Birgün’ün Mizah Festivali Başlıyor! ‘Hırsız’ dedi mi, demedi mi?
Birgün’ün Mizah Festivali Başlıyor! ‘Hırsız’ dedi mi, demedi mi?
ALİ KARAHASANOĞLU
Birgün gazetesinde bir haberin başlığı bu..
Münir Özkul ve Sadri Alışık’ın fotoğrafları ile birlikte vermişler.
Sinema alanında, tiyatro alanında bir Mizah festivalinden bahsediyorlar.
Bir de gerçek hayatta Mizah Festivali var..
Birgün’ün başrolde oynadığı..
Sadri Alışık yerine Birgün gazetesinin yönetiminin rol aldığı.
Münir Özkul yerine, Birgün yazarlarının rol aldığı gerçek Mizah festivali..
Bu mizah festivalinde, Birgün gazetesi, kendi yazarı Enver Aysever’e sahip çıkmıyor..
Sokaklarda geceyarısı polise taş atan, hiç tanımadıkları insanları bile savunuyorlar da..
Yıllarca gazetelerinde yazarlık yapan, aynı düşünceleri paylaştıklarını iddia ettikleri Enver Aysever’i, şimdi savunmuyorlar.
Aysever’i terketmişler..
Olayı bir defa daha, bir defa daha aktaracağım.
Gerekirse bin defa aktaracağım.
Enver Aysever’e, “Kuzum ne olursun, ‘böyle bir konuşma olmadı’ deyiver. Sen Ekrem İmamoğlu’na hırsız demediğini söyle.. Bak bunu AK Partililer kendi lehlerine kullanıyorlar. Nolursun. Bu açıklamayı yap. Gerekirse sonra yine Ekrem’e ‘hırsız’ dersin. Ama şimdi bunu yalanla” diyorlar..
Bugünü kurtarma peşindeler.
Yarın?
Yarın, gözlerinde yok, bugünü kurtardılar mı, yarını haydi haydi kurtaracaklarını sanıyorlar..
İlk günden, Ekrem İmamoğlu’nun avukatı ağzından “Böyle bir diyalog olmadı” yalanını ortaya attılar..
Enver Aysever’in avukatı imiş gibi de algı yaptılar.
Yurtdışına kaçan FETÖ’cü Tarık Toros da, bu minvalde bir video çekimi yaptı..
“Enver Aysever’in avukatı Yiğit Akalın açıklama yaptı, o diyalog olmamış” dedi..
Boşverin FETÖcüler..
Bana algı yapmayın..
“Başka konu mu yok” demeyin.
Diğer konuları da, Allah ömür verdi ise, bir başka gün yazarız.
Tarım bitti, iflas ettik, mahvolduk, hele hele Şubat ayındaki don sonrasında, artık tarım tümü ile sıfırı çekti. “ diyordunuz..
“Kirazın kilosu 600 TL. naber Ali bey”’ diyordunuz..
Onlara da geleceğiz.
Mandalina’da ihracat rekoru kırıldığını söyleyelim.
Hem ton olarak, hem de milyon dolar olarak, mandalinadaki rekoru hatırlatıp, biz en büyük soyguna dönelim..
34 ilimizi birden etkileyen don olayına rağmen, her meyvede olmasa da, birçok meyvede, sebzede, en önemlisi tarım kalemlerinin birçoğunda, ihracatın arttığını söyleyip, “Tarımda iflas etmiş bir ülkede, bu nasıl yaşanabiliyor” diye muhataplarına sorup, esas konumuza dönelim..
Enver Aysever, İBB eski Başkanı Ekrem İmamoğlu’na, hakettiği cevabı veriyor..
FETÖ’cü Tarık Toros’da bir heyecan, bir endişe, bir gerginlik..
Biz 17 Aralık’ın yıldönümünde, “Biz o operasyonda gerçekten yolsuzluk olduğu kanaatinde idik. Çünkü ....” diye başlayıp, gerçekten dürüstçe bir beyanları var ise, onları açıklamalarını beklerken.
Onlar, 17 Aralık’ta olmayan hırsızlığın, şimdi 19 Mart’ta ayan beyan ortada iken, üstünü örtmeye çalışıyorlar..
Kendi adamları bile, “hırsız işte” dediği halde.
Onlar, diyeni konuşturmuyorlar. Denileni konuşturmuyorlar. Birebir şahitleri es geçip..
Belki orada bile olmayan üçüncü şahısların yalanları ile olayın üzerine örtmeye çalışıyorlar..
CHP’nin İstanbul’daki eski başkanı Özgür Çelik, partilerine de yandaş bir tv kanalında kendisine sorulunca, heyecanlanıyor. Agresifleşiyor..
“Enver Aysever İmamoğlu’nun elini sıkmadı iddiası hakkında ne diyorsunuz” sorusuna, şöyle cevap veriyor:
“Kesinlikle yalan. İmamoğlu’nun avukatı ile konuştum. Cezaevi içerisinde karşılaşma ihtimalleri çok çok düşük. İnfaz koruma memurları onları görüş kabinlerine getirdiği zaman birbirileriyle denk getirmemeye özen gösteriyorlarmış. Böyle bir şey yok.”
Eeee. Ekrem İmamoğlu’nun kendi avukatı Yiğit Akalın, “Konuşma öyle değil, şöyle” diye başlamıştı..
“Ekrem bey, Enver’e geçmiş olsun” dedi” diye başlamış, farklı bir anlatım vermişti.
Şimdi siz, bunu da mı inkar ediyorsunuz?
Özgür Çelik ikna ediyor..
TSK’da savcılık yapmış Salim Şen de “Külliyen inkar ile kurtulabiliriz. Tevilli ikrar işimizi hepten kontrolden çıkarır” diyerek..
Özgür Çelik’in farklı anlatımı ile işi sürdürüyor:
“Cezaevindekilerin birbirleriyle temas etmeleri yasaktır” diyor.
Hiç kimsenin, “Enver, Ekrem’e temas etti” dediği yok ki..
Söylenilen Ekrem’in, Geçmiş olsun” dediği.
Enver’in de, “Çek kirli elini” ile başlayan cümle ile cevap verdiği.
“Tutuklular, birbirlerini duyacak şekilde, konuşamazlar” diyorsanız..
Bunu söyleyin..
Ama bunu söyleyemiyorsunuz..
Senaryolar yazıyorsunuz.
Son senaryoyu da, Buğra Gökçe’ye vermişler..
Salim Şen’i yalanlayacak şekilde, Özgür Çelik’i yalanlayacak şekilde, cevaevindeki tüm isimlerin raporlarını veriyor, Buğra Gökçe:
“Yanımdaki görüş odasına M. Akif Ersoy geldi. Onunla da selamlaştık. Geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Sağlığını, moralini sordum.”
Ersoy muhabbeti böyle devam ederken, Gökçe Altaylı ile devam ediyor:
“Öğleden sonraki görüşmeye çıkışımda da Fatih abi ile selamlaşıp azıcık uzaktan hatır sorduk. Birbirimize moral verdik.”
Aysever ile de görüşmüş: “Bu cumartesi önce yan görüş odasına Enver Aysever geldi. Kalktım selam verip geçmiş olsun dileklerimi ilettim. Sağlığını sordum, gayet iyi ve diriydi.”
Ve sonrasında da, Yanardağ ile muhabbetlerini aktarıyor:
“Aysever ayrılıp bir süre sonra yanına Merdan Abi gelince avukat odasından sıcacık öpücüklerimizle birbirimizle hatırlaştık.”
Eeee?
Hani temas yasaktı. Görüşmek yasaktı. İnfaz koruma memurlarının kontrolünde, asla “hırsız” demek de, “Elini sıkmam” demek de mümkün değildi..
Yakındır, Ekrem İmamoğlu “Bu zillet yeter. Bana hırsız diyen adamı şikayet etmeyecek isem, ben bu dünyada niye yaşıyorum. Hırsızlık alnıma yapışacak” deyip de..
Savcılığa bir şikayet dilekçesi verirse,.
İşte o zaman, Özgür Çelik de, Salim Şen de, FETÖ’cü Tarık Toros da..
Av. Yiğit Akalın da..
Halktv de. Sözcü tv de ters köşe olacaklar..
Burdan bir çağrı da, Enver Aysever’e yapalım..
Hani solcuları göklere çıkarıyordun ya..
Kendini de solculuğun zirvesine oturtuyordun ya..
Ne oldu, iki gündür olayı ne yalanlıyorsun, ne de doğruluyorsun..
Solculuk ne oldu?
“Paraya tenezzül ettin” diyemem..
“Ekrem’in klasik numarasına boyun eğdin, para karşılığı dediğini tekrarlayamadın, menfaat karşılığında aksine anlatımlara sessiz kaldın, sustun” diyemem..
Ama para karşılığı olmasa da.. Menfaat sebebi ile olmasa da..
Tehditler, baskılar, korkutmalar sonucu, solculuktan istifa mı ettin?