Anıtkabir’de protestoya 4.5 yıl, camide soytarılığa özgürlük!
28 Şubat sürecinde, Anıtkabir’de “Kuran-ı Kerim’i göstererek protestoda bulunan” Mahmut Kaçar’a 4.5 yıl hapis cezası verilmişti..
Küfür yoktu..
Hakaret olarak nitelenecek bir kelime kullanılmamıştı..
Gerekçe, “10 Kasım günü, devletin üst düzey yetkililerinin, saygı duruşunda bulunduğu bir anda, sen nasıl konuşursun. O saygı törenini nasıl bozarsın” idi..
O günden bu yana, Anıtkabir’deki törenlere de, 10 Kasım günleri sokaktaki hayatın duracağı şekilde yapılan hareketsizliklere de, kimse itiraz etmiyor..
Kimse, 10 Kasım günleri 9’u 5 geçe, kimi yerlerde bir dakika, kimi yerlerde iki dakika hareketsizliğini bozup, yürüyemiyor, konuşamıyor, araçta ise, gaza basamıyor..
Bu baskıya, bu dayatmaya alkış tutanlar, son yıllarda farklı bir saldırıyı daha başlattılar..
Camilere geliyorlar.
Büyük ihtimalle Cuma’dan Cuma’ya..
Belki Cuma’dan Cuma’ya bile değil..
Camiye geliyorlar ve insan icadı bir saygı duruşu değil, Allah’ın emri olan bir ibadetin ifası sırasında..
İmam’a bağırıp çağırıyorlar..
Son örnek..
Bursa’nın Nilüfer ilçesinde yaşandı..
Cuma namazını kılmaya gelmiş..
Cuma hutbesinde, Diyanet’ten gelen önceden hazırlanmış yazılı hutbe okunuyor..
Önce, Perşembe günü idrak edeceğimiz Ramazan ayı ile ilgili anlatımda bulunuluyor..
Sonrasında da..
“Kardeşlerim!” diye başlayarak..
“Yarın Çanakkale zaferimizin 108. yıldönümünü idrak edeceğiz inşallah. Bundan bir asır önce kahraman ecdadımız, bütün dünyaya ‘Çanakkale Geçilmez’ diye haykırdı. İslâm’ın izzet ve şerefini, Müslümanların haysiyet ve onurunu müdafaa etti.” giriş cümlesi kullanılıyor..
Devamında, “Mabetlerimize namahrem eli değdirtmedi. Şehadetleri dinimizin temeli olan ezanlarımızın susturulmasına müsaade etmedi. Onlar, imanlarıyla, cesaretleriyle, fedakârlıklarıyla, Allah’ın inayet ve yardımıyla büyük bir zafer kazandılar. Bugün bize düşen Çanakkale ruhunu her daim canlı tutmak ve gelecek nesillerimize de aktarmaktır. Bu vesileyle başta Çanakkale şehitlerimiz olmak üzere bütün şehitlerimize, ebedi âleme göç eden gazilerimize Yüce Rabbimizden rahmet niyaz ediyorum.” temennisinde bulunuluyor..
Ardından da, “Afetlerde vefat eden kardeşlerimize ve ahirete irtihal etmiş bütün geçmişlerimize Yüce Mevla’mızdan merhamet diliyorum.” denilerek hutbe bitiriliyor..
Ordan bir densiz, henüz daha hutbe bitmemiş iken..
İmam, hutbeden inmemiş iken..
Yani ibadet devam ediyor iken..
Bağırıyor:
“Neden Atatürk’ü anmıyorsun?”
Provokasyona bakar mısınız..
Hutbede, “ecdadımız” denilmiş..
“Şehitlerimiz” denilmiş..
“Gazilerimiz” denilmiş..
Hiçbir beşerin ismi geçirilmemiş ki, Atatürk’ün ismi de geçirilsin..
Nitekim provokasyona imza atan kişiye cami cemaatinin tepki göstermesinin istenmeyen hadiselere sebebiyet verebileceğini öngören imam, herkesi sükunete davet ederek hatırlatıyor:
“Arkadaşlar sakin olun, ben buradayım, cevabını vereceğim. Bakın, ben Bursalıyım, sorunu olan namazdan sonra gelir karşıma, ben burada bekliyorum. Ayrıca Hz. Ömer’i, Fatih Sultan Mehmed’i, Abdülhamid Han’ı, Osman Gazi’yi de anmadım. Tüm cümle geçmişimiz bizim için önemlidir.”
Provokatör cevabını almış mı?
Almış..
Ama ibadet sırasında kalkıp, imama parmak sallayanlar, caminin huzurunu kaçıracak şekilde bağırıp çağıranların, cami dışındaki taraftarları, olayı “Diyanet’ten Atatürk’süz hutbe” diyerek haberleştirdiler..
Böylece yeni provokasyonlar için, insanları tahrik etmeyi üstlendiler..
Kimler bunlar?
CHP’nin medya organları..
Cumhuriyet’i, Sözcü’sü, Solhaber’i vesairesi..
Şöyle düşündüm..
Bunlar 14 Mayıs 2023 seçimlerinde iktidara gelecek olurlarsa..
Anıtkabir’de iman tazeleyen Meral Akşener’i ile..
“Başörtü yasak olsun” diye Anayasa Mahkemesi’ne iptal davası açan Kemal Kılıçdaroğlu ile..
Bunlar cumhurbaşkanı seçimini kazanırlarsa..
TBMM’de çoğunluğu sağlarlarsa..
Neler yaparlar diye şöyle bir daldım..
Ezanı Türkçe okutmaya başlamazlar mı?
“Yok canım” demeyin..
Şimdi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu hangi partinin genel başkanı?
CHP’nin..
CHP, bu ülkede, yıllarca ezanı asli dilinde okunmasını yasaklamadı mı?
Dün yapan, bugün niye yapmasın?
Ezanın asli dilinde okunmasının yasaklanması ile yetineceklerini sanmayın..
Ayasofya Camii de, tekrar müze haline dönüştürülecektir..
Camide, hutbe okuyan imama müdahale etmeye kalkışan provokatörü eleştirmeyip, “Diyanet Atatürk’süz hutbe okudu” diye saldıran medya organları, CHP’ye alkış tutarken..
CHP’nin adayını cumhurbaşkanı olarak seçilmesi için mücadele verirken..
Herhalde bu uğraşlarını, boşa vermiyorlar..
Hutbelerde, Hz. Muhammed (SAV)dan çok, Atatürk isminin anılması için didiniyorlar..
“Allah, Peygamber, Kuran” kavramları yerine..
“Atatürk, Laiklik, Devrimler” kavramlarını hakim kılmak için, bugün camide yaptırdıkları provokasyonu, çok daha güçlü şekilde, hayata geçirecekler..
Camide karışıklık çıkartmaya gerek kalmayacak..
Diyanet İşleri Başkanı’na, “Boşver sen Hz. Ömer’i.. Boşver sen Fatih Sultan Mehmed’i.. Boşver sen Abdülhamid Han’ı.. Boşver sen Osman Gazi’yi.. Atatürk ile başla.. İsmet İnönü ile devam et.. Burası Türkiye Cumhuriyeti. Seçimi CHP kazandı. Artık o eski çamlar, bardak oldu.” diyecekler..
Hutbeyi hazırlamasına bile fırsat tanımadan.
“Biz hazırladık. Sen camilere bunu gönder” diyerek..
Nilüfer’deki camide provokatörlüğe soyunan adamın yazacağı hutbeyi, tüm camilere gönderip, zorla okutacaklar..
Dün yaptılar.
Yarın da yapmak için, hazırlık içindeler..
İbadet özgürlüğü ifadesini Anayasa’ya koydukları halde..
Gelip caminizde, sizin ibadetinizi ihlal ediyorlar..
Nasıl ibadet edeceğinizi, size dayatıyorlar..
Var mı, bu dayatmaya, CHP’de bir itiraz?
Yok. Var mı IYi Parti’den itiraz? Yok..
Boşverin CHP’yi, İP’i..
Saadet bile itiraz edemiyor..
Ali Babacan’lar, Ahmet Davutoğlu’lar bile itiraz edemiyorlar..
Koltuk için, her şeylerini satmışlar..
Seyircilik yapıyorlar.