Kahraman arıyorsan: Çengiçler!
Kahraman arıyorsan: Çengiçler!
AYHAN DEMİR
Osmanlı ve Bosna tarihinde önemli bir yere sahip olan Çengiçlerin bilinen ilk ecdadı, Akkoyunlu hanedanından Melik İsfendiyar Bey’dir. İsfendiyar Beyin ocağı ve memleketi, Mardin ve Diyarbakır taraflarındaki Egil bölgesidir.
1518 yılında Yavuz Sultan Selim, şark fütuhatı esnasında Akkoyunlu devletini zapt ettiğinde, Egil’i de hâkimiyeti altına aldı. İsfendiyar Bey veya halefi, Osmanlı Devletine tabi oldu. Bölgenin fethi sonra Ankara yakınlarındaki Çankırı’ya nakledildiler.
İsfendiyar Beyin neslinden Karaosman, 16. yüzyılın ikinci yarısında, Çankırı’dan Hersek Sancağına nakil oldu. Yerel halkın, “Çankırı’dan gelenler” anlamına gelen “Çankırıliç” diye hitap ettiği Çankırılı-zadeler, sonradan Çengiç-zadeler soyadını almışlardır. Karaosman’ın vefatından sonra geride kalan üç oğlundan gelen bütün Çengiçler doğmuştur.
Çengiçlerin Anadolu’dan Bosna’ya uzanan öyküleri kahramanlık, dirayet ve sadakat sayfalarıyla doludur. Türk ırkından gelen Çengiç Beyleri, Bosna’daki ilk yurtları olan Foça kadılığındaki Zagorye bölgesindeki Boriya köyünde yerleşmişlerdir.
Çengiçler, zamanla kollara ayrılıp, bu bölgedeki birçok köyde ocak ve kuleler yaptırarak, yurt kurmuşlardır. 17. yüzyılın sonuna doğru bir kolları Ratal’da yerleşmiştir. 18. yüzyılın başlarında ise Podrinye bölgesinde ve Ustikolina kasabasında, sonradan Foça, Vişegrad kasabalarında ve Bolyaniçi yani Taşlıca kazasındaki Bolanişi köyünde yerleşmişlerdir. 19. yüzyılın başlangıcında Çengiçler, Zagorye bölgesinde bulunan Boriya, Yeleşça, Kuta, Myehovina, Hotovliye, Zelumiçi ve Vihoviçi’de meskûn bulunuyorlardı. Nihayetinde, Gatsko ovasında ve Saraybosna şehrinde yerleşmişlerdi.
Bosna’da Çengiçlerin ismi ilk defa, 1637-40 yılları arasında yazılan; Teşne kadılığı evkafının gelir-giderlerinin ve yetim paralarının kaydolduğu defterde geçmektedir. Çengiçler, bir dönem, Bosna’da en büyük Bey ailesi olup, Osmanlı Devletine birçok alaybeyi, mütesellim, paşa gibi yüksek dereceli memurlar ve derebey hizmetinde bulunan daha bazı küçük rütbeli memurlar yetişirmişlerdir.
Çengiçlerin çoğu okur-yazar olup, hepsi asker, zaim ve tımar sahipleriydiler. Dört asır boyunca Bosna Hersek’i yurt edinip, akıncı ruhu ile hareket eden Çengiç ailesinin, birçok önemli temsilcisi olmuştur.
Savaş meydanındaki kahramanlıklarının yanı sıra üretim ve ticarette de adını duyuran Ali Paşa, 24 yıl boyunca Paşa ve Vezir rütbesi ile hizmet etti. 1664 yılında Otaçaç Kalesi civarında kurulan pusuda şehit oldu.
Paşalığı, Çengiç ailesinin imar ettiği, Taşlıca’da; Hersek Sancak Beyliği’ne atanarak kazanan Bekir Paşa ise bir yıl devam eden Özi Kalesi Muharebesi’nde şehit düştü. Bu esnada 16 yaşındaki oğlu Osman Bey de esir düştü. Küçük oğlu Cafer Paşa ise Hersek Beylerbeyi Mütesellimliği ve Dağıstanlı Ali Paşa ile Moralı Ahmet Paşa’nın kaymakamlığını yaptı.
Osmanlı’nın hem güven, hem de gurur duyduğu İsmail Ağa Çengiç ise Çengiçlerin reisi olarak kabul edilir. 1830 yılında başlayan, Bosna ayaklanmasının bastırılmasında da önemli rol oynadı. Bosna Valisi Mahmut Hamdi Paşa ve Ömer Paşa’nın yanında yer alarak, isyancı Husein Kapetan Gradaşçeviç’i yenilgiye uğrattı.
1832 yılında, dönüş yolunda, askerlerini Grdon Tepesi’nin arkasından Gorica Tepesi’ne sevk ederek, Saraybosna’yı yağmadan kurtardı. Bu başarısı sebebiyle, İstanbul’da gösterişli bir hilat giydirilip, ‘kapıcıbaşılık’ rütbesi verildi.
Osmanlı’nın gözdesi olan İsmail Ağa Çengiç, yaşamı boyunca Gatsko Beylerbeyi Mütesellimliği yaptı. 1840’da Mlyetiçak’ta tuzağa düşürülerek, şehit edildi.
İsmail Ağa Çengiç’in yedi evladından biri olan Derviş Salih Paşa, ‘Dedeağa Çengiç’ olarak da biliniyor. Korkusuzluğu ve hayırseverliği ile bilinen Derviş Salih Paşa, henüz 18 yaşında iken Karadağ üzerine sefere çıktı. 1851 yılında Bosna Valisi Ömer Paşa’nın emriyle, Karadağ sınırındaki Osmanlı birliklerinin başına geçti. Bir entrikayla, zehirlenerek, şehit edildi.
İsmail Ağa Çengiç’in bir diğer evladı olan Haydar Bey, 1878 yılındaki Berlin Anlaşması’ndan sonra Avusturyalılar tarafından sınır dışı edilince, İstanbul’a taşındı. Annesi ve kızının ölümünden sonra oğlu İsmail Yümnî Bey’i alarak, Bursa’ya yerleşti. Karadağlıların “prenslik” teklifini hiç düşünmeden reddetti. İki padişah tarafından nişanla onurlandırıldı.
İsmail Yümnî Bey ise Sultan İkinci Abdülhamid Askeri Levazımat Birliği kuruluşu esnasında, yirmi Osmanlı altını ve Nişan-ı Hamiyyet-i Vataniyye ile ödüllendirildi.
Çengiç ailesinin, yakın dönemdeki en önemli ismi ise Hasan Çengiç’tir. Rahmetli Aliya İzetbegoviç ile birlikte, Demokratik Eylem Partisi-SDA’nın kurucu kadrosunda yer almıştır.
Hasan Çengiç, hayatını Bosna’nın savunmasına adamıştır. SDA bünyesindeki Milli Savunma Kurulu’nda görev yaptı. Savunma amaçlı, silahlanma hazırlıklarına öncülük etti. Savaş sonrasında BH Federasyonu Savunma Bakan yardımcılığı yaptı.
Rahmetli Aliya, onun savaş dönemindeki rolünü şöyle anlatır: “Aralarında Hasan Çengiç’in de olduğu siyasi çalışanlarımız, Vatanseverler Ligi’ni organize etti ve silah tedarikini sağladı.” (Köle Olmayacağız, Sayfa 122, Ketebe Yayınları)
Bütün bunları neden anlattık?..
Eyüpsultan’daki tarihi kabristanda mezarı bulunan, isyancı Husein Kapetan Gradeşçeviç’ten ‘ulusal kahraman’ olmaz. Boşnaklar için aranan kan ancak Çengiç Beyleri arasında bulunabilir. Bosna’nın asıl kahramanları Çengiçlerdir.
Yazımızı küçük bir notla tamamlayalım: Bilen bilir. Bendeniz de Çengiç ailesinin damadıyım.