• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

Oh olsun

24 Mart 2021
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fesih kararıyla toplumun bağrında yara olmaya başlayan ve büyük tepki toplayan İstanbul Sözleşmesi’nden kurtuldu.

Dış güçlerin laboratuvarlarında üretilmiş bir virüs olarak bünyemize enjekte edilmek istenen bir yanlışta ısrar etmekten vazgeçildi.

Tahripkâr uygulama ve tehditlerin kaynağı haline gelen, toplumun temel değerlerine dinamit koyan bu sözleşmenin feshedilmesi Haçlı Batı’nın canını acıttı. 

Küresel LGBT lobilerinin bu sözleşmeyi aile ve toplum değerlerimizi yozlaştırıcı politik bir baskı aracı olarak kullanmaya başlamasına yeter diyen Başkan Erdoğan sözleşmeyi fesih ederek İslam’ın dini değerleri ve Anadolu kültürünün milli değerleri bize yeter diyerek kültürel bağımsızlığımızı da ilan etti.  

Dünyaya yaşattıkları zulmü, yıkımı, insanlık dışı vahşeti, sömürüyü, terörle ilişkilerini yüzlerine haykıran Başkan Erdoğan, İstanbul Sözleşmesi’ni fesih ederek Batı dünyasına bizim değerlerimiz bize yeter ilanıyla yeniden rest çekti.

Erdoğan bu iptal kararıyla, dünya derin devletine meydan okudu, başkaldırdı.  

ABD’den, AB’den yapılan açıklamalarda, Türkiye şiddetle eleştirilmiş. Niye? Bizim hukuk emperyalizmimizi, hukuk dayatmamızı reddediyorsunuz diye.

Biden’in derin hayal kırıklığı, AB’nin endişesi hikâye, masal. Onların asıl amacı Türk aile yapısını tahrip etmek, Türk kadınını taşıdığı değerlerden soyutlayarak hiçleştirmekti. 

Kendi içindeki sayısız taciz ve tecavüze sessiz kalan CHP zihniyeti ve efradı içeride bu sözleşme üzerinden değerler çatışması yaşanması için çırpınıyor.

Bu gafiller şunu unutuyor ki bu toplum, kendi değerlerinin ayaklar altına alınmasına izin vermedi, vermez. Bu millet bu yüzden bu sözleşmeyi kabullenmedi, reddetti.

Dünyanın adalet ve merhamet odaklı yeni bir sisteme ihtiyacını “dünya beşten büyüktür” diyerek dünya mazlumlarının, sömürülen milletlerin, hak arayanların, çevrecilerin sesi olan Başkan Erdoğan, uluslararası ahlâksızlık odaklarının aileyi dağıtma, eş cinselliği meşrulaştırma ilkesini amaç edinen ve toplumumuzun ahlak yapısını tehdit eden gayretlerine “dur” dedi. 

İnsanımızın değer kodlarını, inanç temellerini sarsan, gen uyuşmazlığı aşikâr olan, milli ve manevi değerlerimizle örtüşmeyen aksine aykırılıklar içeren bir metni çöpe attı.

Bu sözleşmenin iptaliyle hem milletin feryadına kulak verilmiş oldu hem de İstanbul’un ismi kirlenmekten kurtarılmış oldu. Vatan, Millet ve dahi Ümmet sana minnettardır Başkanım…

Asırlarca izzet ve şerefiyle yaşayan, asalet ve cesaretiyle tanınan ve takdir edilen bir milleti özenti bataklığına sürükleyip milli, manevi ve ahlaki değerlerimizi yozlaştırılıp, aile yapımızı çökertmeye çalışan bir planı çöpe attığı için Başkan Erdoğan’a şükran borçluyuz.  

Zihni, fikri, ruhi, tarihi, sosyolojik, siyasi değerlerimizi bir çıkmaza saplayan, esareti, ekonomik sömürülmeyi, kültürel yozlaşmayı ülkemizin kaderi kabul eden anlayışı yıkan Başkan Erdoğan’a desteğimizi artarak devam ettirmeliyiz. 

Hakkı üstün tutan, insan odaklı bir hayat süren, adalet, sevgi ve şefkat ile meselelere yaklaşan bir neslin torunları olarak hepimize daha düşen vazife, aile ve ahlâk düzenimizi korumak için daha bir teyakkuz halinde olmamızdır.

Türkiye, kardeşlik, yardımlaşma, kanaatkârlık, tevazu, fedakârlık, diğerkâmlık gibi kurucu, kadim değerler çerçevesinde evrensel normları belirleyebilecek, öncü uygulamaları hayata geçirebilecek birikime ve siyasi iradeye sahiptir. 

Bu birikimi, toplumun sadece bugününün değil, yarınının da adım adım yok edilmesi, katledilmesini önlemek, savrulan bir kuşakla birlikte ülkede yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalan insani değerlerimize de sahip çıkmalıyız. 

Kendi kadim, milli ve dini değerleri temelleri üzerine inşa edilmiş bir eğitim sistemi kurmak, fikri, vicdanı, irfanı hür nesiller yetiştirmenin zamanı geldi, geçiyor.

Sahibi meçhulün tespitleriyle “Sadece tüketim çılgınlığı peşinde koşturan, paraya tapan, egoizmin pençesinde kıvranan, medya, sanal dünya, film, futbol gibi neredeyse hayatın bütün alanlarını şekillendiren bütün mecralarda, hız, haz ve ayartı peşinde koşturarak duyarlıklarını yitirmiş, dünyanın sorunlarına yabancılaşmış, düşünme melekeleri dumura uğramış, sorumluluk bilinci sıfırlanmış, bu ülkeye, bu ülkenin bin yıllık medeniyet birikimine aidiyet ve mensubiyet biçimleri yerle bir olmuş, bir an önce kapağı Avrupa’ya, Amerika’ya atmak için kurulmuş, kurgulanmış, beyni yıkanmış bir yok oluş kuşağı”nı dizginlemenin de vakti geldi de geçiyor. 

Yeter mi? Hayır…

CEDAW, Lanzarote Sözleşmeleri de iptal edilmelidir. Süresiz nafaka, çocuk haczi meselelerine de acil çözümler üretilerek toplum bu yapay dertlerden kurtulmalıdır.

Yani daha yapacak çok işimiz alınacak çok mesafemiz var.

Yani, durmak yok yola devam

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Nuran Devres

Yahu bu sözleşme fikrini ortaya atan, teklif eden, Batı değil ki, bizzat Türkiye. Adı onun için İstanbul Sözleşmesi. Kimse bunu hazırlayıp bize imzala diye vermedi. Fikir babası biziz.

Şahika

Bir deli bir kuyuya bir taş atıyor kırk akıllı çıkartamıyor..Bu delileri daha kuyunun başındayken yakalayamıyormusunuz, yazıklar olsun...
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23