Bu Toprakları Vatan Eden İmanlar
Bu Toprakları Vatan Eden İmanlar
HÜSEYİN ÖZTÜRK
Ülkemizdeki Batıdan yönetilen vesayetçi zihniyetler ile devletten ve milletten memnun olmayan ve ne istedikleri de bilmeyen tuzu kuru kimselerin derdi nedir?
Dertleri, topraklarımızı vatan eden imanları reddetmeleri midir? Hâlbuki onlar vatan edinmeselerdi bu topraklarda nasıl yaşayacaklardı anlamak imkânsız.
Kutlu coğrafyamızı vatan edenler, öyle bir imana sahiplerdi ki, kendilerine azılı düşman olanlara bile kucak açan bir medeniyet kurmuş ve yaşatmışlardır.
Din, dil, ırk demeden, halkın huzurunu bozmayacak herkese kucak açmışlardır. Bu gerçeği inkâr etmek veya yok saymak, nasıl bir zihniyetin imalatıdır.
Dünyaya insanlık nedir öğreten Selçuklu ve Osmanlı medeniyetinin temeli “tevhid” merkezlidir. Böylesine açık hakikate rağmen, milletimizin tevhid inancına Cumhurbaşkanımız Erdoğan üzerinden husumet beslemek nasıl bir insan türünün işidir.
•
Türkiye’mizdeki esas problem, bu zihniyetlerin vicdanlarını çöpe atarak, cüzdanlarını daha çok şişirip, milli birliğimize karşı durmalarıdır.
Malum güruhun siyasi temsilciliğini yapan partiler ve particiliklerin ana gayesi de ne memleket idaresidir, ne de başka bir şeydir.
Yeter ki milletimiz; sahip çıktığı amentüsünden vazgeçsin ve bunların hegemonyasına girsin. Din namına hiçbir şey yaşanmasın ve konuşulmasın.
Geçmişte denendi olmadı işte!
•
Milli tarih şuurundan mahrum ve kendi kültürü ile beslenmemiş kişiler ya halktan kopup kuru bir yaprak gibi boşlukta kaybolur veya hayatının son safhasında bu eksikliğini fark ederek aşağılık duygusu içinde ıstırap çekerek yaşar.
Yeryüzünde bir başka millet gösterilemez ki, böyle şerefli bir maziye sahip olsun ve reddederek, inkâr ederek unutturmaya kalksın.
Geçmişte denendi olmadı işte!
•
Son yüz yılımızın 80 yılı böyle geçti. Nihayet 20 yıldır; devletimizle, milletimiz kucaklaştı da bayrağımıza, vatanımıza, amentümüze sahip çıkar olabildik.
Bu büyük kavuşmayı hazmedemeyenler de fırsat buldukça hâlâ aba altından sopa göstermeye devam etmekte ve köhnemiş ideolojilerinden vazgeçememektedirler.
Bir türlü o devirlerin bittiğini kabullenemediklerinden, hakikatleri hazmetmekte sıkıntıları vardır. Galiba sıkıntının ana sebebi, tıbbın çözemediği bir rahatsızlık olsa gerektir.
•
Merhum Yahya Kemal’in Süleymaniye’de Bayram Sabahı şiirinde:
“Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını
Görüyor varlığının bir yere toplandığını;
Büyük Allah`ı anarken bir ağızdan herkes
Nice bin dalgalı Tekbir oluyor tek bir ses.”
Dediği gibi kısa fakat en geniş manasıyla milletimiz bu mısralarda belirtilen “dil, gönül ve iman birliği” içinde olan insanlar topluluğudur.
Ezcümle:
Aynı vatanda ve bir bayrak altında yaşadığımız halde tevhid inancına karşı tavır almak, insanlık açısından izahı zor bir meseledir.
Üzerinde yaşadığımız topraklarımızı vatan eden iman ile barışmanın kimseye zararı olmaz. Çünkü milli birliğimizin temelini ancak bu barış sağlayabilir.