1918’den sonra Türkiye sömürgeleştirilmemiş fakat müstakilliği zedelenecek şekilde müdahalelere maruz kalmıştır. Bu yüzden ‘İstiklal Harbi’ adlandırılması doğrudur.
Müstakil olmak için yürütülen bu mücadele, Türkçe bakımından kusurlu uydurma ‘bağımsızlık’ kelimesi ile ifade edilmek istenirse, ‘Bağımsızlık Savaşı’ denilebilir fakat ‘Kurtuluş Savaşı’ deyimi, gerçeğe tekabül eden bir adlandırma değildir”.
*
Şimdi de Yahya Kemal’e müracaat edelim:
“Milli Mücadele süresince Mehmetçiğin adı “İstiklal Askerleridir”.
İzmir rıhtımından Sakarya siperlerine kadar adım adım dövüşen, Erzurum’dan Kars’a kadar Kazım Karabekir’le bu kara kışta yürüyen askere madalya az bir mükâfattır.
Çünkü bu son askeri, resmi bir seferberlik emri değil, doğrudan doğruya Allah’ın sadası silâh altına çağırdı. İstiklalimizi müdafaa etmek için dirilmiş cedlerimize benziyorlar, adları camilerimizin sütunlarına hakkadelmelidir. (Eğil Dağlar)
*
Ezcümle:
Şehirlerimizin “istiklallerini”, “kurtuluş” adıyla kutlayacak olan yetkililerimize:
“Sizler Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ın ağzından hiç “Kurtuluş Savaşı” ismini duydunuz mu? Ya; “İstiklal Mücadelesi” veya “Milli Mücadele” der kendileri.