Kadın, merhamet ve şiddet
Hemen her toplumda kadın konusu ateş gibidir. Yaklaşan herkesi yakar. Aklı erenler bu işlerden uzak durur ve durmaktadırlar.
Bir kere kadına şiddet konusu öyle çetrefilli bir şey ki, ne devletin ilgili kurumları ve kişileri, ne ehli vicdan kimseler, kadın ve şiddet hususunda hakikatleri söyleyemiyorlar.
Mesela kadına şiddetin önlenmesine dair hiç kimse çıkıp; “aile birliğinden, namus, ahlak, edep, hayâ, büyük-küçük, anne-baba-akraba-emanet, hak-hukuk” ve bütün bunların ötesinde ahiret gününden söz ederek, bu dünyanın “eden bulur” dünyası olduğunu, kadını ve erkeği birbirine karşı sorumlu olmaya mecbur kılan hallerden söz edemiyor.
Hele bir etsinler! İşte hep birlikte aldanmamız buradan başlıyor. Yani samimi şekilde hiçbirimiz gerçekleri ne kendimize ne de başkalarına karşı dile getiremiyoruz.
Çünkü kadın meselesi kapitalizmin, tüketimin, internet dünyasının ve eğlence sektörünün vazgeçilmesidir. Mesela şu hususlara neden hiç değinilmez?
•
- Kadına şiddetin kaynağı olan televizyon dizilerinin, sosyal medyanın sahasına giren bütün görüntülü, yazılı ve sesli mecralardaki yayınların, özellikle gençliği ve aileyi şiddete sevk ettiği neden konuşulmaz ve bunlara çekidüzen verilmez?
- Reklamlarda, pazarlama sektöründe ve bilumum alışverişlerde, kadınların cinsel obje olarak kullanılmasının toplumu tüketime ve sefahate sürüklediği, bankalar karşılıksız para dağıtıyormuş gibi kazanmadan harcama baskısı yaptığına niçin sessiz kalınır?
- Neden erkeklere hitap eden her türlü konuda kadınlar kullanılmaktadır?
- Bu şartlarda kadına insan diye mi, yoksa para kasası, para makinesi ve ticari bir emtia gözüyle mi bakılmaktadır?
Kadına şiddet denilince hep dövülen, sövülen, ötelenen kadınlarımız gündeme gelir. Peki, bu şiddete sebep olan başka kadınların olduğunu neden kimse dile getirmez?
Maalesef kadına şiddet meselesi, kızgın maşa gibidir kimse elini maşaya uzatmak istemiyor ve etrafından dolaşıp duruyor.
•
Ezcümle:
Kadınımız ısrarla ve inatla fıtratından koparılmaktadır. Kadının fıtratında; “annelik” duygusu en önde gelenidir ve asla yok edilemez ama zedelenir, hırpalanır, doğurduğu çocuğu sokağa atacak kadar hırçınlaştırılabilir.
Bunu yapanlar şiddet uygulayanlar değil, bunları şiddete sevk eden dış etkenlerdir. Bu kötülüklere neşter vurulmadan şiddet bataklığı kurutulmaz.
Kadın “merhamet denizidir”. Merhamet duygusu yok edilen kadının diğer duyguları hercümerç olur.
Kadının fıtratında “ev olma” “aileyi koruma, kollama” gücü sınırsızdır. Kadınımız bu duygu ve inancından koparıldıktan sonra bir daha derlenip toparlanamaz ve dağılır.
Kadınlar veya erkekler olarak hepimiz bir aldanışın içerisindeyiz.
Bu konudaki halimiz; mahallesindeki kızlara göz koyan ama başkası da kendi kız kardeşine göz koyunca namuslu kesilen tiplere benzemektedir.
İnsanın başkası olması kolaydır, kendi olması zordur. Başkası olmak rol yapmayı, kendisi olmak, tüm maskeleri yırtmayı gerektirir.
Maskeleri atalım, şiddet merhamete dönüşecektir.