• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Burak Karen
Burak Karen
TÜM YAZILARI

Sözün bittiği yer

14 Mayıs 2016
A


Burak Karen İletişim: [email protected]

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun TOBB Genel Kurulu’nda yaptığı “talihsiz” konuşma gündeme bomba gibi düştü.

Kılıçdaroğlu’nun “başkanlık sistemini bu ülkede kan dökmeden gerçekleştiremezsiniz” sözleri ülkede kaos ortamı oluşturmak için darbecilere yapılan bir çağrıdır.

Ey terbiye özürlü siyasetçi Kemal Kılıçdaroğlu...

Eskiyi yani statükoyu korumaya çalıştığın için yeni bir şey üretemiyorsun.

Getirildiğin yeri dolduramadığın için öfkeleniyor, şikâyet ediyor, vatandaşa kızıyor, cumhurbaşkanına hakaret ediyor ve işin içinden çıkamayınca da son yaptığın gibi “kan” dökmekten söz ediyorsun.

HDP’ye ödünç oy veren, FETÖ ile işbirliği yapan, teröristlerle empati kuran kokuşmuş zihniyetin ve senin için yolun sonu geldi. Senin halet-i ruhiyen Türkiye’deki muhalefet probleminin de ne kadar derinleştiğinin göstergesidir.

Bu söylem ve eylemler sağlıklı bir siyasi aklın ürünü olamaz. Derin bir çaresizliğin, siyasi açıdan bir bitişin çırpınışını sergiliyorsun.

Milletin iradesini yok sayacaksın, görmeyeceksin, onları dağdaki çoban diye niteleyeceksin, sonra da kalkacak demokrasi havariliği yapıp demokrasi nutukları atacak ve kan dökmekten dem vuracaksın.

Yok, öyle bir şey, eski çamlar bardak oldu.

Millet 13 yıldır girdiği her seçimi kaybeden bir partiye ve liderine oy verecek, onu dinleyecek kadar “koyun” değil... 

Ey düşünme gücü, ruh sağlığı yerinde olmayan Kılıçdaroğlu...

Siyasal kültürümüzü tahrip etmenin dışında ahlak anlayışımızı, adalet ve hukuk algılamamızı, insan ilişkilerimizi, değer yargılarımızı, milli karakterimizi yaralayan darbeleri ya da demokratik hayata müdahaleleri mi özledin?

Yaşadığımız bu kesintili süreçlerle ilkesiz, kuralsız, hasarlı demokratik tekrarlar adaleti değil gücü, vefayı dostluğu değil menfaati, dürüst olmayı değil fırsatçılığı tercih eden siyasetçi tipleri oluşturdu. Sen de onlardan biri olduğunu biliyorsun.

İdam sehpalarını hatırlatarak, kefenleri çağrıştırarak, beyaz çarşafla yola çıkma edebiyatı ile demokrasi dışı yöntemleri ima ederek aziz milletimizi cephelere bölüp ve taraflar arasında saf tutmaya davet ederek hangi odakların  taşeronluğunu yapıyorsun?

Kesintili demokrasiler silik, kendini ifadeden korkan, düşüncelerini hep ihtiyatla ve yuvarlak ifade eden, yarınından endişeli, ufku kapalı, duruş sergileyemeyen nesiller yetiştirdi ve toplumu yozlaştırdı.

Ey milli iradeyle kavgalı, her şeye karşı çıkan, eleştiren, vizyonsuz, misyonsuz bir parti konumundaki CHP’nin “şirazeden” çıkmış lideri...  

Kandan beslenen bir anlayışla partine ve devlet adamlığına yakışmayacak bir tavır daha sergiledin.

Kendini siyasi rekabete kaptırarak demokratik zeminde tartışılacak sistem problemlerini aklıselim zeminde tartışmak yerine savaş çığırtkanlığı yaparak siyaset zeminini ahlaksız bir seviyeye çekmeye çalışmaktasın.  

Ey Kılıçdaroğlu...

Bu mücadele, Olimpos dağının hainleri ile Hira dağının çocuklarının mücadelesidir.

Barıştan bu kadar korkan, siyasal varlığını bu kadar savaş ve ölüme bağlayan bir siyaset adamının yaslandığı ideolojik kültürden ne partisine, ne de ülkeye hayır gelir.

Demokrasi sizler için helvadan yapılmış bir put gibi. Sizlerin keyfinize göre ise iyi ama eğer sizlerin hoşuna gitmeyecek bir netice ortaya çıkarsa müşriklerin eskiden helvadan yaptıkları putları yedikleri gibi, siz de demokrasiyi yiyorsunuz.  

Ey yaptığı her abuk sabuk konuşma, attığı her yanlış adımda Cumhurun reisinin tokadını yiyip, hem halkın gözünde değer kaybeden hem de Cumhurun reisinin yeniden halkla kucaklaşmasına vesile olan, girdiği tüm seçimleri kaybeden ve bunu başarı olarak gören genel başkan...

Türkiye 21 Ekim 2007 tarihinde fiilen “Başkanlık Sistemi”ne zaten geçti. Hem de bu iş kan dökmeden ve suhuletle gerçekleşti.

Öyle hastalıklı bir kafa yapın var ki, parlamentodan esirgediğin yetkiyi, hiçbir meşruiyetten gelmeyen güçlere devretmeyi normal karşılıyor, teslim bayrağı sallıyorsun.

Siyasete güvenmeyen, düşünce dünyası Kemalizmin sınırları kadar olan sen siyasi ömrünü tamamladın. Siyaset mezarlığındaki yerini ayırt ettirdik ve böyle devam edersen çok yakında seni oraya gömeceğiz.   

Oturduğun koltuğu kuryelik yaptığın Gülen Örgütü’ne borçlu olduğunu herkes biliyor. Sen bu ayıptan kurtulabilmenin yollarını arayacağın yerde bu örgütün siyasetteki eli, kolu, sözcüsü olup darbecilere ve kan görmeye meraklı çevrelere göz kırpıyorsun.

Siyasetin doğal akışıyla değil de siyaset mühendisliğiyle bir yerlere geldiğin için ve o yeri hak etmediğin gibi hakkını da veremiyorsun.

“Polis devleti” deyip, polis devleti kurmak için örgütlenen bir istihbarat şebekesiyle birlikte hareket ediyorsun.

“Sivil darbe” deyip, sivil siyasetçileri devirmeye kalkan polis ve savcılarla birlikte çalışıyorsun.

Senin muhalefet zihniyetin işte bu kadar.

Sen hem arsız hem de yüzsüzsün... Kasetle gelen, fitneyle gelen, fesatla gelen, fesat çıkarmak için hasetinden çatlayarak gider...

Ey babası ünlü rüşvetçi, yeğeni tecavüzcü, amca oğlu PKK’lı, kızı rezidans kraliçesi, oğlu asker kaçağı, kendisi kasetle gelen evrimini tamamlayamamış zat...

Kendi çıkarlarını Türk Devletinin bekası ve Türk milletinin milli ve manevi değerlerinin üstünde tutan, Türk milletinin kültürel ve moral direncini hiçe sayan senin gibi hastane kaçkınları için Hz. Mevlânâ son sözü söylemiş: “İnsanlarda güzel olan yüzdür, yüzde güzel olan gözdür... Ama insanı insan yapan aslında ağzından çıkan sözdür!

Anlayana sivrisinek saz...

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23