• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Akif Bedir
Akif Bedir
Akif Bedir
TÜM YAZILARI

Bütün hesapların üstünde bir hesap vardır

08 Ocak 2020
A


Akif Bedir İletişim: [email protected]

Katil Amerika, Suriye iç savaşının en önemli figürlerinden, Suriye’de katledilen binlerce masumun sorumlusu, Ortadoğu’da Şii yayılmacılığının başaktörü ve Sünni dünyayla kavgalı bir başka katili, Kasım Süleymani’yi öldürdü.

Bölgedeki acı ve gözyaşında imzası olan büyük bir pislikten İslam âlemi kurtuldu. Ortadoğu’da ABD emperyalizminin işgal ettiği topraklarda hep hayat bulan, Şii yayılmacılığını ABD’nin denetim ve gözetiminde gerçekleştiren İran şimdi intikam naraları atıyor.

Bölgede ABD’nin gizli ve kullanmaya müsait müttefiki olup, onun işgal ettiği topraklarda fitne tohumları ekmeyi, Sünni kanı dökmeyi şiar edinmiş olan İran, Irak’taki olaylarla ABD’nin ayağına basınca tokadı yedi. 

İki gizli ortak arasındaki gerilim bu kez çok ciddi. Savaş naraları atılıyor, intikam yeminleri ediliyor. Tarihinde İslam düşmanlarıyla hiçbir savaşı olmayan, bütün gücünü Müslüman milletlere karşı kullanmış olan Persler bu defa bu cesareti gösterebilecek mi?

Bu kadar vaveyladan sonra İran sessiz kalır da cevap vermezse dünyanın gözünde hiçleşir. Yok, Süleymani’nin kanını yerde komam der de saldırıyla cevap verirse savaş başlar.

İran kana kan deyip Ortadoğu bataklığında birçok askeri üssü olan ABD tesislerine saldırabilir. Ya da nükleer silahlarla İsrail’e saldırarak ABD’nin canını en fazla ağrıtacak noktaya dokunabilir. Karşılığı ağır olur, İran’ın parçalara bölünmesine kadar gidebilir. Bu da iki Azerbaycan’ın birleşmesi anlamına gelir ki fena da olmaz.

İsrail büyük zarar görür, ABD de Ortadoğu bataklığında debelenir ki İran’dan Vietnam kadar kolay kurtulamaz, hasar çok daha beter olur. Dualarımız ve temennimiz de budur. 

Uzun vadede gerçek hedef ise Türkiye’dir. Türkiye’nin durdurulması, kuşatılması ve diz çöktürülmesidir.

Amaç Türkiye’yi çevrelemektir. Çünkü Türkiye çembere alındığı zaman Ortadoğu ve Akdeniz istedikleri gibi at koşturacakları alan olur.

Türkiye, ABD’nin, dolayısıyla Batı ittifakının direktiflerini takmayacağını, kendi çıkarları doğrultusunda hareket edip kendi kaderini kendisinin çizip, bağımsız stratejiler izleyeceğini açıkça ilan edince, Batı Türkiye’yi öncelikli ve gizli hedef hâline getirdi.

ABD’nin kucağına oturan Suudiler ile ABD’nin kollarında can bulan İran arasında suni bir Sünnî-Şiî çatışması ile Ortadoğu’yu işgal etmek ve sonrasında da Sünnî omurganın lideri olan Türkiye’yi, bölgenin tarihinin yapılmasında yeniden kilit rol oynamaya kalkışmaktan alıkoymak gizli hedeftir.  

Türkiye’yi içeride ekonomik/siyasi istikrarsızlıkla, dışarıda terörle meşgul etmek ABD’nin izlediği stratejidir. Böylece ABD, Türkiye’nin bölgede nüfuzunu sınırlandırmak ve İsrail’i rahatsız etme yeteneğini azaltmayı amaçlamaktadır.

Doğu Akdeniz’deki kuşatmayı tek hamleyle bozarak önemli stratejik adımlar atan, Libya’da oluşturulan emperyalist ortaklığa kafa tutup asker gönderen, ülkemin menfaati gereği yüzünü doğuya da Batıya da dönebilen, yerli ve milli kavramlarıyla Haçlı Batının zihnini istila eden Türkiye’nin derin nefesler almaya çalıştığı bir zaman diliminde oluşturulan bu karmaşa büyük olaylara gebe görünüyor.

Ortadoğu coğrafyasının mezhepsel ve etnik fay hatlarıyla dolu tehlikeli zemininde Türkiye’nin beklenmedik bir şekilde inisiyatifi ele geçirmesi, oyunlarını bozması ABD’nin de, diğer emperyalistlerin asıl derdi, tasası, korkusu oldu. 

Türkiye’yi, doğal olarak kirli ittifaklarının önünde en büyük engel gören Emperyalist güçlerin İslam coğrafyasında kendi çıkarlarını korumaktan başka bir dertleri yoktur.

Eski CIA Şefi Graham Fuller, 2010 yılında çıkan “İslamsız Dünya” kitabında Vehhabilerle ortak çalıştıklarını, Şiileri kullandıklarını açıkça söylüyor. Sünniliği ise küresel hedefleri önündeki tek engel olarak gösteriyor ve “Sünni iktidarların yıkılması Sünniliğin kalesi olan Türkiye’nin yıkılması ile mümkündür” diyor.   

Ruhları ve emelleri kokuşmuş Vahşi Batının hevesini kursağında bırakmak için şimdiye kadar olduğu gibi itidali elden bırakmadan hem İran’a, hem ABD’ye hem de Amerika’nın ağzından çıkacak işareti bekleyen emperyalist ortaklara sabır tavsiyeleriyle sabırlı ve tedbirli olmalıyız.

Ateşten fay hattının harekete geçmesini tetikleyecek her durumdan uzak durulmalıdır. Şeytanın rehberliğinde hak aranmayacağını hiç aklımızdan çıkarmamalıyız.

ABD’nin yapabileceği bir hinliği ve cinliği önlemek için yapılması gereken ilk şey 1951’den beri Türkiye karşıtı projelerin planlandığı yer olan İncirlik üssü kuşatılıp her türlü kontrol askerimiz tarafından yapılmalıdır. 

İncirlik’ten kalkacak bir füze bizi İran ile kahpe bir oyunun içine sokup karşı karşıya getirir. Yerkürenin büyük şeytanı ABD’nin hiçbir sözüne güvenilmeyeceği gerçeğinden hareketle tedbirler alınmalı ve bu ateşten uzak durulmalıdır.

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23