• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ali Sandıkçıoğlu
Ali Sandıkçıoğlu
..
TÜM YAZILARI

“Filistin yalnız bir Arap davası değil bir Türk ve Müslüman davasıdır.”

16 Kasım 2024
A


Ali Sandıkçıoğlu İletişim: [email protected]

Bugün evimden ayrı bir bölümde olan kütüphaneme indim. Zaman zaman orada eski kitap, dergilerle epeyce vakit geçirmeye çalışırım. Allah kendilerinden razı olsun, mekânları cennet olsun. Büyüklerimiz âlimler, imanlı vatansever yazarlar, edebiyatçılar, şairler ne güzel çalışmalar, kendi zamanlarında dinsizler, vatansızlarla ne güzel mücadeleler etmişler. Bunlardan bir tanesi de merhum Cevat Rıfat Atilhan Bey efendidir. Masonluk, Siyonizm ve Yahudilerle alakalı birçok kitabı olduğu gibi, birçok makaleleri de vardır. Bugün Sebilürreşad dergisinde yayınlanan makalesinden bazı alıntılar yaparak sizlerle paylaşmak istiyorum. O günlerden bugünleri ne de güzel görüp izaha çalışmışlar. 

Şöyle izah ediyordu: “Siyonist güruhu, sürü, sürü kafile, kafile dünyanın her tarafından sözde Arz-ı Mev’ud’a akın akın süzülüp gidiyorlar. Buradan da hareket başladı. İstanbul’dan, İzmir den, Yahudi gençleri Filistin’e gidiyorlar. Bu öyle bir gidiş ki, yüzlerce senedir misafir oldukları ve ekmeğiyle büyüyüp, şan ve nimetiyle lord gibi yaşadıkları bir memleketin evlatlarının mukaddes hislerine ve heyecanlarına ehemmiyet vermek şöyle dursun, küstah ve mağrur, şımarık ve asaletsiz edalarla üstelik bir de dudak bükerek, riyakârlıklarının, ikiyüzlülüklerinin, hiçbir yüz kızartısı duymadan, necabetsiz tebessümler ve çılgın sevinçler içinde İslam dünyasının mukaddes beldelerine yapılan namert tecavüzü takviyeye gidiyorlar.” 

Devamla: “Unutulmamalıdır ki, Siyonizm davası tarihte her şeyden evvel bir Türk davasıdır. Filistin’i elde etmek için dünya milletlerini kan ve ateşe boğduklarını, dünyayı harbe soktuklarını ve Türk devletini parçalamak için her türlü alçaklığı yaptıklarını Siyonistler bizzat kendileri pervasızca itiraf ediyorlar. Sonra da emellerinin tahakkuk ettiğini, Türk imparatorluğunun parçalandığını söyleyerek övünmekten utanmazlar ve hiçbir vicdan azabı duymazlar. İspanya ve Portekiz’de zulüm ve işkence görüp, dünyanın nefret istikrahından başka yardım ve hüsnükabul görmeyen bu Siyon canilerini, Filistin’de yerleşmelerine müsaade etmek suretiyle, Türk milleti bağrına basmış ve ona kendi lokmasını ve kendi hakkı olan bütün refah ve saadeti, kıskanmadan, cömertçe ve bol bol lütfetmiştir. 

Türk milleti ki, öz evlatları en iptidai bir hayat sürer ve mahrumiyetlerin en acısına katlanırken, onların kanı ve hayatları pahasına müdafaa ettikleri bir vatanın köşklerinde, şatolarında, barlarında, gazinolarında bu nankör Siyonistler beyler gibi hayat sürmüşler, bolluk içinde yüzmüşlerdir. Hem de bütün bayağılık ve aşağılıklarını açığa vurmak şartıyla… Daha dün denecek kadar yakın bir mazide milletimize ve aziz ordumuza yaptıkları en alçakça hıyanetler ve casusluklar henüz hatıralarımızda taptaze yaşamaktadır.”

Devamla: “Sözün kısası: Filistin davası, Arapların olduğu kadar ve daha evvel bir Türk ve Müslüman davasıdır.” (Sebilurreşad c.1 sayı 18 s.283) Makalenin bir bölümünü birlikte okuduk. Tarihi bir gerçektir ki, bütün dünyada Yahudiler kovulurken, mallarına, canlarına, namuslarına el konulduğu, türlü türlü işkencelerin yapıldığı, hiçbir devlet onları ülkelerine kabul etmediği bir dönemde şerefli ecdadımız onlara kapılarını açtı. Din, dil, seyahat, ikamet ve ticaret hürriyetleri verdi. Ancak lanetlenmiş bu kavim; kendilerine altın tepside börekler sunan Türk milletine de ihanet etmekten geri kalmadı. Her türlü alçaklığı, hıyaneti, yedikleri nimeti unutarak Türk milleti için arkadan planlı bir şekilde yürüttüler. Bu hain alçaklar; asırlar boyu devam eden koca bir imparatorluğun yıkılmasına sebep oldular… 

Günümüzde bölgeyi daha doğrusu dünyayı büyük bir savaşa doğru sürüklemek istiyorlar. Biz Müslümanlar olarak Hz. Musa (as) ve ona inen gerçek Tevrat’a iman ederiz. Ancak yeryüzünde ne gerçek İncil var ne de gerçek Tevrat… Hepsi papazlar, konsiller tarafından uydurma aslı olmayan hikâyelerden ibarettir. Peygamberlere inen Allah’ın ayetleri değillerdir... Arz-ı Mev’ud da bu uydurulmuş vehme dayanan Cenab-ı Hakk’ın kelamı ve Hz. Musa (AS) ile uzaktan yakından hiçbir alakası olmayan uydurma ve hurafelerden başka bir şey değildir. Buradan aklı başında, vicdan sahibi gerçekten Hz. Musa (as) ve Tevrat’a inanan dünya Yahudilerine seslenmek istiyorum: Biz Müslümanlar hiçbir zaman asla semitizmci değiliz. 

Herkesin dinine, diline, ibadet, ticaret hürriyetine saygı duyarız. Tarihimiz bunun canlı şahididir. Dünyada barış, huzur ve adalet olmasını istiyoruz. Silah tüccarlarının para kazanması için masum bebeklerin, yaşlı kadın ve erkeklerin canice ve hunharca öldürülmelerine karşıyız. Artık akan kanlar dursun… Mazlumların insan hakları iade edilsin. Vicdan sahibi dünya Yahudileri!... Ellerinizi masaya vurun!.. Bölgeyi, dünyayı iktidarı uğruna savaşa sürüklemek isteyen katil, Siyonist Netanyahu’ya dur deyiniz. Çıkması muhtemel büyük bir savaşı ve bu savaşta akacak olan masum insanların kanlarının akmasının önleyiniz… Cümleniz Mevla’ya emanet olunuz. 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Metin

Tüm dünyanın nefret ettiği,istemediği ve lanetlediği bir kavme sahip çıkmakla büyük bir hata etmişiz!Ama yahudiler işi biliyorlar,atam Abdülhamid Han hazretlerinin kovduğu bu pespaye kavime,sonradan bize ata diye yutturulan bir dönmenin sayesinde yurt edindiler,şimdi bu lanet olası dönmenin 100 senedir bize bıraktığı pislikleri temizlemekle vaktimizi heba ediyoruz!

tecellıyat

alı rıza demırcan hoca sonunda itiraf etti.dinim zarar gormemesi icin akpye oy vermicem dedi.25 yil geriden geldi.sizde bu hakikati ilan etme cesareti varmi merrak ettim.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23