Düzensiz Göçmenler Düzenli Hale Getirilemez mi? (1)
Düzensiz göçmenler elbette normal hiçbir insanın kabul edebileceği bir durum değil.
Meseleyi “Ensar-Muhacir” ekseninde düşünmek de suiistimal edildiğinden ve edileceğinden mevzumuzun o kısımla ilgisi yoktur.
Yalnız düzensiz göçmenler olmasa bugün evlerimize-işyerlerimize, çalıştığımız kurumlara ve nerede nasıl bir uğraş içerisindeysek her yere giren bütün giyecek-yiyecek-içecek ve bilumum eşyaların üretiminde “düzensiz” diye adlandırılan göçmenler çalıştırılmaktadır.
Düzensiz göçmenler düzenli hale getirilebilir. Sanırım İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya ve ilgili kurumlar bu hususta çalışmalar yapmaktadırlar.
1960’larda Almanya nasıl bizden düzenli şekilde işçi aldı ve diğer üçüncü dünya ülkelerinden getirdikleri işçilerle ülkelerini kalkındırdıysalar, biz de pekâlâ aynı sistemle düzensiz göçmenleri düzenli hale getirip; tarımdan, hayvancılığa, tekstilden sanayiye kadar tüm sahalarda istihdam edebiliriz.
•
Kendime soru: “Şu kadar nüfusumuz var, kendi işimizi kendimiz göremiyoruz da el âlemin göçmenlerine mi muhtaç olduk?”
Evet, muhtaç olduk! Hem ne muhtaç olma! Memleketimizde iş çok çalışan yok. “İşsizlik politik bir söylem! Yerkürede tembellikle kalkınmış hiçbir ülke bulunmamaktadır.
Maalesef, “Devlet versin ben yiyeyim” noktasına getirilen bizden başka ülke de yok. Küçük bir akarsu kenarına gölgesinde oturacağı ağaç fidesinin dikilmesini bile devletten bekleyen bir toplum haline geldik.
Bu hakikatler Ankara’da yahut İstanbul’da plazalarda, klimalı odalarda oturarak, sabah kahvaltısını başka restoranda, akşam yemeği başka restoranda, yiyerek içerek, sonra da ekranlarda akıl dağıtarak görülmüyor.
Fırsat buldukça Anadolu’ya çıkıyorum. Köylülerimizle, kasabalılarımızla çalışma alanlarında buluşuyorum, sofralarına oturuyorum, tarlalarında çalışmalarını izliyorum ve konuşuyorum.
Bu sebeple zaman zaman avazım çıktığı kadar; “Bizim bekamız tarım ve hayvancılık” diye bağırmak istiyorum ama sadece buradan yazabiliyorum.
•
Ne yazık ki, devlet politikamız, bu hususta ilgili bakanlıklarımız, kurum ve kuruluşlarımız da yeterince sahada emek harcamadıkları ve üretici kadar meseleyi yakından tanımadıkları için onlar da kâğıt üzerinde ve genelde kendi çiftçimizden değil de Batı’dan örneklerle ülke kalkındırmaya çalışıyorlar. Orası da bir garip ya neyse!
Memleket gerçeği mekânlardan, sahalardan ve buralarda çalışanlardan öğrenilir. Tohumun toprakla buluştuğu noktada, eğer toprak ile tohum arasındaki iletişimin nasıl geliştiğini ve sonucunu bilmiyorsanız, sadece laf üretmiş oluyorsunuz. Geçelim.
Düzensiz göçmenlerin ülkemizden gidebilmesi için köylerimizdeki, ilçelerimizdeki, vilayetlerimizdeki kahvehanelerde-cafelerde oturan ve vakit öldüren milyonlarca insanımızı üretimde nasıl değerlendirebiliriz diye bir planlama yapılabilir ve uygulamaya konulabilir.
Köylerde miras anlaşmazlığı yüzünden yahut sahipleri şehirlerde oturması hasebiyle ekilmeyen-dikilmeyen yüzbinlerce dönüm arazi atıl durumda heba olup gitmektedir.
•
Ezcümle:
Düzensiz göçmenler, düzenli hale getirilmezse, bu yıl ve sonrasında tarım ve hayvancılık gittikçe zorlaşacak ve üretim dibe vuracaktır. Yarına örneklerle anlatalım.