Adalet Sistemi Caydırıcılığı Sağlayamıyor
Adalet Sistemi Caydırıcılığı Sağlayamıyor
ALİ OSMAN AYDIN
Hatırlarsanız Beyoğlu’nda bir gece vakti, sokak ortasında bir kadına neredeyse tecavüz edilecekti. Görüntüleri izleyince vatandaşlar olarak nasıl bir şok yaşamıştık! Saldırganlar iki kişiydi ve biri kızı yere yatırmıştı bile. Oradan insanlar geçmemiş olsa o kadın orada tecavüze uğrayacaktı besbelli. Saldırı Ekim 2024’te olmuştu.
Saldırının ardından bizi hiç de şaşırtmayan bir bilgi kamuoyu ile paylaşılmıştı: Saldırıyı yapan şahıslardan S.T.’nin “cinsel saldırı,” “mukavemet,” “uyuşturucu madde kullanmak,” “gasp,” Ö.K.’nin de “kasten yaralama,” “mukavemet,” “otodan hırsızlık” şeklinde suç kaydı vardı!
Yani saldırganlar daha önce de başka kadınlara cinsel saldırıda bulunmuşlardı. Bu işlerin olmazsa olmazı uyuşturucu da vardı. Birilerini yaralamak, gasp etmek, hırsızlık yapmak bu kişiler için sıra dışı şeyler değildi. Şahıslar tutuklu bir şekilde yargılandılar.
Ekim 2024’ten Kasım 2025’e.
Biri 9, diğeri 7 yıl hapis cezası alan bu iki suç makinesi, tutuklu geçirdikleri süre göz önünde bulundurularak tahliye edilmişler. Eğer yazılanlar doğruysa tabii…
Eğer yazılanlar doğru değilse de bir şey değişmez, çünkü suç makinelerinin kısa bir süre yatırılıp serbest bırakıldıkları tek vaka bu değil. Yığınla vaka var bu şekilde.
Tekrar eden suçlarda sistem etkisiz
Adamın 50 suç kaydı var. Polis 51’inci iş üzerindeyken adamı yeniden yakalıyor. Bir süre sonra aynı hırsız başka evleri soymak için tekrar sahalara geri dönüyor.
Düşünün bir hırsızı veya suçluyu 50 defa yakalamak için kaç polis ne kadar mesai harcamıştır acaba? O mesailer boşa gidiyor tabii…
Neden? Çünkü ülkemizde kayırılan her suçlu gibi hırsız da bir süre sonra serbest bırakılıyor ve 51’inci işi üzerindeyken yakalanıyor…
50 kere yakalansanız da serbest bırakılacağınızı bilseniz hırsızlığa devam etmez misiniz?
Hırsız olsanız neden devam etmeyesiniz?
Nasıl olsa başınıza bir şey gelmeyecek.
Hırsız da bu arada taş çatlasın 25 yaşında.
Yani işlediği suçlardan ne kadar hapis yattığını siz hesaplayın!
Suçlular yalnızca mal değil, can güvenliğini de tehdit ediyor
Eylül 2024’te Ümraniye’de Şeyda Yılmaz isimli polis, motosiklet hırsızlığı suçundan aranan bir kişi tarafından vurularak öldürülmüştü.
19 yaşındaki sanık Yunus Emre Geçti’nin “çocuğa cinsel istismar” da dahil 26 suçtan kaydı olduğu açıklanmıştı. 26 suç kaydı!
Bir başka şehirde, Aralık 2024’te, 61 suç kaydı olan şahıs yakalanırken iki polis memurunu da yaralıyor. Yaşı kaç? 36... Sizce işlediği 61 suçtan ne kadar yatmıştır bu adam?
Mevcut uygulamalar suç örgütlerini cesaretlendiriyor
Devlet nasıl belli muafiyetler sağlayarak birtakım sektörleri doğrudan ya da dolaylı teşvik ediyorsa, suçluları yakalayıp kısa sürede salıvererek de suçu teşvik ediyor gibi bir tablo çiziyor.
“Siz işinize devam edin” demiş oluyor dolaylı olarak.
Suç işleyen başına bir şey gelmeyeceğinden emin oluyor bu tabloyu görünce. Önünde onlarca kez yakalanmış ama tekrar salınmış suçluları görüyor… Suçlu sistemin “devam” mesajını doğru okuyor ve yoluna tam gaz devam ediyor.
Kazanıyor, çete kurup başkalarına da kazandırıyor. Bildiğiniz şirket yani… Suçların finanse ettiği parayla arka sokaklarda tabiri caize “paralel devlet” kuruyorlar kendilerine.
Geçenlerde adı sıkça anılan adi suçlar işleyen bir silahlı örgütün lideri için doğum günü mesajı yayınlamıştı sosyal medyada. Meğer ne kadar çok silahlı mensubu varmış bu çete liderinin… İnanamazsınız!
Türkiye’nin çok farklı şehir merkezlerinde, ellerinde uzun namlulu silah olan insanlar bir arada görünüyorlar ve liderlerinin doğum gününü tebrik ediyorlar videoda.
*
Suçlu “gerektiği gibi” dokunulmayınca, defalarca yakalansa da ellerini kollarını sallayarak sokaklarda dolaşmalarına izin verilince ve namuslu insanların “mal can ve namusları” yeteri kadar kale alınmayınca insan sormadan edemiyor:
Acaba sistemin asıl muteber vatandaş profili suçlular mı diye?
Eğer değilse, tecavüze yeltenen ve bir kadına hayatının en büyük travmasını yaşatan saldırganlar bir senenin ardından nasıl salınabiliyorlar?
Bunun ülkenin namuslu insanlarına nasıl bir mesaj vereceği, onların hayatlarını nasıl etkileyeceği düşünülmüyor mu?
Tecavüzcü, çocuk tacizcisi olduğu tescillenmiş birilerini bu kadar kısa sürede sokaklara salmak, namuslu vatandaşlara “canınız ve namusunuz konusunda başınızın çaresine bakın” demekten başka ne anlama geliyor?
Devletin suç karşısındaki tutumu, toplumun hangi davranışları ödüllendirdiğini gösteriyor net olarak. Suçluya gösterilen tolerans, sosyolojide “ters teşvik” diye anılır. Bir toplumda suçlunun kısa sürede sokaklara geri dönmesi, “cezasızlığın” bir teamüle dönüştüğünü gösterir.
Ve bütün bunların sonunda bugün toplumda depresif bir dönüşüm yaşanıyor: Namuslu insanlar mallarını, canlarını, namuslarını çok daha savunmasız, korunaksız ve güvencesiz hissediyorlar. Bu bir “toplum sözleşmesi” krizidir. Anlayanlar için bu derinden gelen dalga, çok ama çok tehlikelidir.