• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ersoy Dede
Ersoy Dede
TÜM YAZILARI

2002 Ruhu mu 2007 Ruhu mu?

27 Eylül 2015
A


Ersoy Dede İletişim: [email protected]

Seçimlerin yenilenmesi kararı ile birlikte yükseltilen bir söylem var biliyorsunuz.. Deniyor ki sürekli olarak “2002 Ruhuna dönmesi lazım Ak Parti’nin”.. Bu söylemi yükseltenlerin tam olarak neyi kastettiklerini anlamaya çalışıyorum bir süredir.. Yine o günkü gibi tek başına iktidar olsun deniyorsa, buna birazdan geleceğim.. Ama deniyorsa ki mevcut iktidara öfkeyi yükseltelim, Anadolu insanını iktidara taşıyalım, sistem partilerini tasfiye edelim, ezilenlerin hakkını koruyacak hareket doğsun, zenciler iktidara gelsin, açıkçası rasyonel bir tarafı yok bu söylemin.. Doğru o günün şartları içinde ‘Tayyip’ isimli birinin başını çektiği hareketin iktidar olması, ‘Abdullah’ isimli birinin hükümeti kurması falan açık açık 28 Şubat’a meydan okumaydı.. Ama böyle ‘o ruh var ya’ falan denecek bir büyüklükten söz etmediğimizi hatırlamamız lazım.. 

Evet Ankara partilerinin sistem dışı kaldığı, tasfiye edildiği o seçimlerde, Anadolu doğumlu bir zenci hareketi olan Ak Parti tek başına iktidara geldi.. Bu doğru. Ama hangi rakamlarla geldiğini iyi hatırlayın.. 41 milyon kayıtlı seçmenin 10 milyonunun oyunu alarak geldi.. teknik olarak yüzde 25’e denk geliyor gibi görünse de aldığı oy yüzde 34 oldu..  Dahası sistem, seçmenin dörtte birinin oyunu alan partiye yüzde 34 oy yazdığı gibi parlamentoda da yüzde 66’lık temsil verdi..  Bunları şunun için anlattım.. Ak Parti elbette 14 Ağustos 2001 tarihinde doğmuş ve girdiği ilk seçimde tek başına iktidarı alarak yakalanması güç seçim başarılarının ilkine imza atmıştır.. Ama bana soracak olursanız, ruhu özlenen tarih, 2002 değil, 2007 yahut 2014 olmalı..  Şöyle anlatayım. 2002 seçimlerine girerken, kendini şartlandırmış, bir katı Kemalist kesim vardı, Ak Parti’nin ‘şeriatçı’, ‘irticacı’ falan olduğunu düşünen.. Sivas’ta aydınları yaktığına inanan. Ve dolayısıyla da geniş kitlelerde ciddi bir önyargı oluştu.. Ama özellikle AB hedefine dönük politikalar ve arka arkaya yapılan reformlarla, bütün bu hakkında oluşan olumsuz algıyı kırdı.. İktidarın ilk yıllarında açıkça kulaklarımla şöyle şeyler duydum : “... ya hu bak kaç ay oldu daha memlekette hepimizi çarşafa sokmadılar..  Genelevler de kapatılmadı.. vs..” Dolayısıyla Ak Parti, hedeflediği ruhu 2002’de değil bence 2002 seçimleri sonrası ortaya koyduğu icraatlar sayesinde 2007 seçimlerinde yakaladı.. Şu ünlü ‘iki kişiden birinin oyunu aldı’ söyleminin miladı 2007 seçimleridir.. Ve 2002’deki gibi de değil. Sahiden hem kayıtlı seçmen + kullanılan oy = TBMM’deki temsil denkleminden bakılacak olursa, gerçek anlamda bir yüzde 50’lik başarı yakalanmıştır 2007’de.. Sahici sosyal demokratlar, solcular, liberaller, milliyetçiler inanılmaz bir teveccühle Ak Parti’nin yanında pozisyon almışlardı..  Demem o ki, eğer özlenecekse 2002 değil 2007 ruhu özlenirse daha doğru bir motivasyon olur gibi geliyor bana.. 

Gelelim tek başına iktidar meselesine.. Bu defa da Ak Parti, tıpkı 7 Haziran’da olduğu gibi yüzde 40’lar 41’ler seviyesinde bir oy alırsa kabul etmek lazım ki artık Ak Parti bu bandın partisi olmuş demektir. Önemli olan bir müddet daha bu seviyeyi koruyarak politikaları buna göre şekillendirmek. Böyle dramatik düşüşler sonrası yeniden yüzde 50’lere ulaşmak, gitmiş 2 - 2,5 milyon oyu yeniden kazanmak falan önemli bir başarı olacaktır. Bunda milletvekili aday listeleri, söylem, vaadler vesaireler kadar metal yorgunluğunun da tesiri olduğunu yok saymamak lazım. ‘Tek başına iktidar mümkün değil mi?’ Elbette mümkün. Geçen sefer 17 milletvekili ile kaçtı.. Dert o değil ki. Yine olursunuz tek başına iktidar. Bundan daha önemli olan başka bir durum var yok saymamamız gereken. O yeni duruma hazır mı Ak Parti, onu göreceğiz. Kalın sağlıcakla.

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23