• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

Dostluk, müttefiklik masallarının sonu

23 Eylül 2020
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

Dünya Akdeniz merkezli tehlikeli bir cepheleşmeye sürükleniyor. Bu coğrafyadan pay kapma kavgası bölgesel bir kutuplaşmaya, dolayısıyla bölge merkezli Hilal Haç hesaplaşmasına doğru evriliyor. 

Afrika’nın denizlere ve Avrupa’ya açılan kapısı olan Akdeniz’deki petrol ve yüksek dozajdaki doğalgaz rezervleri Batılı ülkelerin iştahını kabartıyor.

Küresel güçler fitne pergelinin iğneli ve kanlı tarafını Ortadoğu’dan sonra Akdeniz’in kalbine saplamaya çalışıyorlar.  

Osmanlı Devleti’ni türlü oyunlarla parçalayan, yeni Türkiye’nin yükselişini engellemek için her türlü oyunu oynayan Batı, Türkiye’yi Haçlı refleksi iledışarıdan tehdit ederek Akdeniz’deki haklarını gasp etmek için çabalıyor. 

Lawrence’ların, Sykes’ların, Picot’ların torunları Akdeniz üzerinde yeniden bir şekillendirme yaparak türlü oyunlarla, önerilerle, formüllerle yarım kalan hesaplarını tamamlamaya çalışıyor. 

Çok uluslu bir konsorsiyum ile Türkiye’yi durdurmak, yavaşlatmak, zihinleri karıştırmak üzerine kurulu bütün hesapları. 

Haçlı anlayışıyla Akdeniz’e Siyonist çerçeveli biçim vermeye çalışan Siyonist kuklası Amerika ve AB güçleri, Türkiye’ye kıyamet senaryosu dayatmaya çalışıyorlar. 

Yunanistan, Fransa, ABD, AB ülkeleri, BAE, Mısır, İsrail aynı safta birleşti. Hepsi Türkiye’nin Akdeniz’deki rakibi şimdi.

Dostluk, müttefiklik gibi kavramların içinin boş olduğu gerçeğini artık dünya âlem görüyor, biliyor. Kalleş tuzaklar, kumpaslar, tehditler, uyarılar, ambargolarla had bildirmeye çalışıyorlar.  

Yunanistan yine boyunu aşan işlere kalkışarak adaları silahlandırıyor. Kara sularını 12 mile çıkarma, hava sahasını kara sularının ötesinde genişletme talebiyle hak etmediği etkinlik alanı kazanma hırsı Yunanistan’ı ateşe sürüklüyor. 

Yunanistan sahibinin sesi olarak oyun içinde oyun sahnelerken Türkiye akılcı hamleleriyle yapılan bütün planları boşa çıkarıyor.

Doğu Akdeniz’de yeni bir enerji denklemi oluşturmak ve bu denklemde stratejik ve değişmeyen bir aktör olma gereğiyle Libya ile yapılan Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşmasıyla Doğu Akdeniz’deki bütün dengeleri değiştiren Türkiye şer ittifaklarına karşı sahada üstünlük kazandı. 

Türkiye, kendisine ve tarihsel coğrafyasına yönelik meydan okumalara kayıtsız kalmayacağını ve anladıkları dilden cevap verileceğini çok net bir şekilde ortaya koydu.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Malazgirt’te dünyaya mesajını verdi: “Türkiye’nin artık sabrı sınanacak, kararlılığı, imkânları ve cesareti test edilecek bir ülke olmadığını herkesin görmesini istiyoruz. Yaparız diyorsak yaparız ve bedelini öderiz. Karşımıza çıkmak isteyen varsa buyursun gelsin. Yoksa çekilsinler önümüzden.”

Doğu Akdeniz’de en geniş deniz sınırına sahip olan Türkiye’yi saf dışı bırakma planları, senaryoları Türkiye’yi savunmaya zorlamaya, geriletmeye, sınırlarının içine hapsetmeye ve Akdeniz denkleminin dışına atmaya ayarlı. Fakat Türkiye’nin siyasi aklının bilge hamleleriyle bu senaryo altüst oldu, boşa çıktı.

Türkiye, bugün kendi kimliğiyle, kendi gücüyle ilerleyen, büyük düşünüp büyük oynayan, hesapları bozan, oyun kurmaya çalışan bir aktör konumunda. 

Erdoğan, Türk devlet aklı, bölgesel siyasi doktrini ile kara ve deniz üstleriyle Batı’nın Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’nin hayati çıkarlarını ve güvenlik kaygılarını görmemezlikten gelişine meydan okuyor.

Ruhsal sıkıntılarla, manevi tatminsizlikle ve ekonomik çalkantılarla boğuşup can çekişen Hristiyan Kulübü AB, büyüyen Türkiye’ye alışkanlığı üzere rota çizmeye çalışıyor. Erdoğan’ın Avrupa’ya kuyruk olmak yerine insanlığa efendi olmayı yeğlerim anlayışı ile “geç bunları” diyerek dik duruşu canlarını acıtıyor. 

Diplomatik cambazlıkla eskisi gibi iddiasız, kırılgan, muhtaç, kontrol edilebilir ülke hayalleriyle Türkiye’yi “fabrika ayarlarına” döndürmeye çalışıyorlar. Ayakları üzerinde durma iradesi gösteren ülkeme karşı haçlı seferleri kesintisiz devam ediyor. 

Ama unuttukları bir şey var, yüz yıldır pranga ile yaşamaya alıştırılan Türkiye eski Türkiye değil. İdare edilen değil idare eden, değişen ve gelişen bir devlet artık Türkiye. 

Sömürü zihniyeti çatırdadı, çevresindeki fay hatları kırıldı, artık bütün gerçekler gün yüzüne çıktı. Dostluk, müttefiklik masallarının sonuna gelindi.  

Hak için AB, hürriyet için ABD, hoşgörü için Vatikan diyenler haçlı zihniyetinin gerçek yüzünü yeniden gördüler. 

AB kapılarını kendisine yeni “kıble” tayin edenler bu yaşananlardan sonra yine de AB üyeliği için ısrarlarını devam ettirecekler mi doğrusu merak ediyorum.  

Türkiye bin yıllık şerefli mazisinden, şerefli tarihinden kopartılarak Avrupa’ya parasız asker, bekçi, uşak yapmak isteyen siyasilerin duruşlarında bir değişiklik olacak mı bekleyip göreceğiz.  

Bizden bedel olarak, “kimliğimizden, dinimizden, kültürümüzden, haysiyetimizden, izzetimizden vazgeçmemizi” isteyen Batıya hayranlık besleyenlerin yaşananlardan çıkaracakları dersleri yaşayarak test edeceğiz.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Sayın akif beki güzel bir makale güzel bir anlatım

Allah razı olsun bütün gayretlerinle kaleme almışsın yorum yok taktir var.

Sayın akif bedir isinde yanlış telafüz ettim özür düzeltirim

Akif beki yazmışım
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23