• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

Çamura gönül tohumu atmak

23 Ocak 2019
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

Muhammed İkbal, bu sözü insanca yaşamak ve insana yaraşır değer üretmek nedir sorusuna cevap olarak kullanmaktadır. Ona göre, Hak adamı, çamura gönül tohumu ekebilen ve hayatı iyiye, güzele, hayra ve berekete kaynaklık edecek biçimde sürekli filizlendiren adamdır.

Evet, hak adamı içtenlikle gülebilen, yalansız ağlayabilen, hırslarından, kinlerinden kurtularak kazanan, bölüşmeyi, sahiplenmemeyi basit bir hayatın sade akışı içinde olabildiğince duyan, duyurabilendir.

Hak adamı, sesine, bedenine, hayallerine uygun, gösterişsiz ve temiz elbiseler giydirebilendir.

Sayılardan çok daha başka şeyleri sayan, menfaatsiz seven, bilginin oburu olmayandır, tıpkı yemeğin, paranın, iktidarın, gücün sürekli aç talibi olmayan gibi.

Hak adamı, bu dünyanın geçiciliğini ve insan ömrünün sınırlarını kavrayıp düşmanlıkları küçültüp, dostlukları büyütendir gözünde.

İnsana saygı duyabilen, insanca yaşamayı ve yaşarken de paylaşmayı öğrenebilendir. Dünyada her insanın yaşam hakkına saygı duyan, insanları anlamayı ve en önemlisi de hoşgörüyle bakmayı öğrenip, onların hakkını da kendi hakkıymış gibi savunandır hak adamı.

İnsanlar hak ve hakikatten koptukları, uzaklaştıkları, çekindikleri halde, asla uzaklaşmayan, aksine sımsıkı ve korkusuzca sarılan, açlığa, susuzluğa katlanıp, doğru dürüst giyecek bir şey dahi bulamayıp Allah’ın lütfettiğine rıza gösterip asla şikâyete girmeyenlerdir hak adamı.

Hesabından korkarak bir kısım helalleri dahi terk edebilen, dünyayı “kesben değil, kalben terk etmek lâzımdır” hakikatinde belirtildiği gibi dünyayla bedenen ilgilendikleri halde kalplerini bağlamayanlardır hak adamı.

Dünyada bir şey olabilmenin ötesinde çok daha önemli bir şey var aslında, insan olabilmek.

İnsan olabilmenin koşulu ise tek, yüreğinde sevgi taşıyabilmek. Yoksa kim olduğumuz, nereden geldiğimiz, hangi ülkenin pasaportunda adımızın yazılı olduğunun ne önemi var. 

İnsan olmak, insan olabilmek dünyada kazanılacak en büyük değer değil mi?

Çamura gönül tohumu atmanın karşıt kavramı, gönle kin tohumu atmaktadır. İnsanlığın ortak değerleri olan hoşgörü, sevgi, saygı, barış, özgürlük, bireysel hak, adalet gibi evrensel değerlere inanmakta kimin ne zararı olabilir, insani duygulardan yoksun ve insanlıktan nasibini alamamış sırtlanlardan başka.

Çamurun hem de en katranlısına gönül tohumları atıp sonsuzluk çiçeklerinin en güzellerini yeşertmeyi başaran Anadolu topraklarında bugün, gönle kin tohumu ekmeyi öne çıkarmış zihniyetlerin baskı ve aldatmalarına maruz kalmış kitlelerin iniltilerini dinliyoruz. 

Çamuru gönülleştiren nefeslerin yerinde şimdilerde gönlü çamurlaştıran kin ve öfke kasırgaları kol geziyor.

Asrımız insanına cehalet, şiddet, bâtıl inançlar, sapık ideolojiler, yanlış düşünceler ve nefsi arzuları aşılayan medeni engizisyon, sonuçta, zihinlerde “nâmeşrû veletler” doğurdu. Bizden kendi kavramlarını esas almayı istemekte, bizi ona göre düşünmeye zorlamakta.

Gafletin belki de zirvede olduğu bu çağda Rahmet kitabından koparılan din, papazların kutsallaştırıldığı bir engizisyon firmasına dönüştürülmüş durumda.

Kan çanağı gözlerle dünyaya bakan kanı bozuklar çeşitli düzenlemelerle topyekûn insanlığı, hatta dünya ve ukbayı kucaklayan ilahi bir sistem olan İslam’a ve peygamberine çamur atıp, reddiyeler yazıyorlar.

Aydınlık ve karanlık nasıl birbirinin zıddıysa, iyilik ve kötülük ya da güzellik ve çirkinlik de birbirinin zıddıdır. Ama evrende her şey iç içedir ve beraber yaşar.

Karanlık nasıl ki kötülüğü, çirkinliği, körlüğü, cehaleti, zulmü, haksızlığı, adaletsizliği, vicdansızlığı, sevgisizliği, hoşgörüsüzlüğü temsil ediyorsa; aydınlık da iyiliği, güzelliği, bilgiyi, doğruyu, dostluğu, merhameti, dürüstlüğü, adaleti ve vicdanı temsil eder.

Yılgınlıkların yorgunlukların damarlarımızda dolaşıyor olması bizi bıktırmamalı ve de ilgilendirmemeli. Bize yüreğimiz gerekli, sevgiyi görmek ve duvarını örmek için. Korkmadan, yılmadan bozgunlardan ve sevgiyi kirleten yozluklardan.

Düşüncelerimiz, yargılarımız, önyargılarımız, ne kadar barajlar, dalkıranlar inşa etse de o yakıcı yıldırımların beynimize ulaşmaması için, ne kadar tarihsel, kültürel ideolojik gündelik paratonerimiz olsa da, bir yerden sonra, en azından şöyle kendi yüreğimizle baş başa kaldığımızda, eminim anlarız.

Eminim anlarız, bir kez olsun, biz de yürekten o soruları sorarsak kendimize, sormak durumunda kaldığımızı tahayyül edersek hiç olmazsa.

Bir gül yaprağının ürpertisini duyabiliyorsak yüreğimizde, yaşamın güzelliğini, sevmenin inceliğini kavrayabiliyorsak ve varabiliyorsak dostlukların yüceliğine. Korkmayalım hiçbir yıkımdan, yüreğimizi ortaya koyalım. Çünkü biz insanız. 

 

x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23