Biz kendimize bakalım
ABD Başkanı Biden’in ne dediğinin de, onun içerideki köleleri Biden kafalıların ne dediğinin de hiçbir önemi yok.
Bir milletin egemenliğini ve bağımsızlığını ABD Başkanının iki dudağının arasından görmek kadar aşağılayıcı bir davranış olamaz.
ABD açıklamasının önemi yok demiyorum. Bir ABD başkanı eline tutuşturulan ilkokul düzeyinden tarih bilgisinden yoksun bir metni açıklıyorsa elbette bunun ifade ettiği düşmanlığı görmezden gelmemiz mümkün değil.
Ama çözümü düşmanı ikna etmekte aramakla vakit kaybetmeye hiç gerek yok.
İddiaları ortak bir bilimsel komisyon aracılığı ile araştıralım teklifini bile görmezden gelen at gözlüğüne bir şey anlatmak için zaman kaybetmeye gerek yok.
Biz işimize bakalım. Eğer bağımsızlığımız küresel Drakulaların keyfine kalmış olsaydı şimdiye kadar çoktan işgal edilmiş olurduk.
Türkiye’nin bağımsızlığı, güvenliği ve çıkarlarını koruyacak olan tek güç kendi bağımsızlık iradesidir.
Bugünkü saldırıların temelinde Türkiye’nin yeni bir küresel güç olarak yükselmesi ve tam bağımsız bir devlet gibi davranmaya başlaması yatıyor.
Türkiye siyasi bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi. Askeri bağımsızlığını iğne ile kuyu kazarak inşa etti. Küresel ekonomik entegrasyon nedeniyle dünyanın hiçbir ülkesi özellikle de bankacılık sistemleri başta olmak üzere tam bağımsız olamıyor. Para transfer sistemlerini eline geçiren ABD’nin küresel ölçekteki tek müdahale aracı olarak bankacılık sektörü kaldı.
Bugün ABD önemli ölçüde siyasi ve askeri müdahale kapasitesini kaybetti veya diğer ülkelerin askeri kapasitesindeki gelişmeler nedeniyle güçler dengelenmeye başladı. Nitekim birçok sıcak çatışma alanından ABD askeri güçleri çekilmeye başladı. ABD aldığı rasyonaliteden uzak kararlarla siyasi etki alanını da hızlı bir şekilde kaybediyor. İç politikadaki kırılganlık nedeniyle küresel dinamikleri değiştirecek kararlar alamıyorlar buna bağlı olarak da aldıkları kararların etkisi hızlı bir şekilde zayıflıyor. Artık dünyanın ABD’nin aldığı kararları umursamayacak hale geldiğini görecek durumda bile değiller. Çok hızlı bir şekilde sona doğru da yaklaşıyorlar.
Türkiye büyük bir bölgesel ve küresel güç olarak yükseliyor. Bu vizyonu tamamlayacak ilave adımlara ihtiyaç var. En çok da yeni bir bölgesel veya küresel ekonomik entegrasyona ihtiyaç var..
Türkiye petrol veya doğalgaz bulduğunda, atom bombası veya uzay araçları yaptığında değil, küresel bankacılık sistemine alternatif yeni bir bankacılık ve nakit transfer sistemi inşa ettiğinde dünyanın tüm dinamikleri kökünden değişmiş olacaktır. O gün ABD de dahil tüm küresel çıkar odaklarının ve alacakaranlık kuşağı vampirlerinin diz çöktüğü gün olacaktır.
Bugün ABD’nin bankacılık sistemi aracılığı ile uygulayabileceği yaptırımlar dışında bize karşı uygulayabileceği herhangi bir yaptırım kaldı mı? Dünyanın diğer bölgelerine uyguladığı yaptırımları bankacılık sistemi dışında konsolide edebileceği başka bir araç var mı elinde?
Bundan sonra hepimizin en öncelikli görevi bir alternatif transfer mekanizması kurmak olmalı.
Türkiye Avrupa merkezli entegrasyon projesi olan AB üyeliğine odaklanmak yerine, ortak savunma ve bankacılık mekanizmaları olan belki ortak yargı mekanizmaları olan yeni bir entegrasyon projesine odaklanmalı.
Çok hızlı bir şekilde alternatif bir takas-swap sistemini kurmamız gerekir.
Emin olun ilk adımların atılmasından sonra çok hızlı bir şekilde dünyanın geriye kalanı bu sisteme akredite olmak için sıraya girecektir.
Bugün bağımsız kalamayacağından endişe ederek küresel sömürü düzeninin kölesi haline gelenler için de bir kapı açılır.
Bu kapı aynı zamanda yeni bir çağa açılan kapı olur.