Her şey çok güzel oluyor!
Yanıldınız, bu yazı, “Acaba ne yazsam” diye sağa sola bakınan bütün İstanbullu meslektaşlarıma o haftaki bir icraatıyla illa göz kırpan Ekrem İmamoğlu hakkında değil...
Hem Kemal Kılıçdaroğlu “Helalleşme” deyip de parti tabanından büyük tepki çekmişken, attı kendini geriye, hiç görünmüyor bu aralar... Hem de kendisiyle ilgili yazma hakkımı, yakında açılışını yapacağı bir tesisin önceki yönetim zamanındaki tamamlanma yüzdesini “Bakın çoğunu ben bitirdim, bu da benim icraatım” diyebilmek için raporlarda nasıl aşağı çektirdiğini anlatmak üzere saklıyorum.
Benim “Her şey çok güzel oluyor” dememin sebebi, son gelen faiz kararı...
Ekonomi yazacağım yani...
•
Dolar 11 lirayı geçmiş...
Ben onun 6 lira ederkenki havasını da bilirim...
Bu ülkede asgari ücretli vatandaş ne zaman, Amerikalı asgari ücretli gibi maaşının yarısını da değil, tamamını verip de piyasanın en pahalı cep telefonunu alabildi?
Hiçbir zaman...
Peki bugün ne değişti?
Dolar arttı, girdi fiyatları artacak, yurtiçinde de fiyatlar yükselecek öyle mi?
Bizim yurtiçinde fiyatlarımızın yükselmesi için doların artmasına gerek yok ki?
Geçtiğimiz sene ne oldu da ikinci el araç fiyatları tavan yaptı?
Ne oldu da bu sene gayrimenkul fiyatları uçtu?
“Ekonominin bu hale gelmesinde, faizlerin indirilmesinin, insanların fırsatçılığından ve kolay yoldan zengin olma hırsından daha olumsuz etkisi var” diyebiliyor muyuz?
Tamam, kimse sokakta kalmasın...
Tamam, İstanbul’da bir evin bir arabasının olması lüks değil, ihtiyaç...
Ama sen üç ay önce aldığın arabayı bugün yüzde elli kârla satmaya kalkarsan, dönüp dolaşıp o arabayı satın alan adam da sana evi yüzde elli zamlı satar.
Kimseye “Herkes kazanırken sen kaybet” demiyorum.
Fakat gidişata baktığımda, “Ben kazanayım da, herkes kaybetsin” diyenlerin de eninde sonunda kaybedeceğinin anlaşılamadığını net olarak görüyorum.
•
Faiz ve döviz, birbirine bağlı olarak hareket eder, doğrudur. Bu bağlamda, faiz indirme kararını hatalı da bulabilirsiniz.
Peki son dört yılda neler yaşadığımıza bakıyor musunuz? Muhalefet ve onları “dost” olarak niteleyenler bütün planlarını ekonomiyi bozarak hükümeti devirmek üzerine kurdu.
Kemal Kılıçdaroğlu, yabancı yatırımcıyı “Bu ülkede kimsenin can ve mal güvenliği yok” diye kaçırmaya kalkmadı mı?
Karar gazetesi daha geçtiğimiz hafta, “Ekonomi batıyor” demek uğruna, hisseleri halka da açık olan bir bankanın hissedarından gelen satın alma teklifini 10’da bir oranında düşürmedi mi? Biz yapsak BDDK ile SPK canımıza okur!
Kabul edin, bu ülkenin tuzu kuruları “Ekonomi batsın da, bunlar gitsin” dedi...
Hesap etmedikleri, “Ekonomi batsın” dedikleri noktada yaşanacak sıkıntıları bu ülkenin sıradan insanları zaten az çok yaşıyordu...
Şimdi o sıkıntıyı yaşama sırası Türk vatandaşı üzerinden Türk Lirası’yla kazanıp da dövizle harcayan ekibe geldiyse, yine garibana üzülürüm de, “Her şey çok güzel oluyor” da derim!