• İSTANBUL
  • İMSAK
    00:00
    GÜNEŞ
    00:00
    ÖĞLE
    00:00
    İKİNDİ
    00:00
    AKŞAM
    00:00
    YATSI
    00:00
  • 0.0
  • 0.0
  • 0.0
Ahmet Tâlib Çelen
Ahmet Tâlib Çelen
TÜM YAZILARI

Mücevher sandûkası

25 Nisan 2022
A


Ahmet Tâlib Çelen İletişim:

Ramazan bir mücevher sandûkasıdır. Değeri de içindekilerden gelir. Midyenin kıymetinin içindeki inciden kaynaklandığı gibi… 

Bu mücevher sandûkasının en kıymetli pırlantası Kur’ân’ın indirilmeye başlandığı Kadir gecesidir. Öyle bir pırlanta ki seksen üç yıllık bir ömre karşılık gelen bin aydan daha hayırlı, daha değerli bir pırlanta. Ramazan, böyle bir mücevheri bağrında taşımakla kıymetlenir. Kur’ân son kitap ve insanlığa peygamber vâsıtası ile gönderilen son mesaj ve son hidâyet rehberidir. Dünyâyı Allah’ın istediği şekilde düzenlemenin ve bu sûretle de cennete nâil olmanın başka bir kılavuzu yok. Kur’ân kurtuluştur. Ve bu paha biçilemez cevher Ramazan içinde ışıldamaktadır. Böyle olduğu için Ramazan Kur’ân tilâveti ve tefekkürüyle doldurulmalıdır. Kur’ân’ın indirildiği ayın Kur’ân’la değerlendirilmesi lâzımdır. Aksi hâlde sandûkaya kıymet verip içindekini umursamamış oluruz. Bir taraftan münferit veya mukâbele şeklinde okuyarak bir taraftan da tefsîrlerle her zamankinden daha fazla meşgûl olarak dilimizi, kulağımızı, gönlümüzü ve zihnimizi Kur’an’la ihyâ etmek Ramazan’ın bize büyük hediyesi olacaktır. 

Ramazan içine konulmuş mücevherlerden biri de oruçtur. Yılda bir ay oruç, İslâm’ın beş şartından biridir ve bu da Ramazan içine konulmuştur. Oruç, sâdece bize emredilmemiş, bizden önceki ümmetlere de farz kılınmıştır. Sebebi de insanların zahmet çekmesi değildir. Allah’ın bizim açlığımıza, susuzluğumuza ihtiyâcı yoktur. Orucun hedefi insanı “Allah’tan daha fazla sakınır hale getirmek”tir. Bu da elbette bizim iyiliğimiz içindir. Allah’tan daha fazla sakınan hem bu dünyâda daha temiz ve huzûrlu bir hayat yaşar hem âhiret yurdunda cennete kavuşur. 

Oruç, Allah’a muhabbeti artırmanın da bir yoludur. İnsan emek çektiği, fedâkârlık ettiği şeyi sever. Oruç, meşakkatli bir ibâdettir. Onu başarıyla îfâ eden insana bir îtimat gelir. Kalbini Allah’ın muhabbeti doldurur. Çünkü bu meşakkate Allah rızâsı için katlandı. Dolayısıyla oruç, Allah’a sevgimizi artıran bir zorluk ihtivâ eder. Zoru başarınca sevgi kökleşir, derinleşir. Allah düşmanlarına karşı cihâd azmi ve şuûru da bu sevgiden doğacaktır. 

Bütün ibâdetlerde az veya çok bir zorluk vardır. Zorluklar can sıkıcıdır ama aynı zamanda sevginin, ciddiyet ve kararlılığın da ispâtı olacaktır onlara katlanmak ve aşmak. Dînin emir ve yasaklarına karşı çok dikkatli olanların Allah’a muhabbetinin daha fazla olduğu ortadadır. Elbette ilk hareket bir muhabbet hamlesidir ama ondan sonra ibâdetlerin meşakkatlerine katlandıkça muhabbet de artar. Bir zoru başarmışsınız ve bunu sâdece Allah için yapmışsınız. Bu, kalbe tatlı meltemler estirir ve ibâdetlerdeki zorlukları eritir, kolaya çevirir. Müslümanın Allah rızâsına uygun yaşamak için katlandığı meşakkatleri görenler şaşırır ama onun için bunlar bir mutluluktur. O kadar ki onlar olmadan hayâtın bir mânâsı da kalmayacaktır. Halk, Hz. İbrâhîm’in ateşlerde yandığını zannederken o, gül bahçeleri içinde seyrân ediyordu. İbâdetlerimiz bizim gül bahçelerimizdir ve onları burnumuza cennetten gül kokuları getirdiği için çok seviyoruz. O kokuların kaynağına da o ibâdetler götürecektir sonunda bizi.

Diğer zamanlarda da üzerimize farz olan, hattâ nâfile ibâdetler, hayır ve hasenâtlar da Ramazan ayında pırlantalaşır. Çünkü bu ayda yapılan nâfile ibâdetlere farz sevâbı, farzlara da diğer zamanlardan kat kat fazla sevâp verilmektedir. Ramazan’a değen her şey bir anda böylece kıymetleniyor. Bir tek hurma ile bir bardak su ile olsun iftâr yaptırmak bu yüzden büyük bir ibâdet katına yükseliveriyor. Bu şuûr ile Müslümanlar birbirlerini iftâr sofralarına dâvet ediyorlar, samîmiyetler, muhabbetler artıyor, yeni nesillerle eskiler kaynaşıyor, aralarında bir bilgi, îmân ve kültür aktarması gerçekleşiyor ve her Ramazan bizi biraz daha mânevîleştirerek istikbâle taşıyor, millet ve ümmet kılıyor. 

Zekâtlarla fakîrler de hatırlanıyor, zenginlerle fakîrler arasındaki mesâfe kısalıyor, soğukluk sıcak bir muhabbete dönüşüyor. Müslüman topraklarında böylece sınıf çatışmaları, yerini huzûra bırakıyor. Ramazan yine elimizden tutuyor.

Efendimiz (sav)in bir müjdesi var: “Beş vakit namaz, bir cuma namazı diğer cuma namazına, bir Ramazan diğer Ramazan’a hep kefarettirler. Büyük günah işlenmedikçe aralarındaki günahları affettirirler.” Müthiş bir şey bu! 

Öyleyse Ramazan’ı öyle yaşayalım ki bir Ramazan boyunca topladığımız kuvvet ve enerji öbür Ramazan’a kadar yetsin. Bir sonraki Ramazan’a kadar kullanacağımız enerji bu Ramazan’da biriktirdiğimiz enerji olacaktır çünkü. Bu yüzden elimizdeki fırsatı iyi değerlendirip bir sonraki Ramazan’a kadar yetecek bir iç kuvveti üretmeliyiz. 

 

Haberle ilgili yorum yapmak için tıklayın.

Yorumlar

Yusufhan Turan

Ne güzel bir teşbih. Allah razı olsun. Rabbim cevherden hisse kapmayı nasip etsin.

İ Tuncer

Allah razı olsun.İnşallah.
x

WhatsApp İhbar Hattı

+90 (553) 313 94 23