• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Av. Orhan Töz
Av. Orhan Töz
TÜM YAZILARI

Üsküdar’da Kuv’ay-ı Milliye Ruhu’nun Dirilişi

06 Ekim 2024
A


Av. Orhan Töz İletişim:

Kuvây-ı Milliye, aziz vatanımızın, ayarlanmış(!?) düşmanlar (özellikle Yunan) tarafından işgaline karşı halkımızın malının, canının, dininin, ırz ve namusunun korunması için çeşitli bölgelerde kurulan silahlı birliklerdir. İşgal sırasında maalesef teşkilatlı ve donanımlı bir ordumuz yoktu. İlk çıkış 19 Aralık 1918’de Dörtyol’da Fransızlara karşı başlamıştır. Hatırlanacağı üzere “bacımın başörtüsüne dokundu” diye, Fransız gâvurunun alnının ortasına kurşunu yapıştıran Sütçü İmam’dır. 

 Kuvây-ı Milliye, özünü İslâm’dan alan bir ruhtur. O ruh, 1400 yıl önce Hira mağarasında bir nur olarak, yüce Peygamber Efendimizin (S.A.V.) sinesine “OKU” emri ile inmiş ve bütün cihana yayılmıştır. O ruh, 1071 Malazgirt’te Anadolu’yu bizlere vatan yapan ruhtur. O ruh, İstanbul’u yüce Türk Milletine fethettiren ruhtur. Çanakkale’de 250 bin vatan evladına şehitlik rütbesini verdiren ruhtur. O ruh, Hira’dan itibaren belli bir zamana kadar Müslüman Türklere nice destanlar yazdırmıştır. Ancak, tespitini tam yapma imkânından mahrum olduğum bir tarihte, Batılı ve içimizdeki hainlerce yazılan bir senaryo neticesinde özellikle Tanzimat Fermanı’ndan itibaren o ruh, dejenere olmaya başlamış ve 1924 kanlı devrimleri ile de resmiyet kazanmıştır.

İmdi, 2024 Türkiye’sinde ne görüyoruz? Cebrail, yüce Peygamberimize (S.A.V.), “Senden sonra yeryüzüne üç defa inerim. Birinde paranın bereketini, birinde zamanın bereketini alır götürürüm. Sonra hayâyı alırım” demiş. Tahakkuk etti mi etmedi mi? Hayânın ne kadarı kimlerde kaldı? Etrafınıza bakın. Kadın ki Peygamber Efendimizin (S.A.V.), “Sen mahalli tekrimsin (hürmete şayansın). Sana hakaret edilemez. Sana ancak alçaklar tahakküm eder” şeklindeki iltifatına rağmen özgürlük ve dik durma adına canhıraş bir feryatla hâya perdesini yırtarak sokağa çıkmıştır. Bir kısım soysuz, cibilliyetsiz, asalet mahrumu kadın, artık donla, sütyenle, gecelikle pervasızca, fütursuzca ortalıkta dolaşmakta ve ne acıdır ki yetkili yetkisiz kimseden ses çıkmamakta ve gerekli tedbir alınmamaktadır.

Kuvây-ı Milliye ruhuna, kasıtlı bir surette özellikle 1924 kanlı devrimleri ile lâik eğitim tatbik edilerek dökülen kezzap netice vermeye başlamıştır. Türkiye, gemi azıya almış at gibi son sürat cehenneme koşmaktadır. Bu basit bir iddia değildir. Teyiden birkaç hâdis zikredelim:

“Benden sonra yakında ümmetimden bir taife zuhur eder ki Kur’an’ı okurlar ama boğazlarını geçmez. Dinden de okun yaydan çıktığı gibi çıkarlar ve avdet etmezler. Onların alâmetleri de yüzünü gözünü tıraş etmeleridir.” (Ramuzu El Hadis sy. 302). “İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki, Kur’an’ın merasimi ve Müslümanlığın da ismi kalacak. Onlar Müslüman ismi alırlar. Hâlbuki kendileri Müslümanlıktan insanların en uzağıdırlar. Camileri süslü olur hidayet bakımından ise virane olur. O zamanın alimleri gök kubbenin altındaki alimlerin en şerlisi olup fitne onlardan başlar ve yine onlara döner.” (Ramuzu El Hadis sy. 301). “Ahir zamanda eğlencelerin ve çengilerin meydan aldığı ve içkinin de mubah addolunduğu zaman yere batma, taş yağma zuhur edecek ve insan kılığından çıkma olacaktır” (Ramuzu El Hadis sy. 302).

“Ey! Orhan Töz, Kuvây-ı Milliye Ruhu diyorsun ama ortada Kuvây-ı Milliye için yani düşmana karşı mahalli silah çeteleri oluşturmak gibi bir durum yok. Tam teçhizatlı muhteşem bir ordumuz var. Türkiye Cehenneme koşuyor diyorsun ama dini bayramlarda, kandillerde özellikle Kadir Gecesi’nde camiler dolup taşıyor” derseniz, derim ki “Türkiye’de Kur’an okuma nispeti nedir? Normal olarak istisnasız bütün Müslümanların Kur’an okumaları hatta anlamaları şart değil mi?” Kur’an okuma nispeti taş çatlasa % 10’u geçmez. Resmi bir istatistik yapılsın görelim nisbet neymiş? Bilinsin ki, Allah (C.C.) intikam alıcıdır. Kahhar sıfatı ile yarattığı ruhları kirleten, emirlerini inkâr eden nice kavimleri helâk etmiştir. Türkiye’deki hâli hazırdaki durum helâkı gerektirmektedir. Her yerden irin akmaktadır. Bir kısım yazılı ve görsel Medya’da rezillik diz boyunu geçmiştir.

Kuvây-ı Milliye ruhu daha doğrusu İSLÂM AHLÂK VE FAZİLETİ, TÜRKLÜK GURUR VE ŞUURU Osmanlı zamanında içimize sızan Yahudi, Ermeni, Rum kökenli bazı hainlerin sinsice plânları ile yara almaya başlamış ve 1927’lerde dışardan ithal edilen ve kendilerine Türk ve Müslüman ismi verilen bir milyonu aşkın Yahudi, Ermeni, Rum’un özellikle ticari hayatta ve sanayide ve dahi idarenin her kademesinde yer alması ile bugünkü vahim tablo ortaya çıkmıştır. Vatanın fiilen işgali yoktur, neticesi İslâm dinini zayıflatarak Müslümanları gâvur hayatı yaşamaya mahkûm etme olan gayretler vardır. Prof. Hasan Bülent Kahraman bu hâli “İSLAM’SIZ MÜSLÜMANLAR” DİYE VASIFLANDIRIYOR. Biz de “GÂVUR HAYATI YAŞAYAN MÜLÜMANLAR” diyoruz.

Peki, ne olacak? Köküne kezzap dökülen, ilk tohumu Hira’da atılan ruh dirilişe geçecek mi? Bütün Türkiye sathında mı, belli bir bölgede mi? Üsküdar, tarihi yapısı itibariyle en müsait bölgedir. Hafız ve avukat olan bir Bld. Bşk’nın nefsaniyetinden kaynaklanan bir hareketle Üsküdar Uncular Sk’ğını Paris’in Şanzolize bulvarına çevirip işyerlerini pastane, kıraathane, restorana çevirme hareketi Kuvây-ı Milliye ruhuna ihanettir. Kaldırımlar, sokaklar ve caddeler ammeye aittir. Hiçbir esnaf dükkânının önüne sandalye koyamaz. Bld’lerin işgal parası alarak bu işgale izin vermesi Hukuki Gasptır ve kültür işgaline göz yummasıdır. İstanbul’un hangi sokağına caddesine gitseniz kültür işgalinin netice-  sini görmek mümkündür. Tek kelime ile kepazelik. Türkiye’mize şamil bir işgaldir bu.

Üsküdar, Anadolu yakasında manevi gücü yüksek bir din büyüğünün emaneti altındadır. Aziz Mahmud Hüdai Hazretleri, bütün pisliğine rağmen Üsküdar’ı avucunda tutmaktadır. Keza Sultantepe’de Özbekler Tekkesi vardır ve Kuvây-i Milliye ruhunun temsilcisidir. Karşıda ise Eyyüp Ensari Hazretleri Avrupa yakasının en sağlam muhafızıdır. Binaenaleyh hedefleri olan dinimizi yok edemezler.

Türk milletinin karakteristik vasfı başa bağlı olmasıdır. Dinin sahibi ALLAH (C.C.) olduğuna göre bekliyoruz ki, bir baş Üsküdar’dan başlamak üzere harekete geçer. Üsküdar’da yaşayan nice müminler ve mümineler mezkûr ruhu diriltmeye muktedirler VESSELÂM…

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Okut

Cok gec hersey Raydan cikmis bu gidis hayra alamet degil

Şeref

Bu işler bu hükümet (yerli-milli-muhafezekar) niye arttı hocam,niye son seçimde Üsküdar kaybedildi acaba...?
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23