• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Muhammet Seyfullah Maden
Muhammet Seyfullah Maden
TÜM YAZILARI

CHP’nin mıçmıç ikiyüzlülüğü!

27 Kasım 2025
A


Muhammet Seyfullah Maden İletişim: [email protected]

CHP’nin mıçmıç ikiyüzlülüğü!

MUHAMMET SEYFULLAH MADEN 

Allah’ın adıyla...

*

MHP lideri Bahçeli’nin, “Gerekirse alırım yanıma iki arkadaşımı, İmralı’ya kendim gider, muhatabımın gözünün içine baka baka sorarım sorularımı” çıkışı Meclis’teki komisyona bir eleştiriydi.

Terörsüz Türkiye çağrısının üstünden 1 yıl geçmesine rağmen bürokrasinin bu kadar hantal kalması Bahçeli’yi kızdırmıştı.

Sayın Bahçeli’nin eleştirisinden 1 gün sonra partiler kararlarını verdiler, üyeler belirlendi ve 3 milletvekili İmralı’ya gitti.



Teröristbaşı Öcalan’ın Türkiye Cumhuriyeti Devleti lehine birçok açıklama yaptığı, SDG’nin Suriye ordusuna entegrasyonu dahil çok sayıda konuda fikir belirttiği söyleniyor.

İmralı’ya giden heyette AK Partili, MHP’li ve DEM Partili vekiller vardı. CHP gitmedi.

“TOPLUMSAL RIZA” PERDESİ

MedyaScope’un aktardığına göre CHP’li kurmaylar, İmralı’ya gitmenin “toplumsal rıza üretme noktasında negatif etki yaratacağını” düşündüler.



“Ulusalcıların yüzde 2’lik oyuna talibiz” diyemeyen CHP’lilerin bu çıkışı son birkaç yıldaki en büyük ikiyüzlülükleri olabilir!..

Zira İmralı konusunda “rıza göstermeyen toplum” kent uzlaşısına çok mu razıydı, diye sormak gerekir.

Üstelik PKK silah bırakmamışken... Örgüt kendini lağv etmemişken... Türkiye sınırından çekilmemişken... Saldırılar sürerken... Türkiye’yi her gün tehdit ederken... ABD ve İsrail’in kontrolündeyken... Kürt gençlerin beynini yıkayıp ülkesine karşı kışkırtırken...


Toplum, HDP/DEM’in istediği her şeyi yapmanıza razı mıydı?..

Üstelik “toplumsal rıza” edebiyatı yapan da CHP... Tarihleri toplumun rızasını aldıkları icraatlarla dolu gibi konuşmaları ayrı bir komedi. 

Mustafa Kemal’in, “İdare-i maslahatçılar esaslı inkılap yapamazlar” sözü, CHP’nin İmralı konusundaki tavrının ne denli ikiyüzlü olduğunu gayet açık gösteriyor.


Zira CHP’nin kurucu değerleri, icraatlarında toplumun rızasını gözetmiyordu ki... “Halk için halka rağmen” diyen bir kurucu ideolojiye sahip partinin “toplum rızası” perdesine sığınması...

İnanılmaz!..

CHP SIKIŞIP KALDI

Kurmayların yaptığı en önemli çıkış ise milliyetçi partilere yönelikti. Zira, “Bebek katilinin ayağına gidilmez” diyenlerden olmadıklarını savundular: “Dilimize bakarsanız çok sert söylemlerimiz yok. (...) Biz kaba milliyetçi bir tavır içinde, ‘Terörist başının, bebek katilinin ayağına gitmedik’ diyerek siyaset üretmiyoruz. (...) Bizim söylemlerimizle başka partilerin söylemleri arasında ciddi bir entelektüel fark var.

Bu Zafer Partisi, İYİ Parti, Anahtar Partisi gibi partilere bir taşlamaydı kuşkusuz.

Bilindiği üzere kemalizmin altı şartından biri milliyetçilik... Ve ZP, İP ve AP’nin “kaba milliyetçi” tutumlarına sahip olmadıklarını ileri sürüyor CHP’liler.

Peki sizin “kibar milliyetçiliğinizin” sınırları ne?

Hamasetten kurtulamamış bir CHP’nin, kuru kelime oyunlarından başka bir şey değil bu.

“Entelektüel fark” dedikleri de şu; “Onlar Kürtleri görmezden geliyor, biz görmezden gelmiyoruz” demeye getiriyorlar.

Açık konuşayım, burada “kaba milliyetçi” partilerin tutumu CHP’den daha ilkeli. (Doğru demiyorum. Ama duruşları net.) En azından kökünden reddediyorlar birçok şeyi. CHP ise reddetmiyor ama destek de olmuyor Kürtlere. Buna rağmen “samimi siyasetle Kürtleri kazanacaklarını” söylüyorlar.

Ama halen CHP’nin yol haritası belli değil. İmralı ile görüşmeye alternatifiniz ne? Anlatın da bilelim.

Biz çok mu meraklıyız Öcalan’a? Konuşun, “doğruyu” gösterin, gerekirse destek olalım.

İkiyüzlülüğe lüzum yok!..

MUHATAP KİM

Dahası da var... CHP’li kurmaylar, Öcalan’ın baş müzakereci olarak görülmesini doğru bulmadıklarını söylediler. İrlanda’daki IRA ve İspanya’daki ETA gibi örgütlerle, ülkelerindeki parlamentoların doğrudan görüşmediklerini, bu yüzden Öcalan ile de görüşmenin doğru olmadığını savundular: “Parlamentonun buradaki görevi demokratik, denetleyici ve yasa yapıcı organ olmak. Biz CHP olarak bu rolde üstümüze düşeni yapmaya hazırız.

IRA ve ETA’nın PKK kadar dallanıp budaklanmadığından, ABD ve İsrail’in doğrudan müdahalesinden hiç bahsetmiyorlar. Sosyal farklılıklar da umurlarında değil. Yine, “Batı ne yaptıysa aynısını yapalım” kafasındalar.

Yalnız şunu da eklemek gerek; burada hem CHP’nin hem de diğer milliyetçi partilerin büyük bir çıkmazı var.

DEM’i aracı yapmayı, Öcalan’ın taleplerini DEM üzerinden Meclis’te çözmeyi bile “PKK’ya boyun eğmek” diye niteleyen bir kitle var.

Peki... Muhatabınız kim olacak?

Sayın Ağıralioğlu da geçtiğimiz günlerde aynısını yaptı. DEM/PKK çizgisinin, Kürtlerin temsilcisi gibi gösterilmesine karşı olduklarını söyledi. ZP’nin tutumu çok net, İP desen sadece “bu süreç ihanettir” deyip duruyor.

Tamam da Kürtlerin temsilcisi kim, siz söyleyin!.. Kent uzlaşısına rağmen 6 milyon oy aldı DEM Parti, ne yapacağız bu gerçeği?..

Sadece sürece karşı çıkıyorlar. Hiçbir somut çözüm önerileri yok. Bu kadar saçma bir siyaset anlayışı olabilir mi?

 “Orası değil, orası değil” diyen yeni gelin gibiler!..

“KÜRT SORUNU” ÇIKIŞI ELLERİNDE PATLAR

Henüz bitmedi... Kurmaylar, Meclis’teki komisyonun, Kürt sorununu sadece “güvenlik sorunundan ibaret” gördüklerini savundular. 

Kürt sorununun tarihsel, jeopolitik, kültürel etkileriyle konuşulacak çok konu var. Bir demokratik zemin oluşturmak ve o demokratik zeminde çözülmesini sağlamak lazım”vurgusu yaptılar.

El hak, doğrudur. Doğrudur da...

Türkiye’de Kürt sorununun oluşmasının baş müsebbibi ideolojinin bunu vurgulaması da...

Neyse... Neyse...

İşin en saçma noktasına geliyoruz şimdi!..

Kurmaylar sözlerini şöyle sürdürdüler: “Biz tamamen PKK’nın silah bırakması ve silah bırakanların Türkiye’ye dönmesiyle ilgili yasal düzenlemeler ile Öcalan’ın örgüt üzerindeki etkisine kilitlenmiş durumdayız. Demokratik adımlarla ilgili bir şey konuşulmuyor.

Ne yani, Kürt sorununun çözülmesinde en kritik noktanın “güvenlik” olarak görülmesi yanlış mı?

PKK kuruluş sürecinde Kürtlere saldırmadı mı? Öcalan “otoritesini” kabul ettirmek için onlarca Kürt öldürmedi mi?..

Ayrıca örgüt içi infazlar, okul gezmesi ayağına dağa kaçırılan çocuklar, doğduklarından beri “TC devleti şeytandır” söylemine maruz kalarak beyni yıkanan gençler...

Kürt sorununun kökeni sayılmaz mı?

Kürt sorunu yalnızca “ana dilde eğitim hakkından” mı ibaret zannediyor bu kemalistler?

Açık konuşalım, Terörsüz Türkiye süreci neticelendikten sonra... sivil ve eşitlikçi yeni anayasa da yapıldıktan sonra... Kürt sorununun çözülmesi için en az bir jenerasyonun geçmesi gerekecek...

Bu kültür değişimini zorunlu kılan çok yönlü bir atılım.

Peki bu sürecin “güvenlik sorununun çözülmesi” ile başlaması neden CHP’lileri rahatsız ediyor ki?.. Anlamak mümkün değil.

Sizi destekleyenler sosyal medyada, Müslüman Kürt önderlerin idam edildikleri biblolar satıp para kazanırken, daha kendi tabanına eşitlikçiliği anlatamayan kemalistlerin demokrasi vurgusu yapması da cabası.

Eh...

PKK silah bırakmamışken DEM’in her istediğini yapan CHP’nin, PKK silah bıraktıktan sonra, “Süreci güvenliğe indirgiyorlar” demesi de beni niye kızdırıyor anlamıyorum.

Meşhur internet ünlüsünün dediği gibi: “Biliydim beyle olacağını”!..

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23